Çok program çektik birlikte...
Mandrasının ve bahçelerinin yanındaki küçük barakada kızarttığı yumurtaları hiç unutmam...
Yanında bilmediğim bir yabani ot vardı...
“Anlatırım” demişti ama hiç fırsat olmadı...
-*-*-
“Her yerde haber var” diye bir program çekiyordum; yeniden başlamak için baharı bekliyordum...
“İlk Adem abiye gideceğim” diye içimden geçirirken, ağabeyi Halil Sadrazam albayımızın acı mesajına rastladım...
-*-*-
Adem Sadrazam’ı ne yazık ki kaybetmişiz...
Çok büyük bir kayıp...
-*-*-
Mantar mı arıyordunuz?
Ayrelli mi?
Akdeniz Kral Mezarları mı?
Akdeniz’in, Tepebaşı’nın, Mirtu’nun veya Kormacit’in, Sadrazamköy’ün tarihçesini mi?
Adam bilgi deposuydu!
-*-*-
Hayvanlarını canı gibi severdi, yetiştirdiği ağaca, bitkiye, çiçeğe çocuğu gibi bakardı.
Ülkesine resmen aşıktı...
Siyaset konuşmayı çok severdi, denedi de...
Belediye Başkan adayı olmuştu, “bize göre değil” diye yorumlamıştı!
“Ben asla yalan söyleyemem abim” diye de eklemişti.
-*-*-
Tepebaşı’nın ya da eski adı ile Yorgoz’un bir zamanlar, Lefkoşalı zengin veya orta gelirli aileler için yaz aylarında serinlemek amacıyla geldiği yer olduğunu ilk O’ndan öğrendim...
-*-*-
Yine aynı Yorgoz’un, Akdeniz yani Ayrini köyüne bakan ormanlık yamaçlarının, Kıbrıs Maden Şirketi (CMC) tarafından 1920’lerde yapılan hava temizliği ölçümlerinde “en temiz hava”ya sahip olduğunun saptandığını da...
Hatta, bir ara maden işçileri için buraya hastane yapmayı planlamışlar ama Trodos’taki Ciberunda daha uygun bulunmuş... Hem orasının da havası iyiymiş hem de maden ocaklarına daha yakınmış...
-*-*-
Dünyaca ünlü Rum inşaat şirketi J&P’nin, 1974’ün hemen öncesinde, Mirtu’daki Ayios Panteleimon Kilisesi’ne ait, Yorgoz ormanı içerisinde yaşlılar ve zenginler için bir tatil köyü yapmaya başladığını da...
Altyapısını yedik o tesisin.
Kuruttuk!
Adem abi, “keşke biz devam ettirip, benzer bir proje yaşama geçirebilseydik” demişti.
Ne kadar haklıydı!
-*-*-
Oysa, turizm diye ülkeye gelenler, sadece kumardan para kazanmayı hedefleyen ve bu ülkeyi zerre kadar bilmeyenlerdi...
-*-*-
1950’lerin başlarında İngilizler Ada’ya ilk uluslararası havaalanını inşa edecekleri zaman da Yorgoz sırtlarındaki düzlük düşünülmüştü...
Sonra buradan vazgeçilmiş ve Yerolakko ile Engomi’nin arasında, şimdi kapalı olan havaalanı yapılmıştı...
Bunu da ilk Adem abiden işitmiştim...
-*-*-
Neyse...
Bir anımı paylaşayım...
Adem Sadrazam, bir gün beni aradı... Aynı gün ağabeyi Halil Sadrazam da aramıştı...
İkisinin de ortak şikayeti, Yorgoz yakınlarındaki “Mavi Köşk” ile alakalı yazdığım bir haberdi...
Mavi Köşk’ü ziyaret etmiştim ve asker ne anlattıysa yazmıştım.
Adem Sadrazam, son derece kibar tavrıyla, “anlatılanların tümü yalan be abim” demişti.
Ve kendisinden de daha sonra ağabeyinden de Mavi Köşk’ün gerçeklerini dinlemiştim...
-*-*-
Asker Mavi Köşk ile alakalı tamamen uydurma hikayeler anlatıyor.
Haaa karşı değilim buna!
Turizm adına bazı yalanlar söylenmeli ama bu yalanlar pembe yalan şeklinde olmalı.
Bizim askerin orada anlattığı hikayenin maksadı turizm değil; apaçık propagandaydı...
-*-*-
Adem Sadrazam artık yok...
Yorgoz laleleri de, hayvanları da, keçileri, güvercinleri ve avucunun içi gibi bildiği bölge de öksüz kalmıştır...
Ülkemizin başı sağ olsun, Allah rahmet eylesin...
Cahil olmayabiliriz
ama kesinlikle reziliz!
Cumhurbaşkanı olsaydım ne yapardım?
Türkiye Büyükelçisi’ni çağırırdım ve gayet kibar bir şekilde, Cumartesi günü maça davet ederdim!
Hangi maç mı?
Canım, müteveffa Tassos kardeşimizin adıyla anılan, Lefkoşa’nın Engomi bölgesinde (O tarafta) bulunan Eleftheria ismi ile de bilinen salonda oynanacak “Kıbrıs Cumhuriyeti – Türkiye Cumhuriyeti” hentbol milli maçına tabii ki!
-*-*-
Giderken Köseoğlu’ndan iki büyük paket da pasadembo alırdım!
Çıtlata çıtlata, Ekselansları Ali Murat Başçeri ile birlikte maçı heyecanla izlerdim!
Elektrik kesilme derdi da yok!
-*-*-
Nasıl nasıl?
Ercan, “İç Hatlar” olmalı mı demiştiniz?
Neden demişler?
“Ucuzluk olsun” diye!
-*-*-
Hala KKTC’nin, TC ile ya da KC ile “egemen ve eşit” olduğunu iddia ediyorsanız, diyeceğim hiç bir şey olamaz!
-*-*-
Komik bile değilsiniz!
-*-*-
Ama size en çok gülünecek zaman da çok yakın, ayrıca belirteyim...
Senaryo şöyle:
Türkiye’nin Amerika, AB ve İsrail ile mevcut ilişkilerinin istikameti değişmezse; yani rota şu andaki gibi kalırsa, bir sabah Ersin Tatar kalkacak, yürüyüş yapacak, Toroslar’ı görüntüleyecek ve altına şöyle yazacak:
“Bugün federal çözüm amaçlı müzakerelerde nihayet bir yerlere geldik; Güzelyurtlular, yeni evlerine yakında taşınıyor, Maraş ortak zenginliğimiz olacak, kendinize iyi bakın, hasta olmayın, Toroslar da caaaaauuuv!”...
-*-*-
Türkiye’de “cehalet” tartışması var; hiç girmeyelim...
Bizim “cahil” olup olmadığımızdan pek emin değilim ama kesinlikle “reziliz”; bundan eminim!
Hep rezil oluyoruz, ama yine de utanmıyoruz ki bu da başka bir mesele!
-*-*-
Ayıptır söylemesi, “TC ile KC arasında ulusal hentbol müsabakası ile egemen eşit devletçilerin yüzlerine tükürülüyor, rezilliğin boyutu o seviyede ama maşallah bizim arkadaş, “ilahi yarabbi şükür aha yağmur başladı, Toroslar görünüyor”larda oynamaya devaaaaam!
-*-*-
“Egemen eşit” mi demiştiniz?
Pardon; “elektriksiz ve rezil” bence daha uygun!