Ah bir bilsek !

Cenk Mutluyakalı


Maraş’ın Birleşmiş Milletler’e devredilmesi karşılığında, Uluslararası Lefkoşa Havaalanı’nın açılması önerilmişti.
Tarihi fırsatlardan birini yitirmiştik, 24 Mayıs 1993’te!
Havaalanını ortak kullanacaktık ve dünya ayağımıza gelecekti.
Yine mülkiyetçi, ayrılıkçı, kibirli tavrımızı göstermiştik.

*  *  *
Sahi bu hükümet ne vakit toplandı da Maraş’a proje üretti, bunu pişirdi, kurtardı, önümüze koydu?
Henüz “atama kalabalığı”ndan başını kaldıramamışken...
Postayla mı geldi ne?

*  *  *
Kıbrıs’ı dünyayla bütünleştirmek yerine hep ‘üst yönetim’in ağzının içine baktılar.
Çürük dişleri göremediler.
Yalnızlaştık!

*  *  *
Kudret Özersay’ın Kıbrıslı Türk liderliğini dünyanın gözünde “etkisizleştirme” çabası üzücüdür.
Üstelik bunun için toplumdan yetki istemiş, ilk, ikinci hatta üçüncü tercih dahi olmamıştı.

*   *  *
“Sosyal yemek” takdimli buluşmanın tarihi 4 Haziran!
Peki bu görüşme niye gizlendi?
Kıbrıslı Rum gazeteciler uyanmasaydı örtülü kalacaktı.
10 gün sonra öğrendik!
“Şeffaflık” demişlerdi hatırladınız mı?
“Gizlenmek” temizlik ya da ilericilik değil, karanlık ve gericiliktir.

*  *  *
Yine de tüm bu hayal kırıklıkları bir başka hakikati örtmüyor.
Akıncı ve Kıbrıs barışında etkin olması gereken siyasi partiler son dönemde “uyuşuk” davrandılar.
Müzakerelerle birlikte dondular.
Özersay’ı eleştirirken bu gerçeği görmezsek eğer hayata faydamız olmaz.
Öyle anda arada Kıbrıslı Rum liderliğine yüklenmek ve seçim sempati turunda panayırları gezmekle bu adada aktif bir barış siyaseti yapmak mümkün değildir.
Hem yaratıcı olmak gerekir hem de çok daha dinamik, ısrarcı, çalışkan bir içerikle koşturmak.
Suçlama oyunlarının kolaycılığında barış inşa edilemez.

*  *  *
Doğa boşluk tanımaz!
Gün gelir o boşluğu çok farklı hesaplarla “sırtı sıvazlananlar” doldurur, siz bağırırsınız.

*  *  *
“Ne oluyor?” diyorlar bana, yurt dışından gazeteci dostlar...
Bir ihtimal büyük bir “şaşa” içinde tereyağından kıl çeker gibi Maraş’ı askeri bölgeden çıkartarak, Avrupa mahkemelerinde biriken dosyaları eritmek, komisyonun elini rahatlatmak ve kimi mülkleri yasal sahiplerine devretmek istiyorlar.

*  *  *
“Karanlık bir tünel” diyorum soranlara,
yıllar sonra başkalarının malını sayacağız, zorla el koyduğumuz ve çürüttüğümüz.
Ah bir bilebilsek gerçekten, ne olup ne bittiğini...