Herkesin, yani en basit vatandaştan, devletin başına kadar her kişinin, Şampiyon Meleklerin davasına sahip çıkması, sosyal medya paylaşımları yapması, her gittiği yerde bu konuyu dile getirmesi kesinlikle çok önemlidir…
-*-*-
Aileler başta olmak üzere, evladını, yakınını kaybeden herkes ve bu konuda kalbi sızlayan tüm “insan” evlatları, kesinlikle bu davayı yakından takip etmelidir…
-*-*-
Ancaaaak; meseleyi şova dönüştürmek, konudan siyasi çıkar beklemek ve en önemlisi de abuk sabuk hikayeler anlatmaya çalışmak; bence davanın önemine ciddi zarar verir!
-*-*-
Mesela mı?
Mesela, Isparta’da gül dikeni budaması etkinliği, ne bileyim Antalya’da sivrisinek ilaçlaması töreni, Sivrihisar’ın Hortu köyünde Nasreddin Hoca’nın doğum günü kutlaması ve eşeğe ters binme şenliklerine bile katılan bir devlet yetkilimiz var…
-*-*-
Bu etkinliklere katılması zaten başlı başına, diplomatik mütekabiliyetle ve devlet ciddiyetiyle bağdaşmayan ancak özel maksatlarla yapılabilen ve masraflarının da şahsi hesabından karşılanması gereken gezmelerken; kalkıp da Adıyaman’da mahkeme sürecini takip eden ailelere, “yanınızda olmak isterdim ama Başbakan Ünal Üstel, devlet ve hükümet yetkilileri Adıyaman’dayken Falan Filan olarak ülkede kalmam gerekir” demesi; “gülsem mi ağlasam mı acısam mı üzülsem mi” çıkmazına sebep olan bir komedi ya da belki de utançtır!
-*-*-
Alın size TAK’ta 11 Haziran 2024 tarihli bültende yer almış bir haber…
Ne diyor haber?
“… Falan Filan, heyetin Adıyaman’a geldiği saatlerde internet üzerinden canlı bağlantıyla Şampiyon Meleklerin ailelerine hitap etti. Adıyaman Dedeman Otel Konferans Salonu’nda ailelere hitap eden Falan Filan, “Keşke sizlerle beraber olabilseydim. Kalbim sizinle. Verdiğiniz mücadele çok önemli… Yanınızda olmak isterdim ama Başbakan Ünal Üstel, devlet ve hükümet yetkilileri Adıyaman’dayken ….. olarak ülkede kalmam gerekir” dedi.
-*-*-
Oysa gerçekten davaya destek olmak istiyorsa, Falan Filan da bence davayı orada yani yerinde takip etmeli…
Başbakan, bakanlar gidiyorsa, sen niye gitmeyesin ki?
Üstelik her yere gidiyorsun!
Davet etseler, Aydemir Akbaş’ın doğum günü partisine bile katılacaksın!
-*-*-
Peki, internet bağlantısı gerçekleştirildikten sonra, devlet ve hükümet yetkilileri orada olduğu için kendisinin yurtta kalması gerektiğini öne süren Falan Filan, aynı gece sizce ne yaptı?
-*-*-
Devletin sorunları ile mi ilgilendi?
Girne bölgesinin su sorununa çözüm mü üretti mesela?
Hayır!
Hülya Avşar konserine gitmiş olmasın sakın!
Ne dersiniz?
Merak ediyorum, Hülya Avşar O’nu öptü mü?
Öperken fotoğrafı var mı?
Adıyaman’daki duruşmanın önemi, bir magazin gecesi kadar değil mi?
Elektrik borcu meselesi!
Bu işi iyi bilen bir dostum aradı...
Dedi ki, 92 milyon TL’nin bir gecelik faiz getirisi 100 bin TL’den fazladır...
120 bin TL mesela...
-*-*-
Dedim “vay guzzum vay!”...
-*-*-
Dedi ki, “... 92 milyon TL borcun mu var? Ödeme, bankaya yatır, zaten faizi borcu fazlasıyla öder!”
-*-*-
Dedim, “kimin 92 milyon TL borcu var ki?”
-*-*-
“Ercan Havaalanı” dedi!
-*-*-
Haaaa!
Peki ne olacak yani?
Aklım ermez benim!
-*-*-
Dostum gayet iyi açıkladı:
“... Kıb – Tek, borçlu şirkete bir ödeme planı yapacak... Bu kesindir... Şirket de gecelik faizi 120 bin TL olan 92 milyonu yavaş yavaş ödeyecek... Öderken de kazanacak tabii ki! Gecelik faizi 120 bin TL!”
-*-*-
Dedim, “sevgili dostum, devlet yani Kıb – Tek 92 milyon TL’lik borcu yekun olarak, yani bir tamam alamayacak mı?”...
-*-*-
Güldü...
Yürüdü...
Yürürken de, “... sömürgecilik budur, kapitalizm budur, iş bilmemek tam da budur, Kıb – Tek yönetimi de zavallı kuldur” gibi pek anlayamadığım bir takım sözler sarf etti!
-*-*-
Arkasından bağırdım; “... Bizim borca da benzer taksitlendirme falan yapmazlar mı?”
Döndü, baktı, yine gülümsedi; “kimsin be sen? Senin ayakların kokar” dedi!
-*-*-
Dedim, “Ersin ve Ünal beylere, Kıb – Tek yönetimine selamlarımı söyle!”...
-*-*-
Selam ederim!
Hatta “sizi çok seviyorum...”
Ömür boyu görevde kalırsınız inşallah!
Hatırlatalım...
KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ve Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, Pile – Yiğitler Yolu Projesi’nden dönüş olmayacağını duyurdu!
Döndük!
Yol olmadı!
-*-*-
Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, Türk ve Rum sınır hattındaki ara bölge dışında KKTC’de de 2 kamp ve bir temas noktası bulunan BM Barış Gücü’nün Rumlar’dan izin alarak görev yaptığını belirterek, “Misafirlik bitti, ya KKTC ile askeri anlaşma imzalar ya da KKTC’den çekilirler” açıklamasında bulundu.
BM askerleri KTC’den çekilmedi!
-*-*-
Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, BM Barış Gücü’ne, KKTC’de görev yapma yetkisini veren makamın KKTC makamları olacağını belirterek, BM’ye, anlaşmayı imzalamadıkları takdirde, KKTC topraklarındaki varlığının masaya yatırılacağını söylediklerini, “KKTC topraklarından çıkmanız gerekir” söylemin de buna dahil olduğunu söyledi...
Bu açıklama yapılalı neredeyse bir yıl oldu, çıkan olmadı!
-*-*-
Sahi, gofdorozluğumuz kimeydi?
Kıbrıs sorunu masada olmazsa çözüm düşmanlarının işi zor!
Cyprus Mail’de geçen gün ilginç bir başyazı yayınlandı...
Bu yazıda, Cumhurbaşkanı Nikos Hritodulidis’in seçilmesinde etkili olan DİKO, EDEK ve DİPA gibi partilerini, çok ciddi oy kaybına uğradıkları yazılıydı...
-*-*-
Gazeteye göre Pazar günkü Avrupa parlamentosu seçimlerinin en büyük kaybedenleri, sözde 'merkez' partileri (Diko, Edek ve Dipa) oldu; bu partilerin toplam destekleri, kümülatif olarak oyların yüzde 30'unu aldıkları 2019'dan bu yana neredeyse yarı yarıya azaldı.
-*-*-
Pazar günü üç partiye verilen toplam destek yüzde 17 seviyesindeydi; bu da bağımsız ve sürpriz aday Fidias Panayiotou'nun aldığı oy oranının 2,3 puan altındaydı.
-*-*-
Ve yine gazeteye göre, bu üç partinin ciddi anlamda oy kaybının sebebi şuydu:
“... Yıllar boyunca Kıbrıs sorunu konusunda katı partiler olmuşlar, ulusal çıkarların savunucusu gibi görünmüşler ve rutin olarak görüşmelere ve çözüm girişimlerine karşı çıkmışlardı. Kıbrıs sorunu artık kamuoyunun gündeminde olmayınca bu partilerin seçmene sunacakları hiçbir şey kalmadı. Yapabilecekleri yapıcı bir önerileri yok; ekonomi, eğitim ya da başka herhangi bir konuda fikirleri yok...”
-*-*-
Çok merak ediyorum...
Bizde olası bir genel seçim ya da cumhurbaşkanlığı seçiminde, tam da bu üç “çözüm düşmanı” parti gibi davranan UBP ve Ersin Tatar gibiler var...
Kıbrıs sorunu masada olmaz ve bunların ırkçı – çözüm karşıtı görüşleri işe yaramazsa; seçim propagandasında çuvallayacaklar!
Halka ne diyecekler?
“Egemen ve eşit devlet çok yaşasın” mı?
Bununla mı oy isteyecekler?
-*-*-
Bunların halka gururla anlatacakları ve oy isteyecekleri hiç bir başarıları yok!
Su bitti!
Elektrik yetmiyor!
Yollar elimizde patladı!
Pahalılık, enflasyon bizi yedi bitirdi!
Emlak – konut sektörü belirsiz!
Eğitimi katlettiler!
Son olarak et ithalatı da yüzlerine gözlerine bulaştı!
Hastane mi dediniz?
-*-*-
Külliye mi?
Canım külliye tamam, Kıb – Tek’e doğrudan akaryakıt alımından sağlanan komisyonlar da tamam ama bunlarla mı oy isteyecekler?
Metehan, Kermiya, Aydemet... Her neyse... Lefkoşa’da araçla Kuzey ve güney arasında geçiş yapılabilecek tek kapı, sabahın çok erken saatleri dışında hep tıkalı... Karşılıklı olarak bir çok vatandaş ve tabii ki turist dakikalarca bekliyor... İnsanlara günah, akaryakıta günah... Ey iki tarafın yetkilileri; oturun, sadece bu geçişlerin rahatlatılmasını olsun konuşun be gavollem!