Bütçe görüşmelerinde UBP Genel Başkanı Ersin Tatar ile Maliye Bakanı Serdar Denktaş arasında “adamsın- adam değilsin”, “gollayla yapışmış hükümet-Bu golla hizmet gollasıdır, çıkar gollası değil” atışması yaşandı.
Meclis’te İçişleri Bakanlığı bütçe görüşmeleri sırasında zaman zaman tansiyon yükseldi.
Bütçe görüşmelerinde UBP Genel Başkanı Ersin Tatar ile Maliye Bakanı Serdar Denktaş arasında “adamsın- adam değilsin”, “gollayla yapışmış hükümet-Bu golla hizmet gollasıdır, çıkar gollası değil” atışması; UBP Milletvekili Oğuzhan Hasipoğlu ile CTP Milletvekili Biray Hamzaoğulları arasında “hakaret” tartışması yaşandı.
Genel Kurul, önceki gün saat 11.30’da başlayan bütçe görüşmelerine sabahın ilk saatlerine kadar sürerek, dün saat 03.30’da tamamlandı.
289 milyon 457 bin 400 TL’lik bütçesi oy çokluğuyla kabul edildi.
Çavuşoğlu: “Belediyelerin görevi istihdam yapmak değil”
UBP Milletvekili Nazım Çavuşoğlu, İçişleri Bakanlığı’nın doğumdan ölüme kadar tüm işlerin ele alındığı bir kurum olarak en gözde ve önemli bakanlık olduğunu belirtti.
Çavuşoğlu, kendisinin bakanlığı döneminden bugüne atılan adımlara değinerek, son dönemde gerçekleştirilen Elektronikleşme sürecinin çok önemli bir adım olduğunu ifade etti.
İçişleri Bakanlığı’nın yerel yönetimlerle ilişkisine de değinen Çavuşoğlu, bu çerçevede yaşanan sorunlara örnekler verdi.
Yerel yönetimlerin verimliğinin arttırılması için yapılabileceklere örnekler veren Çavuşoğlu, belediye sayısının azaltılması ve denetimlerin sıklaştırılmasıyla hizmetlerin daha sağlıklı verilebileceğini kaydetti.
Çavuşoğlu, belediyelerin görevinin istihdam yapmak olmadığını, ancak 50 metre asfalt dökecek geliri olmayan belediyelerin varlığını sürdürmesinin yanlış olduğunu dile getirdi.
Reformları bir an önce hayata geçirerek çağdaş hizmetler ulaşmasının aciliyetine işaret eden Çavuşoğlu, belediyelerin gelirleriyle ilgili de değerlendirmelerde bulundu.
Çavuşoğlu, belediyelerin TC’den gelen suyun satışıyla ilgili yaşadığı sorunlara da işaret ederek, belediyelerin bu suyun satışında yeni aboneler kazandığını ve kar ettiğini söyledi.
Tüm bunlara rağmen halen maaş ödemekte zorlanan belediyelerin yeniden ele alınması gerektiğini dile getiren Çavuşoğlu, belediyelerin denetlenmesinde de farklı sorunlar yaşandığına işaret etti.
Vatandaşlıklar konusunda yapılan çalışmalar hakkında da bilgi veren Çavuşoğlu, kendilerinin yaptığı çalışmaların “nasıl populizm kurbanı olduğunu” anlattı.
Vatandaşlık yasası ve uygulamalarıyla ilgili de eleştirilerde bulunan Çavuşoğlu, “dünyadaki örnekleri gibi bir vatandaşlık yasasının olmazsa olmazlar arasında bulunduğunu” vurguladı.
Çavuşoğlu, vatandaşlıklar nedeniyle bakanlığı döneminde çok sayıda dost ve düşman edindiğini dile getirerek, Muhaceret yasası ve uygulamalarıyla ilgili bilgi vererek kaçak yaşamın da olabildiğince azaltılması gerektiğini söyledi.
Sürekli tekrarlanan afların kaçak yaşamı teşvik ettiğini savunan Çavuşoğlu, affın bir kez yapılması ve sonrasında da sistemin dışında kalanların ülkeden çıkarılması gerektiğini belirtti.
Çavuşoğlu, KKTC’deki pasaport defterlerinin dünya kalitesinde olduğunu ve 8 ülkeye seyahat olanağı sağladığını söyleyerek, “bu pasaportun tanınması için çaba harcanması gerek” dedi.
e-pasaport ve e-kimlik uygulamasıyla elektronikleşme yoluna gidildiğini ifade eden Çavuşoğlu, “e” çalışmalar kapsamında geçmişte yapılanları anlattı.
Çavuşoğlu, kendi bakanlığı döneminde TOKİ benzeri bir sistem için çalışma yaptıklarını ancak kendilerinin de sonradan gelen yetkililerin de bunu başaramadığını belirterek, bu konuda kamu özel ortaklığında yaşam merkezleri oluşturulabileceğini söyledi.
Önceki yıllarda meydana gelen sel olaylarının ardından yapılan çalışmaları anlatarak, kaymakam ve ilçe emniyet kurullarına çok iş düştüğünü kaydeden Çavuşoğlu, kısa süre önce meydana gelen sel felaketiyle ilgili de illaki birilerinin ihmali olduğunu kaydetti.
Çavuşoğlu, İçişleri Bakanlığı’na bağlı birimlerle ilgili de yaşanan sorunlara örnekler vererek, imar planlarının çok zahmetli ve uzun dönemli çalışmalar gerektiğini ancak bunca yılda yapılamamasına anlam veremediğini söyledi.
“Ortak akıl tercih edilmeden hazırlandığını” iddia ettiği emirnameyle ilgili eleştirilerde bulunan Çavuşoğlu, hükümet yetkililerinin araya girmesiyle eylemlerin engellendiğini ancak kimsenin konuyla ilgili açıklama yapmadığını belirtti.
Hiçbir emirnamenin maksadının, gelişmeyi veya vatandaşın gelirini önlemek olamayacağını ifade eden Çavuşoğlu, arazilerin bu kadar değerli ve az olduğu bir coğrafyada tarım alanlarının korunması gerektiğini hatırlattı.
Çavuşoğlu, İçişleri Bakanlığı’nın burada yapılan konuşmalardan yararlanarak daha verimli ve güçlü hizmetler vermesini temenni ederek, önemli olarak giderken bırakılan eserler olduğunu kaydetti.
Arıklı: “KKTC’de kısmi affa ihtiyaç var”
YDP Genel Başkanı Erhan Arıklı, birçok belediyenin maaş dahi ödeyemediğini dile getirerek, lüks konutlardan bir defaya mahsus emlak vergisi alınmasını, bunun bir havuzda toplanmasını ve bu belediyeler için kullanılmasını önerdi.
Arıklı, belediye reformunun sürekli ertelenmesini eleştirerek, kırsal kesimdeki belediyelerin sıkıntılarının görmezden gelindiğini, bir süre sonra bu belediyelerin iflas edeceğini savundu.
Yıllardır vatandaşlık bekleyenlerin bir türlü vatandaşlık alamadığını söyleyen Arıklı, “Hak edenlerin vatandaşlıklarını verin” şekline konuştu.
Arıklı, “Sınırdışılarda çifte standart var. Bundan vazgeçin” açıklamasında bulundu.
Emirnameler konusunda da konuşan YDP Genel Başkanı Arıklı, “Mağusa- İskele-Yeniboğaziçi Emirnamesi konusunda ciddi rantlar oluştu... Karpaz’da insanlar 14 yıldır emirname mağduriyeti yaşıyor” ifadelerine yer verdi.
Merkezi Cezaevi, gardiyanlar ve şartlı tahliye konularında konuşan Arıklı, “Şartlı tahliye kurulunun tarafsızlığı ve kriterleri tartışma konusudur. KKTC’de kısmi affa ihtiyaç var. Cezaevinden hastaneye giden mahkûm sayısı çok fazla. Cezaevinde doktor ve hemşire bulundurulması gerekir” şeklinde konuştu.
Sosyal konut, Mal Tazmin Komisyonu gibi başlıklar üzerinde de konuşan Arıklı, “Mal Tazmin Komisyonu çalıştırılmalı. Bizden sürekli ‘yerleşikler’ diye söz edilmesini, elimizdeki tapuların ‘naylon tapu’ denilmesini artık hazmedemiyorum. Şerefiye Vergi konusunu da artık halledin” şeklinde konuştu.
Şehir Planlama Dairesi üzerinde de konuşan Arıklı, “Burası devletin en büyük ayıplarından biri. Aspestli binada hizmet veriliyor. Bu daire buradan taşınmalı. Daireye birçok görev yükleniyor. Gerekli düzenlemelerle bu görevlerin bir bölümü yerel yönetimlerin imar bölümlerine aktarılabilir” dedi.
Amcaoğlu: “Sorun çözülmezse belediyeler İçişleri Bakanlığı’nın içine pimi çekilmiş bomba gibi atılacak”
UBP milletvekili Olgun Amcaoğlu, kırsal kesim arazileriyle ilgili neler yapıldığını sorarak, “Sosyal konut projeleri gerekli mi, gereksiz mi? Bu konu iyice etüt edilmeli” dedi.
Cezaevinin hükümetler için önemli bir sorun olduğunu söyleyen Amcaoğlu, “Bence cezaevinde utanç duyulacak bir yapı var. Burada ne çalışanlar, ne de mahkumlar için insani koşul var” şeklinde konuştu, yeni cezaevi inşaatının ne durumda olduğunu sordu.
Amcaoğlu, belediyelere de değinerek, 28 belediyenin 19’unun batma noktasında olduğunu söyledi.
Olgun Amcaoğlu, “Belediyelerin 350 milyon TL olan borcunu hangi bankadan finanse edeceksiniz? Bunun için ne planladınız? Sorun çözülmezse 2019 sonunda, 2020 başında belediyeler İçişleri Bakanlığı’nın içine pimi çekilmiş bomba gibi atılacak” dedi.
Amcaoğlu, Kamu Maliyesinin Denetimi ve Kontrolü Yasası ile Belediyeler Yasası’nın hayata geçirilmesi gerektiğini ifade ederek, “Belediyeler konusunda önerilere kulak tıkamayın. Fikirleri hakir görmeyin. Bu sorun hepimizin sorunu” dedi.
Oğuz: “Doğal afetle ilgili bir karar bekleniyor”
UBP Milletvekili Dursun Oğuz da konuşmasında yerel yönetimler konusuna değindi. Oğuz, “Siyasi irade önemli. Reform olması ve belediyelerin sayının azaltılması gerektiğini siyasi partiler olarak dillendiriyoruz. Hükümet bunu yaparsa politik olarak zarar görebilir mi? Görebilir ama bu da hükümet olmanın sorumluluğu. Belediye başkanların yetkileri konusunda da sınır olmalı. Yoksa sorunlar devam eder” dedi.
Oğuz, vatandaşlık konusundaki mağduriyetlerin giderilmesinin herkesin ortak arzusu olduğunu, bu doğrultuda verilen vatandaşlıkları desteklediklerini dile getirdi.
Sel felaketine de değinen Dursun Oğuz, “Selden etkilenen bölgelerin belediye başkanları doğal afetle ilgili bir karar bekliyor” dedi.
Tatar: “Emirname konusunda hükümet taviz mi verdi?”
Ana Muhalefet UBP Genel Başkanı Ersin Tatar da konuşmasına “Emirname konusunda hükümet taviz mi verdi? Müteahhitler neden eylemden vazgeçti? Bu Sayın İçişleri Bakanın başarısı mı? Nasıl oldu da ortalık bir anda yumuşadı?” sorularıyla başladı.
Vatandaşlık konusuna da değinen Tatar, “Bu zorlama, ‘gollayla’ birbirine yapışan hükümetin açtığı vatandaşlık davalarının kaçı sonuçlandı? O kadar tantana niyeydi? ‘Şeffaf’ hükümet bazı konularda neden suskun? Neden geçmişte davrandıkları gibi davranmıyorlar? Dün öyle bugün böyle olmaz” dedi.
Güney Kıbrıs’ta binlerce iş insanına yatırım nedeniyle vatandaşlık verdiğini söyleyen Tatar, “UBP’nin vatandaşlık duruşu doğruydu. ‘Her gelen vatandaş olsun’ diye bir görüşümüz yok ama hak edene vereceksiniz. Hükümet vatandaşlık konusunda sınıfta kaldı. Biri öyle söyler, diğeri böyle” şeklinde konuştu.
Ekonomik protokolün hala imzalanamadığını kaydeden Tatar, “Protokol imzalanmaz, para gelmezse bütçedeki açık 2 milyar olacak. Bu bütçe de, hükümet de havada. Reformlar yok. Kaynaklar gelemiyor. Geleceği de belli değil. Hükümet nereye kadar devam edecek vatandaş bize soruyor” dedi.
Denktaş’dan Tatar’a: “Golla, hizmet gollasıdır, çıkar gollası değil”
Maliye Bakanı Serdar Denktaş da söz aldı. Denktaş, Tatar’ın “golla” açıklamasına işaret ederek, “27 milletvekili birbirine kenetlenmiş durumda. Bu golla hizmet gollasıdır, çıkar gollası değil” dedi.
Tatar’ın “küslükler erken bitti” açıklamasına işaret eden Denktaş, “Bu Kıbrıs Türkü’nün hasleti. Neden gocunuyorsunuz?” ifadelerini kullandı.
Denktaş, “Bazı eleştiriler hükümeti vurmak için yapılıyor ama esasen nereyi vuracağı hesaplanmıyor” dedi.
Yer ve isim vermeden konuşmayacağını kaydeden Denktaş, “Bir yatırım yapılacaktı, bölge sakinleri karşı çıktı. Yatırımcı vazgeçti. Mülk sahibinin Mal Tazmin Komisyonu’na başvurusu yok. Gittiler o insanı buldular. Gerekli anlaşmaları da yaptılar. Komisyon üzerinden o malın KKTC koçanı olarak alınması için. Oraya yatırım yapacak yasalar ne izin veriyorsa o yatırım yapılacak. Bu benim yakınım diye yaşamasın mı?”dedi.
Denktaş, Tatar’ın reform açıklamalarını da eleştirerek, “Hangi reformu yaptık da para aldık?” dedi.
Denktaş ve Tatar tartıştı
Maliye Bakanı Serdar Denktaş’ın “Başkan büyük milliyetçi ama kendi televizyonunda devlet her sabah ayaklar altında alınır. Sesi çıkar mı?” ifadeleri üzerine Denktaş ile Tatar arasında tansiyon yükseldi.
İkilinin arasında daha sonra “adam mısın- değil misin” tartışması çıktı.
Maliye Bakanı Denktaş’tan sonra yeniden söz alan Tatar, “Bu arkadaş bu ülkenin Maliye Bakanıdır. Yenişehir’deki araziyi kendi ailesine veriyor. 100 küsur dönümlük arazi askerden alındığında Halkın Partisi Metehan’da nöbet tutmuştu. O yeniden gündemde. Maliye Bakanı isen, Devlet Emlak Malzeme Dairesi de sana bağlıysa yakınına arazi veremezsin. Vermemen lazım. Rumlarla da anlaşma yapılabiliyor. Çıkıp bunlarla ilgili açıklama yapsınlar. Ben ona ne söylüyorum. O bana ne söylüyor. İşin Kanal T’ye getirilmesini kabul etmiyorum. Ben demokrat bir insanım. ‘Kimseye beni göster’ ‘benim hakkımda iyi şeyler söyle’ demedim. Ben orayı eşime verdim. Siyasetteyim. Ben oranın yayın politikasına da karışmıyorum. Her türlü insan vardır orada. Sayın Denktaş’ın söylediği demokrasi anlayışına sığar mı?” şeklinde konuştu.
Hasipoğlu ve Hamzaoğulları da gerildi
Öte yandan Genel Kuruldaki yükselen tansiyon UBP Milletvekili Oğuzhan Hasipoğlu ve CTP Milletvekili Biray Hamzaoğulları’na da yansıdı.
Hamzaoğulları, Oğuzhan Hasipoğlu’nun kendisine hakaret ettiğini savundu ve özür dilemesini istedi. Hasipoğlu ve Hamzaoğulları arasındaki sözlü tartışmaya bazı muhalefet milletvekilleri de dahil oldu.
Hasipoğlu, Meclis Başkanından yetkilerini kullanmasını istedi.
Meclis Başkanı Teberrüken Uluçay, “Bu konuyu daha sonra görüşeceğiz” demesi ve uyarılarıyla tansiyon düştü.