“TALES OF CYPRUS” yani “Kıbrıs’tan Hikayeler” başlıklı internet sayfasını yaratan, çok değerli akademisyen-grafik sanatçısı-araştırmacı yazar arkadaşımız Konstantinos Emmanuelle’in kaleme aldığı Ağros köyünden Petrakis Ağrodis’in Avustralya’ya uzanan öyküsünü okurlarımız için özetle derleyip Türkçeleştirdik. Konstantinos Emmanuelle, bu konuda devamla şöyle yazıyor:
*** “O günlerde Ancelo Andrew Hrisantu adlı bir başka Kıbrıslı’yla birlikte Russell Sokağı’nda George “N” Kafe adlı bir kahvehane daha satın almış. Bu kafe, İthakalı bir diğer başarılı göçmen olan George Nakakis’indi daha önce. Her neyse, Telemakhos ve Ancelo benim Petrakis’le George “N” Kafe’de buluşmamızı ayarladılar. Petrakis o günlerde bu kafeyi idare ediyordu. Ben babamla gittim oraya ancak oraya bir oğlanla buluşmaya gittiğimden haberim yoktu. Babamla birşeyler yemek üzere oraya gittiğimizi sanıyordum. Her neyse, Petrakis’i ilk orada gördüm. Oturup kahve içip sohbet ettik...”
*** “Onun hakkında neler düşünmüştün?” diyorum. Gülümseyerek, “Onun çok hoş olduğunu düşünmüştüm” diyor ve fotoğrafına işaret ediyor, “Yani bir bakın bu fotoğrafa, çok yakışıklıydı... Her neyse, ilk buluşmamızdan sonra her öğle molasında Myer’e gelip beni yemeğe çıkarıyordu. Bu kafede gece vardiyasında çalışıyordu, böylece gün ortasında uyanıp Russell Sokağı’na doğru yürüyor, gelip beni öğle yemeğine götürüyordu. Exford Otel’de kalıyordu dükkanın yanında o günlerde. Bazan yemekten sonra, küçük sinemacıklardan birine gidiyorduk, sonra da beni yeniden işe bırakıyordu. Birkaç ay sonra nişanlanmıştık...”
*** Petrakis ve Tulla, 12 Şubat 1961’de Doğu Melburn’da Evangelismos Kilisesi’nde evleneceklerdi. Nikos Conis gumbaroları olacaktı ve o düğün gününü hatırlıyor: “144 Collins Sokağı’nda bulunan Scotts Otel’deydi düğün resepsiyonu, bunu hatırlıyorum. Çok güzel bir binaydı, ne yazık ki 1962 yılında yıkıldı. Çok büyük, güzel bir resepsiyondu. Melburn’daki bütün önde gelen Kıbrıslılar ve İthakalılar gelmişti düğüne. Petrakis benim erkek kardeşim gibiydi, onun yeğeni Lella’yla nişan olmuştum ancak bir ay sonra ayrılmıştık...”
*** Petrakis ve Tulla evlendikten sonra altı ay kadar Tulla’nın annesiyle babasının yanında yaşadılar, ta ki Kuzey Blackburn’de Primula Sokağı’nda kendi evlerini satın alıncaya kadar. 1962 yılında ilk oğlucukları Mihail dünyaya geldi, sonra kızları Elli 1964’te, en son da 1970’te oğlucukları Matthew dünyaya geldi. Kızları Elli, babalarının Russell Sokağı’ndaki kafede vardiya çalıştığını hatırlıyor. “Gumbarosu Kris Çolakis’le birlikte çalışıyordu, Çolakis, Matthew’nun vaftiz babasıydı, sırayla kahvehaneyi idare ediyorlardı...”
*** Petrakis mavi renkteki Ford Falcon salon arabasını evinden kentteki kafeye kadar sürüyordu, 17 mil kadar uzaktaydı kafe... “Bazan sabah 5’te kalkar, kafeye gider, saat 6’da kafeyi açmış olurdu” diyor Elli. “Başlangıçta günde 12 saat çalışııyordu ancak bir kez personelini eğittikten sonra farklı vardiyalarda çalışıp ailesine daha fazla zaman ayırabiliyordu...” Petrakis’in kafesi, Russell Sokağı’nda geceyarısından sonraya kadar açık kalan tek kafeydi... Gün boyunca düzenli müşterileri vardı: sabahın erken saatlerinde ofislerde çalışanlar ve perakende işinde olan personel gelirdi, öğle saatlerinde alışverişe çıkmış olanlar hava kararıncaya kadar kafeyi doldururdu, geceleyin geç saatlerde ise tiyatro, sinema ve kulüplerin sahipleri gece yemeği yemek için gelirlerdi...
*** 1965 yılında ciddi tadilatlar ardından Petrakis kafesini “One-Nine-One” yani 191 olarak adlandırdı – bu kafenin o sokaktaki numarasıydı... “Tüm eski şeyleri çıkarıp attı, yeni oturma yerleri ve juke bokslar (para atınca seçilen müzik parçalarını çalan kutular) koydurttu” diyor Elli. “İki sayfalık menüsünü hala hatırlarım. Biftek ve patates kavurma, biftek, yumuta ve patates, kuzu pirzola, sosis, spagetti bolonez, spagetti karbonara veya marinara, istiridye, çorbalar, sandviçler, milkshake’ler, çay ve kahve vardı. Babam sigara da satardı kahvehanesinde...”
*** Matthew ise, “Uzun, dar bir kafeydi bu” diyor. “Kafenin ön tarafında iki veya üç tane geniş oturma yeri vardı, her bir oturma yeri sekiz kişilikti – kafenin arkasında ise daha küçük masalar vardı...” diyor. Tulla ise “Her bir oturma yeri için küçük jukebox’lar (müzik kutuları) vardı duvarda” diyor. “Parayı atardınız kutuya, şarkınızı seçerdiniz ve seçtiğiniz şarkı çalmaya başlardı kafenin hoparlörlerinden...”
*** “Kafe 191”deki Petrakis’in çoğu personeli Kıbrıslılar ve Yunanlılar’dı, bunlar arasında aile bireyleri ve arkadaşları vardı. Petrakis onların her ihtiyacını karşılıyordu, özellikle yeni gelmiş göçmenler iseler... Onları İngilizce dil kurslarına gönderiyor, kentteki Continental Otel gibi (sahibi arkadaşı Tom Gabriel idi) otellerde onlara kalacak yer ayarlıyordu. Petrakis’in kahvesinin üst katında SP Bookie vardı, burada at yarışları için bahis oynanmaktaydı. Pek çok futbolcu ve diğer şahsiyetler, üst kattaki bahisçiye gitmeden önce Petrakis’in kahvesine uğruyordu. Bazan Petrakis’ten birkaç lira ödünç para istiyorlardı bahislere yatırmak için... Petrakis’in oğlucuğu Matthew’ya göre, ünlü bir Carlton futbolcusu olan John Nicholls’un babasına hala 20 lira borcu vardır!
*** 1971 yılında Petrakis babasının, amcası Hrisostomos’un ve yengesi Sofia’nın Avustralya’ya ziyaretini ayarlamaya çalışmaktaydı, böylece yeğenleri John Ağrodis’in düğününe katılabileceklerdi. Ne yazık ki Avustralya’ya giden gemide amcası Hrisostomos bir kalp krizi geçirip vefat edecekti. Petrakis’e bu trajedinin haberi gelince, gemi kaptanını arayarak onunla kavga etti – onu denize gömmemeli fakat amcasının naaşını Avustralya’ya getirmeliydi. Kaptan nihayet bunu kabul etti, Petrakis Fremantle’a uçtu ve burada kederli babası ve Sofia yengesiyle buluştu. Sonra da yengesinin arzu ettiği gibi eşinin tabutuyla birlikte uçakla Kıbrıs’a dönmesini sağladı, babasını yanına alıp Melburn’a döndü... Elli, “Essendon havaalanına gittiğimde beni bir sürpriz bekliyordu, dedem dizlik giyiyordu... Herkes ona bakıyordu. 1970 yılıydı bu... Melburn onu büyülese de, oğlularının yaşadığı yeri görmüş olsa da, uzun süre kalmadı, gerisin geri Kıbrıs’a döndü çünkü kardeşinin ani ölümü onu sarsmıştı...”
*** Petrakis “Kafe 191”i 15 sene boyunca, 1961’den 1976’ya kadar çalıştırdı. 235 Exhibition Sokağı’nda bir başka kafe daha satın aldı kardeşi Ancelo ile birlikte, 1980’de – bu kafeye de “Eatmore Kafe” adını verdiler, birkaç yıl çalıştırdılar bu kafeyi, sonra da Petrakis kardeşinin hisselerini satın alarak kafeyi yeniden dekore etti, 1986’da ise “Elli’nin Kafesi” adını verdi bu kafeye. Burayı da 15 yıl boyunca çalıştırıp nihayetinde 2001 yılında sattı ve emekli oldu.
*** Petrakis Ağrodis, 21 Haziran 2004’te 72 yaşında vefat etti. Başarıları arasında çok popüler, çok aktif ve Melburn Kıbrıs diasporasının saygın bir üyesi olması vardı. Pek çoğu ona bir vizyoner olarak bakıyordu, onun yurduna ve kültürel mirasına derin bir tutkuyla bağlı olduğunu herkes görüyordu. Avustralya’yı da tutkuyla seviyordu, yerel toplumla uyum sağlayabilmeleri için pek çok insanın hayatlarını iyleştirmelerine, uyum sağlayabilmelerine elinden gelen yardımı yaptı. 1976 yılında arkadaşı Toni Tumburu’yla birlikte Lefkoşa’da “Kıbrıs için Adalet” başlıklı ilk konferansı organize etti. Yaşlılara Bakım Topluluğu’nun kurulmasına yardım etti, 1970’li ve 80’li yıllarda Kıbrıs’a okul gezileri düzenlemek üzere Kıbrıs Gençlik Grubu’nu oluşturdu. Kıbrıs Kulübü’nün kurucu üyelerinden biriydi. Kulüp binasının satın alınabilmesi için arkadaşı Toni Tumburu ile birlikte 1972’de bankadan borç para alırken kefil oldu. 1974’te savaş sonrasında bu kulüp, para toplamak ve Avustralya’ya gelen göçmenlere yardım için çok yoğun çalışmalar yapacaktı. Yalnızca üstlerindeki giysilerle gelmişti göçmenler Avustralya’ya 1974 savaş sonrasında... Petrakis, kulübün Mali İşler Sorumlusu’ydu, yorulmadan ihtiyaç içinde bulunan Kıbrıslı göçmenlere yardım etmeye çalışmaktaydı... Bu dönemde Petrakis, 20’den fazla Kıbrıslı göçmenin Avustralya’ya gelip yerleşmelerine, iş bulmalarına, İngilizce öğrenmelerine ve evlenirken onları müstakbel eşlerinin ailesine takdim etmeye yardım etti. Elli, “Eminim ki babam pek çok Kıbrıslı’nın evlendirilmesine de yardım etti. Çok özel bir adamdı ve onu tanıyanlar onu hala çok özlüyorlar...”
*** Bu röportaj için Tulla Ağrodis’e teşekkür ediyorum, Petrakis Ağrodis’le hayatından hatıraları benimle paylaştı... Elli Simons, Matthew ve Mihail Ağrodis’e de yardımları ve destekleri için çok teşekkürler...
Petrakis ve Tulla'nın düğün fotoğrafı...
Petrakis ve Tulla'nın düğün töreninden bir resim...
(TALES OF CYPRUS’ta yayımlanan Konstantinos Emmanuelle’in yazısını özetle derleyip Türkçeleştiren: Sevgül Uludağ/YENİDÜZEN).