Adımı ‘KAMU MALİYESİ’ koyacağım (*)

Sami Özuslu

 

TC-KKTC ilişkileri her gündeme geldiğinde yazıp söylemekten usandım.
Şimdi 2016-18 programı vesilesiyle bir kez daha konu gündeme geldi. Henüz “program yok, hazırlık da başlamadı” deniliyor. Nasılsa başlayacak.
Başlayınca yine aynı lafları işiteceğimize kalıbımı basarım.
“2016-18 döneminde...
Denk bütçe...
Kamuda verimlilik...
Açıkları kapatmak...
Giderleri kısmak...
Fazla mesaiyi aşağıya çekmek...
Reel sektöre daha fazla pay ayırmak...

Falan filan...
Eğer bunlardan farklı bir şey duyarsak o tartışmaların içinde, ben de adımı değiştireceğim.

***

Adımı değiştiririm ben...
Eğer şunları duyarsam mesela, ne isterseniz koyun adımı, kabul ederim:
“2016-18 döneminde...
Sigorta emeklilerinin maaşlarını yüzde 30 oranında artırmayı hedefliyoruz.
Asgari ücreti kademelendirip, kamudaki maaşlara yaklaştırmayı planlıyoruz.
Yurt dışından gelen ‘kaçak reklam’ları önleyerek hem medyamızı, hem de üretici sektörleri rahatlatmayı öngörüyoruz.
Gerçek ihtiyaç alanlarını da belirleyerek, öğrenci burslarını artırmayı önümüze koymuş bulunuyoruz.
Çiftçiye, hayvancıya rekabet edebilecekleri koşulları sağlamak için eğitim programları ve hibe teşvikleri öngörüyoruz.
Kadınların iş hayatına katılmasını teşvik için krediler vermeye dönük çalışma yapıyoruz.
Delik deşik durumdaki yollarımızın mamur edilmesi için şu kadar kaynak ayırmayı hesaplıyoruz.”

Falan filan...
Bunları duyarsam eğer, adımı değiştireceğim, söz.
İsterseniz ‘KAMU MALİYESİ’ bile koyarım.
Değilse eğer, bilin ki hiç ama hiç duymak istemiyorum ‘kamu’yu da ‘maliye’sini de!..
Ne ben, ne de vatandaş...

***

Eğer ‘devlet’in gailesinde değilse bu ülkede ‘minimum ücret’le çalışanlar...
‘Devlet’ nasıl bekleyebilir o insanlardan ‘kamu maliyesi’yle ilgili bir gaile?
Ülkeyi yönetenler ‘düşük ücret’le çalışanların hayatını yukarıya çekme gibi bir dert edinmiyorsa, düşük ücretle çalışan ve sürünen insanlar neden ‘devlet’le ilgili bir dert edinsinler?
Kamudaki bürokrasi kamu dışındakilerin işini geciktirmekten, aksatmaktan bir işe yaramıyorsa eğer, kimin hakkı vardır ‘kamu düzeni’nin bekası için yurttaştan destek istemeye?
TC’nin Kıbrıs’taki ‘iktidar ortağı’ durumundaki Yardım Heyeti’nin beklentilerini karşılamayı ‘birincil görev’ sayan bir zihniyetse ‘kamu maliyesi’ne yön veren, nasıl bir gailesi ve beklentisi olsun ki vatandaşın?
Şahsen benim yok.
Olsa söz verdim zaten...

--------------------------------------------------
(*) Tam bir yıl önce, 24 Şubat 2015’te yazmışım bu yazıyı… 2016-2018 TC-KKTC ekonomik protokolü hala görüşülmediği gibi, Ankara’nın görüşüp görüşmeyeceği bile kesinlik kazanmadı! O yüzden tam bir yıl önce ne yazdıysam, hala geçerli. Sözüm de söz…