"Gözündeki şavkı çıkardı ve verdi bana" derken o ağladı, ben ağladım.
Gözündeki şavk!
Bir insandan meslek öğrenmek, bundan daha güzel nasıl anlatılabilirdi?
Terziliği öğrendi Maritsa hanım, henüz 13 yaşında, bir Kıbrıslı Türkün yanında…
"Dört çocuk okuttum o iğneynan, nasıl unudacam."
O sevgiyi, saygıyı, hoşgörüyü, paylaşımı unutmadı.
“İki sene gittim, geldim… Te minarenin yanındaydı ustamın evi… Bulunmadı bir kişi söylesin bana fena lakırdı… Maritsa hanım aşağı, Maritsa hanım yukarı… Nasıl unudacam.”
* * *
Maritsa hanımın röportajını izlediniz mi?
Kıbrıslı, Malyalı o tatlı teyzeyi...
Kıbrıslı Türklerle geçmişini anlatıyor, Türkçe Rumca birlikte anlatıyor.
Çok içten, samimi, tertemiz anlatıyor.
* * *
1955’e kadar başka bir hayat vardı adada…
Pusuya düşürdüler hepimizi ardından, hani Hasan Hüseyin’in şiiri gibi…
“Girdiler kirlettiler gecemizi, girdiler ağrıttılar günümüzü…”
Evet, “çirkindiler, korkaktılar, yarınsızdılar…”
Böylece kırdılar çiçekli dallarımızı.
Yirmi sene üzdük, üzüldük, öldük, öldürdük, yaraladık, yaralandık.
Ama öyle bir tarih yazdılar, öyle bir beyin yıkadılar ki, onca acı yüzyıl sürmüş gibi…
Çok daha uzun senelerde “evimiz” diyerek paylaştık, ortak yurdumuzu…
Şimdi enkaz altında kaldık, çıkmaya çalışıyoruz halen!
* * *
"Gece yatırdık kapılarımız açık, bu kadar namus varıdı, urumlarda da türklerde da..."
…
“Davullarınan zurnalarnan gezellerdi ya, ne zaman kiliseyi görürlerdi, çalmazlardı. Nasıl unutacam onları...”
…
"Paska ederdik, dolduracağdık sepeti filavuna, gideceydik ev ev vereceydig, helal olsun... Bayram ederlerdi, çörek ederlerdi, gene gelirlerdi bize verirlerdi, böyleydik. Nasıl oldu bu dava, hiç aklım almaz. Annem gider yardım ederdi, bağlarda. Garışırdık, beraber, beraber..."
…
Malya’nın düşe ışık üfleyen ve boyaya can katan hocası Emin Çizenel mesaj gönderiyor:
“Maritsa'yı tanıyordum. Anlattıklarını gözlerim yaşarmış halde izledim. Vay vayyyy vayyyy. Bu küçük adanın başına neler gelmiş! 1964’te Malya, Maritsa'ya teslim edilerek terk edilmişti. O gün bu gündür, bu hikaye çok manidar…”
Hem de nasıl manidar sevgili hocam!
…
Bu adayı kirletenlerin “göğse benzer bir kafesti taşıdıkları ama içinde yürek yoktu…”
Maritsa hanımın düşündeki gibi ülkeleri olmadı hiç, o bölücü insanların…
“Yoktu yarınları onların
çünkü onlar
suç taşıyan sandık gibi
karanlıktılar…”
NOTÇUKLARIM
- Maritsa hanımı izlemek isteyenler yeniduzen.com'a bakabilirler, video galeriye...
- Bu güzel röportaj için PIK ve Biz/Emis programına, Hüseyin Halil’e teşekkürler.
- PIK yönetimi, Biz/Emis programını yayından kaldırarak, barış gazeteciliği ve federal kültüre yazık etti.
- Keşke BRT’de de böyle bir program olsa, hep “acılar ve çatışmalar” yerine, “ortak güzellik” de anlatılsa…
Çarkıfelek
Bir "kadayıf" öykümüz var.
25 sene evvel.
O dönemde Çarkıfelek'i Yasemin Koşal ve Tarık Tarcan sunuyor.
Kıbrıs'tan da yarışmacı götürüyoruz.
Büyük ikramiye hafızam beni yanıltmıyorsa yepyeni bir araba...
...
Mağusalı bir eğitimcimiz var, finale kalıyoruz.
"Kadayıf" kelimesini bulamıyor.
Araba elden gidiyor!
...
Özel kanallar henüz yeni açılmış.
Kıbrıs gazetesi ile Show TV'nin harika bir işbirliği var.
Bu işbirliğinin mimarı, o dönem televizyonun genel müdür yardımcısı Ersin Tatar!
Kıbrıs'ın üzerine nasıl da titriyor.
Çok heyecanlı birisi, daha o zamandan politik hedefler düşlüyor.
...
Otuz senedir tanırım Ersin Tatar'ı, konuşurken kendini sınırlamayan biridir, hele bir coştu mu bir yanda kelimeler savrulur, öte yanda kendisi…
Çok çalışkandır ve içten pazarlıklı değildir.
...
Şimdi Ulusal Birlik Partisi'nin genel başkanı oldu.
İşi zor.
Eminim, başkanlık dönemi şenlikli olacak.
UBP'yle "siyasi akrabalığım" hiç yok.
Politikalarını benimsemem.
Ama "temiz, eşitlikçi, çoğulcu" bir UBP'ye de bu ülkenin ihtiyacı var.
"Yurttaşlık" dağıtmayan...
"Partizanlık" yapmayan...
"Şükrancılık"la bu toplumu ezmeyen...
"Hamaset"le yol almayan…
“Düşman” diyerek nefret körüklemeyen bir UBP fena mı olur?
Varsın politik fikirler düzeyinde farklılıklar olsun.
Olsun da...
Bu ülke "bizim" olsun!
Yoksa "Çarkıfelek" istediği kadar dönsün, içinden başka bir Kıbrıs çıkmıyor.
Demek ki!
Demek ki neymiş, imaj her şey değilmiş…
Demek ki neymiş, siyasi reklamcılığa dair ezberler bazen bir sonuç üretmezmiş.
Demek ki neymiş, Türkiye’deki bakanlarla yan yana poz vermek, Kıbrıs’a iyi gelmezmiş.
Demek ki neymiş, Allah'ın emri peygamberin kavliyle oy gelmezmiş.
Demek ki neymiş, köy köy gezmek, dert dinlemek, el sıkmak gerekirmiş.
Demek ki neymiş, bu işler bazen de tutarlılık istermiş.
Demek ki neymiş, siyasette istikrar da güven de başka bir şeymiş.