Balkan Diskurs’ta yer alan Daniça Novakoviç’in yazısı, Srebrenika’da “ADOPT” örgütüyle ilgili... Bu örgüt, geçmişle yüzleşme konusunda çalışmalar yapıyor... Novakoviç’in yazısını okurlarımız için derleyip özetle Türkçeleştirdik. Novakoviç, şöyle yazıyor:
*** Önce bir grup sade vatandaş olarak, sonra da bir örgüt olarak ADOPT Srebrenika’nın üyeleri nötür bir alan yarattılar, böylece insanlar geçmişten, savaşta yaşananlardan, savaşın sonuçlarından ve şimdiki durumdan özgür biçimde söz edebiliyorlar... Amaçları sürdürülebilir bir birlikte yaşam, umut dolu bir gelecek ve karşılıklı uzlaşma yaratabilmek...
*** Bosna-Hersek’teki savaş sona erdikten 10 sene sonra yani 2005 yılında ADOPT Srebrenika, Srebrenika’da yaşayanlara, özellikle de farklı etnik ve dini kökeni olan genç insanlara, yeniden uzlaşma ve daha umut verici bir geleceğin yaratılması için olanak sağlamaya giriştiler...
*** ADOPT Srebrenika’dan Bekir Haliloviç, bugüne kadar yaptıkları çalışmalar ve projeler aracılığıyla, çabalarını gündelik temelde yürüttüklerini ve bazı projelerin de uzun vadeli projelere dönüştüğünü anlatıyor. 2007 yılında Alexander Langer Vakfı’yla birlikte, Srebrenika’da ilk Uluslararası Anma Haftası’nı düzenlemişler – bilim, sanat ve kültür alanlarında üretilenlerle katılımcılara güzel ve anlamlı bir program sunmuşlar.
*** Uluslararası Anma Haftası’nın ardındaki düşünce, Haliloviç’e göre yapıcı bir diyalog oluşturmak ama aynı zamanda bir toplum olarak Srebrenika toplumuna odaklanmak... “Bu, örgütümüzün geleneksel bir programı ve Srebrenika’da bu yıl 14üncüsünü yaptık... Geçmiş yıllarda performanslar, sergiler ve diğer etkinliklerle, bilim ve kültür alanından zengin bir program sunduk” diyor.
*** Uluslararası Anma Haftası’nın yanısıra Belgeleme Merkezi de, bir diğer büyük projelerinden. 2014 yılında bir arşiv platformu olarak oluşturulmuş ve fotoğraflar, belgeler, videolar ve savaş öncesi Srebrenika’da yaşayanların hayatına dair diğer şeyleri toparlamayı hedefliyor. Arşivleme süreci sistematik biçimde yapılıyor ve ADOPT Srebrenika’nın internet sitesinde de yayımlanıyor... Haliloviç’e göre kendilerine gelen her bir obje ya da resim için mümkün olduğunca çok bilgi toplamaya çalışıyorlar...
*** “Bu, özellikle Sebrenika’dan insanlardan gelen fotoğraflar için önemli... Bu fotoğraflar, onların gençliklerini gösteriyor veya bir insanın varlığına tanıklık ediyor – bu insanların çoğu öldürülmüş veya soykırım ardından kayıp olarak ilan edilmiştir. Bu şekilde anılaştırma kültürünü yaşatıyoruz, özellikle de aramızda olmayanlar için bunu yapıyoruz” diyor Haliloviç.
*** Bu projelere ilaveten, Srebrenika ve komşu toplumlardan genç insanlar için çeşitli eğitim atölyeleri düzenliyorlar. Gençlik merkezli projeler, onlar için çok önemli çünkü gençler, gelecekteki toplumun direği olacak. Böylesi bir rolleri olacağı için uzlaşmayı ve geçmişte yaşanmış olayları kabul etmeyi öğrenmelidirler ki daha parlak bir gelecek kurabilsinler.
*** “Bir toplum olarak geçmişle yüzleşme sürecimizi henüz tamamlamış değiliz” diye konuşuyor Haliloviç... “Aslına bakılacak olursa, geçmişte kullanılan terminoloji ve söylemler, hangi taraftan geldiğinize göre çok farklı ve çatışmacı idi... Özellikle gençlerin daha iyi olanaklara kavuşabilmesi için geçmişle yüzleşmeleri kaçınılmazdır. Gerçeği ancak birlikte kabul edebiliriz ve ancak o zaman hepimizin ortak çıkarları için birlikte çalışabiliriz...”
*** Haliloviç’e göre en büyük destekçileri, Srebrenika’da yaşayanlar, özellikle genç insanlar – onlar ADOPT Srebrenika’nın çalışmalarını takip ediyorlar ve organize edilen etkinliklere katılıyorlar. “Fikir oluşturma ve tavır geliştirmeye gelince, özellikle genç insanlar arasında toplum önemli bir rol oynuyor. Medya ve politikacılar, bilinçli olarak genç insanları manipüle ederek onların gelecekte kendilerine oy vermelerini güvence altına almaya çalışıyor, bunu da nefret ve korku yaratarak yapmaya çalışıyorlar. Bunu yaparak, ekonomi, sağlık, sosyal sistem gibi önemli konulardan dikkatleri kaçırıyorlar. İşte bu nedenle bizimkisi gibi örgütlerin varlığı çok önemlidir çünkü biz genç insanlara bir alan yaratıyoruz, sürekli karşı karşıya kaldıkları söylemlerde böyle bir alan yok çünkü” diyor Haliloviç.
*** Tüm bunları önlemek için Haliloviç’e göre, öncelikle iletişim kurmamız gerekir... “Birbirimizle ilgili pek az şey biliyoruz veya birbirimizi hiç tanımıyoruz... Başkalarına saygı göstermeyi ve suçların kurbanı olanlara anlayışla davranmayı öğrenmeliyiz” diye konuşuyor Haliloviç. Böylece iletişimin bizleri yakınlaştıracağına ve birbirimize saygı göstermeyi öğreneceğimize inanıyor. Ancak birbirimize saygı göstermeyi öğrenirsek, geçmişle yüzleşmeyi en iyi şekilde yapabileceğiz ve bunca yıldır hayatımızı zorlaştıran ve ülkemizi mahvedenleri durdurabileceğiz...
https://balkandiskurs.com/en/2022/10/24/adopt-srebrenica/
(BALKAN DISKURS’tan Daniça Novakoviç’in yazısını özetle derleyip Türkçeleştiren: Sevgül Uludağ/YENİDÜZEN).
ARTI GERÇEK
“Mayıs Meydanı Anneleri’nin kurucularından Arjantinli anne Bonafini öldü... Üç günlük yas ilan edildi...”
Arjantin'de cunta döneminde kaybedilen oğullarını aramak için düzenledikleri eylemlerle insan hakları mücadelesinin simgelerinden biri haline gelen 'Mayıs Meydanı Anneleri'nin kurucularından Hebe de Bonafini öldü. Üç günlük ulusal yas ilan edildi.
Arjantin'de askeri diktatörlük döneminde kaybedilen oğullarını arayanların kurduğu ve Türkiye'de de Cumartesi Anneleri'ne ilham veren 'Mayıs Meydanı Anneleri'nin (Plaza de Mayo Anneleri) kurucularından Hebe de Bonafini, 93 yaşında öldü. Ülkenin 1970'ler ve 1980'lerdeki askeri diktatörlük sırasında sahne olduğu insan hakları ihlallerine karşı mücadelenin en ikonik isimlerinden biri olan Bonafini'nin ölümünün ardından üç günlük yas ilan edildi.
Mayıs Meydanı'nda toplanan çok sayıda kişi de, Bonafini'ye teşekkür eden pankartlar taşıdı.
İKİ OĞLU KAYBEDİLDİ
Arjantin'deki cunta döneminde, çoğu solcu olmak üzere en az 30 bin muhalif eylemci öldürüldü veya kaybedildi. Bonafini de bu dönemde askerler tarafından götürülen iki oğlundan bir daha haber alamadı.
13 başka anne ile birlikte Buenos Aires'teki devlet başkanlığı konutunun önünde bulunan Mayıs Meydanı'nda her hafta eylem yapmaya başladı. Bu süreçte onlarla aynı durumda olan çok sayıda kadın, güvenlik güçlerinin kaçırdığı çocuklarının geri dönmesi veya başlarına ne geldiğinin açıklanması talebiyle eyleme katıldı.
'BİZİ TUTUKLADILAR, DÖVDÜLER'
Kadınlar, 30 Nisan 1977'de beyaz eşarplarıyla düzenledikleri ilk eylemden bu yana ülkedeki insan hakları mücadelesinde kilit bir rol oynadı. Sık sık ölüm tehdidi aldılar, bazıları kaçırıldı, grubun ilk liderlerinden Azucena Villaflor öldürüldü... Bonafini 2007'de Reuters ajansı ile söyleşisinde, "Bizi tutukladılar, dövdüler. Tanınmamak için eylemlere peruklara gittiğimiz oldu" demişti.
Ancak Bonafini'nin iki oğlu, hiçbir zaman bulunamadı. Bonafini, cunta yönetiminin 1983'te son bulmasının ardından da insan hakları mücadelesini sürdürdü; sistemin siyasi değişim çağrısı yaptı.
DEVLET BAŞKANI KIRCHNER: ARJANTİN'İN ONURUSUN
Bonafini'nin ölümü Arjantin'i yasa boğarken, Devlet Başkanı Cristina Fernandez de Kirchner "Sevgili Hebe, Mayıs Meydanı Annesi, sen insan hakları mücadelesinin bir simgesi ve Arjantin'in onurusun" dedi. Kirchner, ülkede üç günlük ulusal yas ilan edildiğini açıkladı.
(ARTI GERÇEK – 21.11.2022)