70’li yılların başlarında babam (Zeki Gündüz), Amme Hizmetleri Komisyonu üyesiydi. Öğretmen terfi ve tayinleri yapılacaktı. Komisyon içinde –Maarif Dairesi çıkışlı olduğu için- görevin ağırlığı onun üzerindeydi. Mülakatlar yoğun bir şekilde devam ederken, bir gün, özel mi özel bir ‘not’ ulaştırıldı kendisine. Bu notçukta, bir okul müdürlüğü için bir isim vardı. Bu beyefendinin terfi ettirilmesi isteniyordu. Şaşırdı ama bu ‘özel’ adayın dosyasını koltuğunun altına alarak ‘ilgili’ kişiyi ziyarete gitti. Adamın dosyası vukuatlarla doluydu. Okul kantininin kayıp paraları, hatta ve hatta birkaç taciz olayı v.s.
Terfilerle yakından ilgilenen (!) ilgili kişiye dosyayı açtı ve söz konusu kişinin, bu sicille terfi ettririlmesinin doğru olmayacağını anlatmaya çalıştı. Ama ‘ilgili’ ısrar ediyordu. Gerekçesi de çok basitti: “Bizim Parti’dendir. Babam ısrarla “Olmaz, olamaz” derken ‘ilgili’ çok kızdı ve “Yapacaksınız..Mecbursunuz” deyiveridi. Bunun üzerine babam, “Üzgünüm yapamam” cevabını verdi, ofisine döndü ve hemen görevinden istifa etti.
Herhalde babam Zeki Gündüz, Amme Hizmeti Komisyonu üyeliğinden, görev süresi dolmadan istifa edip ayrılan tek kişidir, o zamandan bu yana.
***
Neden mi anlattım bunu ? Haberleri yakından izleyenler anlamışlardır. Ama hatırlatalım.
Bir Sayın Bakanımız, AHK’na baskı yapmış geçtiğimiz günler içinde. Yasalara ters birşeyler istemiş. Bunun üzerine, AHK Başkanı de açıklayıvermiş olup bitenleri.
Haberi okuyunca, “Demek ki hiçbirşey değişmemiş bunca yıl içinde....” ; “Torpil mekanizması tıkır tıkır çalışmaya devam ediyor....” dedim kendi kendime ve düşünmeye başladım:
Bu olay, anlayamadığımız, bilmediğimiz bir nedenle deşifre edilmiş. Öğrendik. Acaba bunca yıl içinde, hiç açıklanmadan, perde gerisinde ‘torpil’lerle, telkinlerle, küçük notçuklarla, özel telefon konuşmalarıyla, kaç terfi, kaç tayin yapılmış Komisyon tarafından ?
Yapılmadığına inanmıyorum da.......
“Anket” derken....
‘ Paralı Düzmece Anket’ söylentileri ilk değil ülkemizde. Daha önceki seçimlerde de olmuştur emin olun. Bir ‘kazanç’ kapısıdır yani. Ama bu sefer birazcık daha farklı bir manzara çıkıverdi karşımıza. Bir parti Başkanımız açıkça söyledi. “Partimizi yukarılarda göstermek için benzen 500 bin TL istediler” dedi. Ve tabii arkasından ilgili şirketten feryatlar...”Yalandır...”, “Böyle birşey olmadı...”, “Dava edeceğim...” v.s. v.s. v.s.
Oldu mu olmadı mı bilemeyiz. Malum, rüşvetin belgesi olmaz. Yolsuzlukların da. Hep iddia ve dedikodu olarak dolanır bu tür haberler, zaman içinde de unutulur gider. Ama damga vurulmuştur bir kere. Hiç silinmeyecek şekilde kalır izi. Tıpkı, halkın ağzında dolanan diğer benzerlşeri gibi.
Ahh Kudüs Vaahh Kudüs
İster akıllı deyin, ister deli... İster dahi deyin ister manyak... Hiç farketmez. Tarih boyunca hep birileri çıkmış, felaketlere, ölümlere, sefalete neden olmuştur. Bazıları savaşından galip çıkmış, ‘kahraman’ ; bazıları ise –başaramayınca- hain, gaddar, insanlık düşmanı v.b. ilan edilmiştir.
Ortadoğu yine kaynıyor. Biz ‘yakındakiler’, “Ne olacak acaba ?” beklentisi içindeyken , ‘uzaktakiler’ bölgeye ateş kusmaya devam ediyor.
Bir bu eksikti... Bölgedeki diğer sorunların bir çözüme ulaştırılması umutla beklenirken, yangına körükle gitmek misali, Kudüs İsrail’in Başkenti ilan edildi. Filistinliler bir yana, Müslüman Arapların hiçbirinin bunu kabul etmesi mümkün değil. Tepkileri ne ve nasıl olacak ? Tepkiler sonrasında neler olabilir ? Bekleyeceğiz, göreceğiz... Kurbanlar, her zaman olduğu gibi, yine halk, yine masumlar, yine neler olup bittiğinden bile haberi olmayan zavallılar olacaktır.
Sokak Ağzı
“Anketlerin foyası nihayet ortaya çıktı... Diğer rüşvet olayları, yolsuzluklara ne zaman sıra gelecek merak ediyorum.” (Rasit-Küçük Kaymaklı)
***
“Gürültüye gelmesin Tayyip Erdoğan-Çipras görüşmesi... Özellikle de Kıbrıs meselesi hakkındaki konuştukları.” (Barış- Lefkoşa)
***
“Sayın Başkan... Festivali, panayırı bir tarafa bırak. Öncelik Lefkoşa’nın yürünmez olan yollarında olmalı. Bıktık artık.” (Mustafa Gürol-Lefkoşa)
***
“Seçimmiş... Gelen da bir giden da bir. Ma daha annamadınız ?” (Ayşem-Mağusa)
***
“Aha Kudüs’e gene el addı Amerikan Babamız. Annemiz da virra rest çeker babamıza. Boşanmaya garar verdiler acaba ?” (Müderris Kaygan-Lefkoşa)