Biraz erkene alınmış genel seçimler için partilerin hazırlık çalışmaları başladı; hummalı faaliyetler dışardan bile izlenebiliyor.
En belirgin faaliyet aday adayların kesinleşmesi ve buradan da adayların belirlenmesi için partilerin seçim yasalarına uygun süreci başlatması… Yüksek Mahkeme Başkanı yasayı hatırlatmasaydı, her parti kafasına göre takılacaktı, şimdi bir de yasaya uyma zorunluğunun getirdiği telaş var! Ne garip bir durum?!. Yasa yapıcı organın bazı üyeleri, yasa yapıcının üyelerini belirleyecek seçim yasalarından habersiz veya biliyor da takmıyor… Hem de bu yasayı daha geçenlerde kendileri yaptı… Genel nitelik buradan sırıtıyor…
Seçime katılacak partilerin çoğunun aday adayları kesinleşti. Halen müracaat kabul eden partiler belli ki halen gerektiği kadar aday bulamadı, listelerini tamamlamaya çalışıyor. Özellikle de gerektiği kadar kadın aday bulma sorunu yaygın…
Genel görüntüye bakıldığında, partilerdeki aday adaylarının sayısı pek de öyle “taştı – döküldü” denecek kadar değil. Günlük yaşamında çok siyasallaşmış bir halkta seçimlere katılmak isteyen yurttaş sayısının azlığı dikkat çekicidir. Milletvekilliği statüsü halk nazarında o kadar aşındırılmış bir değer oldu ki, itibarı o kadar sorgulanan hale geldi ki aday adayı olmak bile bir cesaret konusu olmaya başladı. Bu aşamadan, milletvekilliğini ‘halk dalkavukluğu’ statüsüne getiren milletvekilleri ve seçmenler birlikte sorumludur. Kurunun yanında yanan yaş misali, milletvekilliğini ciddi ciddi yerine getirmeye çalışanlar da itibarını tam olarak koruyamıyor. Ayrıca, kebap kokusu aşçının yamağına da siner misali, milletvekilliğini ciddi ciddi yapmaya çalışırken halk dalkavukluğuna savrulanlar da olabiliyor.
Mevcut aday adaylarına bakıldığında, şimdiki milletvekillerinin nerdeyse tamamı yeniden adaylığa müracaat etmiş; aday olmayacağını açıklayan ve Kuzey Kıbrıs siyasetinin sembol isimleri olmuş CTP’li milletvekilleri hariç… Onları takdir etmek gerek… Yeni aday adaylarına bakıldığı zaman da, meclisin çok da yenileneceği izlenimi edinmek zor… Eskiler gene gelir, az sayıda fire dışında… Yenilenmenin kilidi HP’de; barajı aşarsa, meclis üçte bir oranında yenilenebilir, aşamazsa meclisin yenilenme oranı beşte bir oranını ancak bulur…
Yeni aday adaylarının önemli bir kısmına bakıldığında, meclisin yenilenmesi üzerinde ikileme düşmemek elde değil… Tüm aday adaylarına saygı ile söylemek gerek ki, birçoğu etkili isim değil, partilerin listesinde yer alabilirler ama seçmenin listesinde olamayacaklar. Seçmenin bir kısmı halk dalkavuklarını tercih edecek, yenilere pek şans vermeyecek… Seçmenin bir kısmı da en iyileri seçmeye çalışacak, “bildiğim şeytan evladır” demek zorunda kalıp yenilere şans veremeyecek.
Kimsenin kişisel niteliğine, birikimine söz yok; milletvekilliği için ama partilerin seçmenin önüne etkileyici isimler çıkarmasına ihtiyaç var. Burada görev ve sorumluluk parti yönetimlerinden çok, aday adayları arasından adayları belirleyecek olan parti içi seçmen konumundaki üyelere veya delegelerine düşer… Ve onların sağduyulu davranmaya ne kadar rahat bırakıldıklarına da bağlı… Siyaseti halk dalkavukluğu tarzı ile yapanlar, doğal olarak parti üyelerine ve delegelerine de dalkavukluktan kaçınmayacak ve onları rahat bırakmayacak… Parti içi seçmen bundan etkilenirse, listeler ‘halk dalkavukları’ işgalinde olacak; olmayanlar da olacak ama azınlıkta kalacaklar…
Kuzey Kıbrıs’ın sürekli büyüyen ve artan sorunları var; yeni bir meclis, yeni bir hükümet bunları azaltabilecek kapasiteye sahip olabilmeli… Şimdiki sorunlar eskilerin mirası; eskilerin büyük oranda yeniden mecliste görev alması ve hükümet olması ile de kötü miras ancak artabilir nama azalmaz… Yenilenme oranı çok düşük kalmış, yeni üyelerinin de önemli kısmının birikim ve kapasitesi, önündeki görevler için yetersiz durumda olan bir meclis, ‘taş devrinden cilalı taş devrine’ geçmiş olacak; hükümet de ‘fes gitti - şapka geldi’ misali kalacak. Hükümet, şapkanın altındaki ‘kafa’ değişsin diye dışardan atamalarla güçlendirilebilir belki; o da halk dalkavuklarının iznine bağlı…
Aday adaylarına bakıldığında ve aday adaylarının yarışında şimdiden sokağa dökülen iç tartışmaların niteliği de gözlemlendiğinde, geleceğe dair iyimser olmak zor… Şu yorum tarafgir bir yorum gibi algılanabilir ama yanlış algı olacak, gerçekten CTP tek başına hükümet olmazsa değişecek bir şey olmayacak…