Kıbrıs’ın özellikle kuzeyi, çözümsüz sorunların uğrak yeridir. Bunu gerekçelendirmek için siyasi ve sosyolojik birçok tespit yapılabilir. Tüm bu tartışmalara girmeden, daha basit bir yorum yapmak istiyorum. Belki de her şey, coğrafi isminin üzerine “sorun” kelimesinin yapışıp kalmış olmasından kaynaklanmaktadır, kim bilir? İşin şakası bir yana, bıçağın kemiğe dayandığı bir aşamaya geldiğimizi söylemek mümkün.
Yaşadığımız birçok problemi, toplum olarak yok oluşa sürüklenmemize bağlıyoruz ama öyle noktalar var ki, sorumluluk almaktan kaçmak mümkün değil. Bunlar arasında en önde gelen husus, trafik çarpışmaları sonucunda ortaya çıkan kayıplar, acılar ve zararlar.
Kısa zaman içerisinde yaşanan ardışık ölümler sonrasında, konu yeniden gündeme geldi. Uzmanlar dillerinde tüy bitercesine anlattıklarını, bıkıp usanmadan dile getirmeye devam ediyorlar. Sıralanan sorunların başında; yolların güvenlikten yoksun oluşu, devletin trafik alanında yeterli denetimi sağlamaması ve belki de en kolay değişim yapılabilecek olan yasal eksiklikler geliyor.
Niye en kolay diyorum? Çünkü bunun sağlanması için gereken irade mecliste mevcut. Ne de olsa bu konu, diğer yasalarda olduğu gibi ideolojik farklılık bariyerine de takılmayacak ve önerilen değişiklik kolayca yasalaşacaktır. Sözü edilen eksiklikler ehliyet veriliş koşulları ve çarpışma sonucunda oluşan suçun cezalandırılması konularında mevcut. Bir hukukçu olarak, suçu ortadan kaldırmak için ceza artışına gitmenin yeterli bir araç olduğunu düşünmüyorum. Ama bu kadar ağır ihlâllerin rahatlıkla yaşandığı bir ortamda (alkol – hız – sürüş esnasında cep telefonu kullanımı gibi), ağır cezaların bir nebze de olsa caydırıcı olabileceğine inanıyorum. Tabi ki uzun süreli önleyici tedbirler de alınmalıdır. Bunlar arasında sayılabilecek en önemli araç eğitimdir. Çocukları küçük yaştan itibaren trafik güvenliğine saygılı bir şekilde yetiştirmemiz gerekir. Mesela zorunlu din dersleri yerine zorunlu trafik dersleri olabilir. Böylece çok genç yaştan itibaren, küçük burjuva özentiliği (amiyane tabirle zengin züppe çakması) ile şekillendirilmiş bireyler yerine daha sağlıklı düşünebilen bir nesle kavuşabiliriz. Belki o zaman pahalı ve hızlı araba (hız) tutkunu olmayan, alkollü araç sürmenin sonucunu idrak edebilecek bir farkındalığa sahip, etrafını umursayan insanlar haline gelirler.
“Adı üstünde, kaza. Hepimizin başına gelebilir” cümlesini de, çizilen bu tablo karşısında çok da anlamlı bulmuyorum. Eğer alkol kullandıysanız, yasal hız sınırının katbekat üzerine çıkmışsanız, üstüne üstlük telefon kullanıyorsanız, artık bu noktada “sonucu arzu edilmeyen bir olay” değil, “sonucu tahmin edilebilen bir olay” gerçekleşmiş olur. İşte bu yüzden Fasıl 154 Ceza Yasası’nda konu suça ilişkin yer alan yasa maddesinin, kademeli bir şekilde düzenlenmesi ve verilecek cezaların da o doğrultuda arttırılması gerekir. Böylece ölüm ile sonuçlanan çarpışmalarda, yakınlarını kaybeden kişilerin ve toplumun vicdanı, daha adil bir noktaya varabilecektir. Tabi ki kaybedilen hayat geri gelmeyecektir. Ama hepimiz biliyoruz ki, bu tip durumlarda yaşanan yas sürecinde hukuki yargılamalar sonucunda çıkacak cezaların da büyük bir önemi vardır. Bahsettiğim nokta, özellikle trafikte fütursuzca araç kullanan sürücülerin neden olduğu çarpışmalarda yaşanmaktadır.
Eminim hemen hemen herkesin ailesinde veya yakınında bu acı ile yaşamını sürdüren birileri vardır. 4 yıl önce henüz 26 yaşındayken hayatını kaybeden Asya Rıdvanoğlu’nun ailesi de benim tanık olduğum bir aile. Onu öldüren kişinin aleyhine okunan kararı dinledikten sonra bir yazı yazmış ve acının asla son bulmadığını, sadece şekil değiştirdiğini söylemiştim. Sanırım en sevdiği canlarını trafikte kaybeden insanların yaşadığı gerçeklik bu. Tüm hayatları boyunca onu yüreklerinin en güzel köşesinde taşıyorlar ve o his asla bitmiyor. O acı dinmiyor.
Evet yol güvenliği sağlanmalı, trafik denetimleri arttırılmalı ama bunlar için sunulan bahaneler ve sakız gibi uzayıp giden projelerin gerçekleşmesi sürüncemede kalıyor. Bugüne kadar edindiğimiz tecrübe de bunu kanıtlıyor. En azından yasa yapmak o kadar zor olmasa gerek. Ceza yasasında trafik çarpışması sonucunda yaşanan suçun cezasını ayrıntılı bir şekilde düzenleyip, kademelendirin. Ayrıca sürüş ehliyet sistemini değiştirmek için de Motorlu Araçlar ve Yol Trafik Yasası’nın ele alınması gerekir. Bunu yaparken Amerika’yı yeniden keşfetmenize de gerek yok. Yurtdışında yıllardır alanda eğitim almış Kıbrıslı Türk mühendisler var. Onların çığlığına kulak vermeniz yeterli.