Mamalı: Adalet sistemindeki sorunların azaltılması görevi, yasa koyucu ve hükümetindir
Fikrin ve Hukukun Üstünlüğü Hareketi (FHÜH), adalet sisteminde mevcut sorunların minimuma indirilmesi gerektiğini ve burada da esas görevin yasa koyucu ile hükümete düştüğünü belirtti.
FHÜH Başkanı Barış Mamalı, yeni adli yıl dolayısıyla yaptığı yazılı açıklamada, adalet sistemindeki ve buna bağlı sorunları yeniden gündeme getirerek kısa sürede yapıcı çözümler üretilmesini talep etti.
“HUKUK REFORMU YAPILMALIDIR”
Yürürlükte bulunan temel yasaların büyük çoğunluğunun sömürge ve cumhuriyet dönemlerinden kalma olduğu ve insanların ihtiyaçlarını karşılayamaz noktaya geldiğini savunan Mamalı, kısa sürede Meclis çatısı altında hukukçuların ve bilim adamlarının ağırlıkta bulunacağı bir Reform Komisyonu kurulmasını istedi.
Ülkede dosyalanan icraların yaklaşık yüzde 90’ının semeresiz kaldığını, haklılığı mahkemece tespit edilen ve bu yönde hüküm elde eden kişinin haklılığının yerine getirildiğini görememesinin insanlarda adalete güvenini sarstığını savunan Mamalı, “Hukukun üstünlüğüne dayanan adalet sisteminin temel amacının adaleti gerçekleştirmekten çok adaletin gerçekleştiğini görmek olmalıdır” dedi.
“FAİZ YASASI ÇIKARILMALI”
Ülkedeki faiz uygulamalarının “dizginlenemeyecek derecede fütursuz bir yapıya ulaştığını” belirterek, bunun önüne geçecek faiz yasasının yürürlüğe girmesini isteyen Mamslı, şunları ifade etti:
“Ülkemizde borç faizleri konusunda yaşanmakta olan belirsizliği ortadan kaldırarak belirgin hale getirmek, borçlandırıcı işlemlerdeki faiz konusunu disipline etmek, borç ilişkilerinde uygulanacak faiz kurallarını belirlemek, faiz sistemini düzenlemek ve denetlemek gerekir. Ayrıca Anayasa Mahkemesi 4/2007 numaralı davada dahi bir faiz yasasının gerekliliğine vurgu yapılmıştır. Ekonomik kriz ortamında ülke insanına yapılabilecek en güzel iyilik kendilerini faiz canavarından koruyacak bu Yasanın derhal çıkarılması olacaktır.”
MADDİ ANLAMDA BÜYÜK ENGEL
Devlet aleyhine ikame edilen davaların (YİM) da görüldüğü Yüksek Mahkeme’ye dosyalanacak dava ve istinaflardaki pul harçlarında eskiye göre takriben yüzde 500’den yüzde 1300’e varan artışlar yapıldığını kaydeden Mamalı, “Bu artışlar nedeniyle hakkını adalette arayacak insanlarımıza maddi anlamda büyük bir engel konmuş bulunmaktadır. Bu fahiş harç artışlarıyla hak arama özgürlüğü parasal nedenlerle tırpanlanmış ve bu hakkın kullanılması dolaylı olarak engellenmiştir” dedi.
İŞLENEN SUÇLARDAKİ ARTIŞ
Mamalı, işlenen suçlardaki artışa da dikkat çekerek, bunun ülke insanı üzerinde ciddi bir tedirginlik yarattığını belirttiği açıklamasında, “Özellikle şiddet ve uyuşturucu suçları açısından ülke sakinlerinin ve özellikle çocuk sahibi aile fertlerinin güven içerisinde olmalarını beklemek hayalcilik olacaktır. Cezaevindeki mahkum ve tutukluların çok büyük bir çoğunluğunu yabancılar oluşturmaktadır. Bu da bize, ağır suçlardaki artışın ana kaynağının nüfustaki kontrolsüz, denetimsiz ve anormal artışın sebep olduğunu gösteriyor” dedi.
YASAKLAMALAR İNSAN HAKLARINI KATLEDİYOR
Polis Genel Müdürü’nün emriyle, avukatların, hava karardıktan sonra ertesi gün mesai vaktine kadar tutuklu müvekkilleri ile görüşmelerinin yasaklandığını belirten Mamalı, “Bu yasaklamayla hukuk ve insan hakları katledilmiştir” dedi. Mamalı, Anayasa’nın 16. maddesinin 5. fıkrasında, polis tarafından yakalanan veya tutuklanan herkese, kendisinin veya yakınlarının seçtiği bir hukukçunun hizmetinden derhal yararlanma hakkı tanındığını anımsattı.
DAHA DEMOKRATİK VE SİVİL BİR ANAYASA
Daha demokratik ve sivil bir Anayasa yapılmasını isteyen Mamalı, hukuk devleti ve sosyal devlet kavramlarının Anayasa’da yapılacak değişikliklerde dengeli olarak gözetilmesi gerektiğini ifade ederek” hukuk devletinin hedefi olan kişi özgürlüğünü teminat altına alma dahi, sosyal adaleti kurmak ve ekonomik çatışmaların asgariye indirilmesine imkan sağlayan sosyal devletin varlığıyla mümkündür” dedi.