Adanın içinde bulunduğu belirsizlik, sadece genel anlamda bir güvenlik ve istikrarsızlık sorunu yaratmıyor, aynı zamanda dört bir yanımızı sarmış günlük sorunlar bağlamında da etkisini gösteriyor.
Belirsizliğin yani çözümsüzlüğün yarattığı öngörülemezlik, çaresizlik koşulları, ekonomik, sosyal ve siyasal süreçleri rasyonel ekseninden kaydırarak, kuzeydeki çarpık düzenin dönüşümüne değil, yeniden üretilmesine neden oluyor.
Ekonomik öncü sektörlerin belirlenmesinden tutalım da, Kuzey Kıbrıs’a gelmesi tercih edilen turistin niteliğine kadar, reel sektöre akan kara paradan tutun da, sanal betten kumara, ordan insan ticaretine kadar…tüm yaşam alanlarında kamu gücünün otorite yetersizliği, plansızlık ve denetimsizlikten kaynaklanan kayıt dışılık ve kontrolsüzlük mevcuttur.
Ekonomik döngü, kayıt dışı üzerinden kendini var ediyor, sağlıyor. Çünkü siyasal ve sosyal ortam buna oldukça müsait. Üstelik kayıt dışılık ve bunun yarattığı büyük sosyal zararın, bu alandan nemalananlar ve buna göz yumanlar için bir sorun olduğunu da asla düşünmüyorum. Varsın olsun, yeter ki para bir yerlerden gelsin ve piyasada dönsün…deniyor.
Yasal yaptırım gücüne rağmen devletin alacaklarını tahsil edememesi ve sürekli aflarla geriye dönüp ana paraya razı olması, kamu gücünün yok hükmünde olduğunun ve ekonomik ve sosyal çöküntünün en belirgin göstergesi değil mi?
Adalet duygusunun yıpranmasıyla kamuya olan güvenin sarsıldığı bir yerde, devlet hiç bir reform yapamaz oysa. Ne vergi toplayabilir ne de toplumsal dönüşüm için toplumu ikna edip, gerekli adımları atabilir.
Güçlü siyasi ve idari irade olmadan sadece yasa yaparak hayatı dönüştürmek mümkün olmayacağına göre, hükümetler için geriye kalan günü kurtarmaktan başka bir şey olmuyor.
Bu kısır döngü, bir sarmal gibi geleni de gideni de içine alıyor, çekiyor.
Sorun büyüktür.
Kumar sektörü ve gece kulüplerinden topladığı vergilere yaslanmış devlet maliyesi ile kayıt dışı ekonominin sağladığı olanaklar üzerinden dönen bir piyasa ile varılacak yer, işte bugün içinde bulunduğumuz yerdir. Adını siz koyun.
Girne neden bu hale geldi; Mağusa, Yeniboğaziçi ve İskele İmar Planı’nın ardındaki temel mesele nedir, iyi değerlendirelim…
Ekonomik sektörlerin, kamu yararını göz ardı ederek, günlük çıkarlarını maksimize etmek adına yaptıkları yıkıcı yatırımın Girne’yi bitirmesi, çok önemli bir örnektir hepimiz için. Aynı akıl, İskele için de yine aynı şekilde çalışıyor.
***
Elbette tüm sorunların birbiri ile olan ilintisini görmeden, ekonomiyi, sosyal ve siyasal boyuttan soyutlayarak sorunlara çözüm üretmek kanımca aldatıcıdır. Kendi başına çok önemli olsa ve salt ekonomi üzerinden bir siyasi hat çizilecek olsa dahi, çözümsüzlük koşullarının ekonomiyi taşıyacağı yer de biraz içinde bulunduğumuz yer değil midir?
Daha iyisi mümkündür, ancak çözümsüzlüğün ortadan kalkması ile entegre bir konudur. Bunu her şeyi çözüm sonrasına indirgeyen bir anlayışla ifade etmiyorum, hatta bu yaklaşımın yanlış olduğunu düşünenlerdenim, ancak içinde bulunduğumuz şartları normalleştirip, ekonomik sorunlara çözüm reçetesi yazmaya kalkanların bize ne kadar zaman kaybettirdiğini de görmezden gelemeyiz. Salt evimizi süpürmek üzerine kurulu bir paradigmanın içinin boş olduğunu görmeyen, bilmeyen kalmadı.
***
Geriye, çok yönlü, birbiri ile entegre bir siyaset anlayışı ile çalışmaktan başka bir şey kalmıyor.
Ve bunu yapabiliriz.