Ahmet Karakartal

Ahmet, Mağusa’nın simge isimlerindendi. Bir zamanların “Me-Te-Ge” tribünlerinin vazgeçilmezi idi. Elinde gırgırı ile maç havasını kaybettiğinde ayağa kalkar ve kendine özgü “Mee-Tee-Gee” diye tezahüratı o başlatırdı. Arka

 

Ahmet, Mağusa’nın simge isimlerindendi.

Bir zamanların “Me-Te-Ge” tribünlerinin vazgeçilmezi idi.

Elinde gırgırı ile maç havasını kaybettiğinde ayağa kalkar ve kendine özgü “Mee-Tee-Gee” diye tezahüratı o başlatırdı.

Arkasından takım hareketlenirdi. Korner kazanılırsa Ahmet yine ayaktaydı ve bu defa “hop hop geliyor” diye tezahürata devam ederdi.

Takımın amigosu sayılırdı.

Hisarın altındaki Canbulat Stadı’nın hemen üst başındaki Belediye Evleri’nde kalıyorlardı. MTG’nin maç ve antrenmanlarını kaçırmazdı.

Karakartal ismini, soyisim olarak 1974’ün akabinde ilgili yasa geçtikten sonra yine çok sevdiği Beşiktaş’ından esinlenerek almıştı.

Herkes “tik tak” lakabı ile tanırdı O’nu. Ahmet tik tak dedinmi bilmeyeni yoktu. Rivayete göre bir gün hoca takımı toplamış ve “gelin size tak tik vereceğim” demiş. Ahmet bunu duymuş, soranlara da hoca takıma “tik tak verecek” demiş. Ondan sonra da lakabı “tik tak” olmuş.

Tabii burası Kıbrıs’tır. Ve insanların özürünü veya bir zaafiyeti varsa da onu yüzüne vurmanın insanlarımız için her zaman bir “neşe kaynağı” olduğunu da bilmeyenimiz yoktur.

Birini üzmekten ve onu sürekli zaafiyeti ile yüzleştirmekten çoğumuz büyük keyif alır.

İşte bu sebeplerden olsa gerek bir lakabı da Ahmet’in “güzel” idi. “Ahmet Güzel” dersen hangi Ahmet olduğunu Mağusa’da bilmeyeni yoktu.

Belki de bu lakablardan sıkıldığı için, çok sevdiği Beşiktaş’ının “Karakartal”ını soyadı almıştı kendine.

MTG ile özdeşleşmiş kişiliğine rağmen son yıllarda birçoğumuz gibi Ahmet’i de MTG’nin maçlarında görmez olmuştuk. Belli ki takımına da küsmüştü.

Son kez onunla bir ay önce kadar kardeşi Vural, oğlu Sami ve ben, Ali Cafer’in yerinde, Ayhan’da buluşmuş sohbet etmiştik. Ali’nin yeri cumartesi sabahları saat 6 gibi genelde buluşup kahve içtiğimiz yerdi.

Oğlu askerden çıkmış ve işsizdi. Ahmet mutsuz ve küskündü.

Geçen pazar ise Kıbrıs Gazetesi’nde hastanede yatarken ön sayfada fotoğrafını gördüm.

Mağusa Devlet Hastanesi’nde “Uzun bir süre bekleyip doktor görememiş” diye yazıyordu gazete.

Ahmet, beyin kanaması geçirmişti.

Belli ki beş gün dayanabilmiş kanamaya...

O’nun, ne tedavi için uçak kaldırabilecek gücü, ne de bizim gerekli ilgiyi gösterecek insanlığımız kalmıştı besbelli.

Sevabıyla, günahıyla Mağusa’dan bir “Ahmet” geçti diyecekler.

Mağusa ve MTG aşığı, Ahmet...

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Arşiv Haberleri