Küçücük sözcüklerin, ne kadar büyük tantanalara neden olduğunu bir kez daha gördük…
Çağlar boyu düşünen, konuşan insanlar egemenlerin korkulu rüyası olmuştur hep…
İnsanlar düşüncelerinden ötürü yakılmış; işkencelerden geçmiş, hapislerde çürütülmüştür…
Bu küçücük adanın her iki yakasında da “hoşgörülü” olmakla öğünen toplumlar da ne yazık ki ( egemenlerin kışkırttığı) bu histeriye çok çabuk kapılmaktadır…
Düşüncelerini özgürce söyleyene yapıştırılacak yaftalar her iki tarafta, da benzerdir: “ Hain; Gavur/Türk piçi; ajan; casus vb…”
“Kurulu düzeni / egemen söylemi” dürtüklemediğiniz sürece; kimse dokunmaz size!.. (Şairlere çok ender dokunmalarının nedeni, şiir okumamaları ve şiirlerdeki kışkırtıcı dili anlamadıkları içindir).
Geçtiğimiz günlerde, AGİT desteğiyle Türk ve Rum gazeteciler için hazırlanan tavsiye niteliğindeki 'Önem Taşıyan Kelimeler' adlı sözlük yüzünden Güney’de koparılan fırtınalardan haberiniz vardır sanırım.
Sözlüğü hazırlayan ekipte yer alan Kıbrıslı Rum Edebiyatçılar Birliği Genel Sekreteri, gazeteci Maria Siakalli, tecavüzden ölüme dek uzanan bir sürü tehdit aldı; Türkiye'nin ajanı olmakla suçlandı…
Maria on yıldır yakın arkadaşımdır. Bırakın birilerinin ajanı olmayı; devletlere, egemenlere, ırkçılığa, çatışmaya hizmet edecek en küçük bir adımı bile yoktur…
Kendini Kıbrıslı bir insan olarak görür ve tüm insanlığın (ortak evimiz şu dünyada) barış içinde özgürce yaşamasını savunur…
Bizdeki egemenler ya da popülist Anastasiadis gibi “çatışmacı sözcüklere” takılıp; kendi dışındaki herkesi ötekileştirmeye çalışmaz…
Bay Nikos’un şu sözlerine benzeyen “laf salatalarını” (dünyanın her yerindeki egemenlerden) ilk kez duymuyoruz: "Başkan olarak değil, vatandaş olarak konuşuyorum. İşgal, işgaldir. BM kararları vardır. Tarihi görmezden gelemeyiz. Kıbrıs sorunu eylemlerle çözülecek, söylemlerle değil (…) Suçu her şekilde süslemeye çalışmak iyi bir şey değil, tam aksi duygulara neden olur. Çoğu kişinin, güya iki toplumu yakınlaştıracağına inanarak yapmaya çalıştığı budur".
"Karışmak istemiyorum ama güya dostluk ortamına veya dostluk ortamı olmasına hizmet etme çabasının olumsuz etkilerini görüyorum. Gerçekleri, var olmadığına inanarak halının altına gizlemeye çalışıyoruz. Kıbrıs sorununun çözüm yöntemi bu değil" diyor, bay Nikos; ama 50 yıldır işe yaramayan yöntemlerin dışında bir çözüm yöntemi de söylemiyor…
Bu kadar tantana çıkaran o sözlük Maria’nın da vurguladığı gibi “hiçbir şeyi, özellikle de o kelimeleri kaldırmak için hazırlanmadı.” Okunsaydı, o tabu kelimeleri kaldırmak şöyle dursun, uzlaşma sağlanmadığına vurgu yapıldığı” görülürdü…
İşin acı tarafı, bu histeriye demokrat aydın hatta sanatçı geçinen insanların da kapılması…
Kıbrıs Yazarlar Birliği başkanı ve başkan yardımcısı, “Bizim bu sözlükle ilişkimiz yok… Biz hiçbir şekilde bu çalışmaya müdahil olmadık…” açıklamalarıyla; yapılanın bir SUÇ olduğu hezeyanına katıldıklarını itiraf ediyorlar adeta…
Bir yazar, bir sanatçı ve bir yazar örgütü için ne kadar utanç verici bir durum… Neyse ki orada aklı selim yazarlar var ve Birlik yeni seçimlere gidip; pısırıkları temizlemeye çalışacak…
90’lı yılların sonlarında ben de bir “Sözlük” çalışması yapmıştım… “Referandum” kitabımın ikinci bölümü “Yeni Sözlük” başlığını taşıyor. Bu bölümden birkaç sözcük ekliyorum aşağıya…
Sözcüklerin, kimlerince lastik gibi; kimilerince silah gibi kullanıldığını gösterir umarım…
Ajan: Gizli görevli. Yeni An: Dava Reisi tarafından parti ve kurumlara özel olarak yerleştirilen vatansever siyasetçi. (ör.atasözü: alet işler el övünür.)
Bahane: is.Far. Bir şeyin gerçek sebebi gizlenerek ileri sürülen sözde sebep. Yeni an: Politik demagoji.
Barış: is. Yeni an: Milli dava panzehiri.
Barışçı: s. Yeni an: Vatan haini. (ör.atasözü: Gün geçer,kin geçmez.)
Barikat: is.Fr. Yeni an: Zilli duvar kapısı.
Cahil: s.Ar. Yeni an: Herzaman aranan vatandaş tipi. ( ör.atasözü: Cahili cepheye sürmek deveye hendek atlatmaktan kolaydır.)
Çıkarcı: is. Yeni an: Uyanık (kimse). (ör.atasözü: Ağlamayan çocuğa meme vermezler.)
Dalkavuk: s. Yeni an: Adam olacak memur. (ör. atasözü: Zaman sana uymazsa sen zamana uy.)
Deli: s. Yeni An: dürüstlük, vicdan ,sevgi gibi anlamsız değerlere takılıp kalan. (ör. atasözü: Akıl yoksa başta, bekleme havadan para)
Despot: is.Yun. Rumlar’ın din başkanlarına verilen ad. Yeni an: bkz. Dere/beyi.
Eğitim: is. Yeni an: İnsan beyninin çok boyutlu ve özgür yapısından çıkarıp, standart kalıplara sokmak için sürdürülen çalışmaların tümü. (ör. atasözü: Beyin yaş iken halledilir.)
Faşist: is.İt. Yeni an: Vatan kurtaran Şaban, Kurt/arıcı.
Gammazlık: is. Kovuculuk, çekiştiricilik. Yeni an: Adam olmak, başarı kazanmak için olmazsa olmaz özelliklerden biri. ( ör. atasözü: Yerin kulağı yoksa gammazın dili var.)
Hain: s. Ar. Yeni an: Dava Mitolojisi’nde, Tanrıların Babası Raus’a sürekli muhalefet edip; insanları Tanrılara karşı kışkırtan şeytani yaratıklar.
Irkçı: s. Yeni an: Soyağacı kompleksinden muzdarip ruh hastası. (ör. atasözü: Aslını saklayan haindir.)
Kabile: is. Ar. Toplb. Yeni an: Tanrısal totemler tarafından yönetilen, dışa kapalı topluluklar.
Kobay: is. Yeni an: Denek olarak kullanılan vatandaş .
Mumya: is. Ar. Yeni an: Koltuk meraklısı bazı siyasilerin, koltuğundan kopmaması için birtakım zamklı maddelerle koltuğuna yapıştırılması işlemiyle yaratılan siyasi ceset.
Osurmak: (kaba) Yeni an: Kötü laf söylemek.
Özgürlük: is. Yeni an: Baştakilerininkinin bittiği yerde, alttakilerininkinin başladığı acayip birşey.
Parfüm: is.Fr. Yeni an: Yapılan pis işlerin kokusu çıkmasın diye yayılan asparagas haber. (ör.atasözü: Her işin başı uyanıklık)
Radikal:is.Fr. Köktenci. Yeni an: Yıkıcı, iflah olmaz hain.
Senaryo: is.İt.Yun. Yeni an: Siyasi güçlerle toplumsal baskıların yaşamın akışına çizdiği yol…
Statüko: is. Lat. Yeni an: (Dün, bugün, yarın) hep aynı boruyu çalma.
Topluluk: is. Yeni an: Bir liderin peşinden (kırk yıl) koşan sürü.
Uzlaşma: Yeni an: Vatanı satma.