İLK günden inanmamıştım “erken seçim”e, yanılmadım...
İşin aslı kimse yanılmadı.
Böyle bir beklenti içine giren de yoktu.
Bunun birkaç sebebi var...
Biri, Başbakan’ın sözüne güvenilmiyor.
Üzücü bir durum...
İkincisi, yurttaş dahil henüz “canı gönülden” seçim isteyen yok.
Ne sokağın böylesi bir havası var...
Ne de siyasetin!
* * *
Birkaç sonuç:
- Ülke “seçim” yorgunu...
- UBP’de “lider” yok “başkan” var.
- Hükümetin dominantı Serdar Denktaş.
- Sokak henüz seçime hevesli değil.
- “Azınlık” hali hükümette travma yarattı.
- Seçim anketlerine pek inanan olmadı.
- Muhalefete eğri gemi doğru sefere oldu.
* * *
Başbakan’ın yanıldığı şuydu galiba...
Muhalefetten “erken seçim” önerisi geleceğini beklemiyordu..
Şunu değerlendirdi Başbakan:
- “CTP, yeni yeni toparlamaya başladı...”
- “TDP kendi içinde dağıldı...”
- “UBP anketlerde birinci parti”...
Ve bu düşüncelerle, “nasılsa kimse seçime yanaşmaz” diyerek, “hodri meydan” çekti!
Çok da hesaplamadı, hatta umursamadı.
“Söz ağızdan bir kere çıkar”a takmadı.
Partisinde konuşmadı, tartışmadı...
* * *
İnsan “büyük konuşmamalı” derler ya...
Ne fark eder...
Nasılsa sözünün altında kalmaya razı...
“Hodri meydanı” muhalefete çekmişti ya, döndü dolaştı, hükümet ortağına sığındı!
- “İki öneriyi de onaylıyorum” dedi...
Alemi aptal, kendini açıkgöz yerine koydu.
* * *
Hükümet ortağı Serdar Denktaş’ın “erken seçim” önerisi ise tam da “ahmak ıslatan” yağmuru gibi!
2018 Temmuz’unda zaten seçim yok mu?
Nisan’ı önerdi...
Yani, doğal seçim takviminin üç ay öncesini...
Ve buna da “erken seçim önerisi” dedi...
* * *
Şimdi ne olacak?
UBP de Özgürgün de kendini tüketecek biraz daha...
Bile bile eksilecek...
Ömründen yiyecek, ömrümüzden yerken...
Günün sonunda yine “büyük bir enkaz” kalacak geriye...
Ve “gelen”in ömrü bu enkazı temizlemekle geçecek...
Islanacağız, epeyce...