Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, 9 Nisan günü küresel iklim değişikliği ile ilgili, tarihsel olarak nitelendirilen bir karara imza attı. Aslında Mahkeme iklim değişikliği konusunda önünde bulunan üç davayı birden karara bağladı. Ancak iki davayı değişik nedenlerle reddetti. Yalnızca Verein KlimaSeniorinnen Schweiz ve diğerleri v. İsviçre davasında AİHS’nin ihlal edildiğine karar verdi.
17 Yargıçtan oluşan AİHM Büyük Dairesi’nin çevre aktivistlerini sevince boğan kararı, uluslararası bir yargı yerinin bu alanda şimdiye dek vermiş olduğu en önemli karar olarak da nitelendirilmektedir.
Dava ile ilgili olguların özeti
KlimaSeniorinnen Schweiz (İklim Koruma için Yaşlı Kadınlar Derneği), İsviçre'de 2016 yılında 40 kişi tarafından kurulan ve Nisan 2024 itibariyle 2.500'den fazla 60 yaş üstü üyeye ulaşan bir dernektir.
Dernek ve tümü de 80 yaşın üzerinde dernek üyesi dört kadın, Greenpeace’in verdiği destekle, 2016 yılının sonlarında İsviçre Federal Konsey’ine bir dilekçe yazarak, CO2 (Karbondioksit) Yasası altındaki iklim değişikliği hedeflerini karşılamak üzere önlemler alması talebinde bulundular. Ayrıca yetkilileri, 2015 yılında Paris İklim Anlaşması ile belirlenen 2030 hedefine ulaşmak için gerekli tedbirleri almaya çağırdılar.
Dernek ve 4 kadına göre, İsviçre hükümetinin iklim değişikliği hedeflerini karşılamak için yeterli adımları atmaması, aşırı yüksek hava dalgalarına yol açmakta ve bu da özellikle 75 yaşın üzerindeki dernek üyelerinin sağlığı ve esenliği üzerinde olumsuz etkiler yaratmakta, hatta ölümlere yol açmaktadır.
Konsey’in bu talep doğrultusunda herhangi bir adım atmaması üzerine, Federal Konsey’e karşı dava açtılar.
İsviçre mahkemesi, davalarını esastan incelemeden “kabul edilemezlik” gerekçesiyle reddettiğinden, İsviçre Federal Yüksek Mahkemesi’ne başvurdular. 27 Kasım 2018 tarihinde Mahkeme, 75 yaş üstü kadınların iklim değişikliğinden etkilenen tek nüfus grubu olmadığını ifade ederek açılan davayı reddetti. Mahkeme, davacıların iklim değişikliği dolayısıyla haklarının genel nüfustan farklı bir şekilde etkilendiğini gösteremediklerini iddia etti. Kararı veren mahkeme, başvurucu kadınlara, haklarını siyasal eylemlerle aramaları tavsiyesinde de bulundu.
Dernek ve dernek üyesi dört kadın bu karar sonrasında iç hukuk yollarını tüketmeleri nedeniyle AİHM’e başvurdu. AİHM önündeki başvuruları görülmeye devam ederken dört kadından 1931 doğumlu olan en yaşlısı yaşamını yitirdi.
AİHM’e yapılan başvurunun içeriği
Başvurucular, yaşam koşullarını, sağlıklarını ve esenliklerini olumsuz etkilediğini iddia ettikleri iklim değişikliğinin etkilerini hafifletmek için İsviçre makamlarının yeterli önlemleri almamasından şikayetçi oldular. Bu bağlamda, İsviçre Konfederasyonu'nun uluslararası taahhütleri doğrultusunda, iklim değişikliği ile mücadele hedeflerine ulaşmak için uygun mevzuatı yürürlüğe koymadığından, AİHS’nin 2. maddesi altındaki yaşam haklarını ve 8. madde altındaki özel ve aile yaşamlarına saygı görevlerini ihlal ettiğinden şikayetçi oldular.
Mahkeme önce 4 başvurucunun Sözleşme’nin 34. maddesi altında “mağdur statüsü” olup olmadığını karara bağladı. İklim değişikliği bağlamında bireylerin hükümetin eylemlerinden veya eylemsizliklerinden kişisel olarak ve doğrudan etkilendiklerini kanıtlayamadıkları gerekçesiyle 4 başvurucunun yaptığı başvuruyu kabul edilebilir bulmadı. Mahkeme, Derneğin özel olarak iklim değişikliğinden etkilenenleri koruma amacıyla kurulan dernek olduğunu ifade ederek, derneğin ise dava açma ehliyeti bulunduğuna karar verdi.
AİHM’in başvuru hakkındaki kararı
Mahkeme, insan kaynaklı iklim değişikliğinin var olduğuna, Sözleşme kapsamında güvence altına alınan insan haklarının kullanılmasına yönelik mevcut ve gelecekte ciddi bir tehdit oluşturduğuna; Devletlerin de bunun ayırdında olduğuna ve bu tehditle etkili bir biçimde baş edebilmek için önlemler alabilecek durumda olduğuna; sıcaklık artışının sanayi öncesi seviyelerin 1,5 C üzerinde tutulabilmesi için acilen harekete geçilmesi halinde ilgili risklerin daha düşük olacağının öngörüldüğüne dair yeterince güvenilir göstergeler bulunduğuna dair tespitlerde bulundu.
Mahkeme bu tespitlerden sonra, 8. maddenin başvurucu derneğin şikayetine uygulanabilir olduğuna ve davayı 2. madde açısından incelemeye gerek olmadığına da karar verdi. Mahkeme’ye göre, Sözleşme'nin 8. maddesi, bireylerin, iklim değişikliğinin yaşamları, sağlıkları, esenlikleri ve yaşam kaliteleri üzerinde yarattığı ciddi olumsuz etkilerine karşı Devlet yetkilileri tarafından etkili bir şekilde korunma hakkını da kapsamaktadır.
Bu bağlamda, bir sözleşmeci Devletin temel görevi, iklim değişikliğinin mevcut ve potansiyel olarak geri döndürülemez gelecekteki etkilerini hafifletebilecek düzenlemeleri yapmak, önlemleri almak ve pratikte uygulamaktır.
Mahkeme, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi ve 2015 Paris İklim Anlaşması kapsamında üye Devletler tarafından üstlenilen uluslararası taahhütler doğrultusunda ve özellikle Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) tarafından sağlanan ikna edici bilimsel tavsiyeler ışığında, Devletlerin dünya atmosferindeki sera gazı konsantrasyonlarının artmasını ve küresel ortalama sıcaklığın 8. madde kapsamındaki insan hakları üzerinde ciddi ve geri döndürülemez olumsuz etkiler yaratabilecek seviyelerin ötesine yükselmesini önlemeyi amaçlayan gerekli düzenlemeleri ve tedbirleri uygulamaya koymaları gerektiğini kaydetti.
Başvurucu derneğin İsviçre'ye ilişkin şikayetiyle ilgili olarak Mahkeme, İsviçre makamlarının karbon bütçesi yoluyla veya başka bir şekilde ulusal sera gazı (GHG) emisyon sınırlamalarını belirleyememesi de dahil olmak üzere, ilgili ulusal düzenleyici çerçeveyi yürürlüğe koyma sürecinde kritik boşluklar olduğu ve ayrıca, İsviçre'nin geçmişte sera gazı emisyonlarını azaltma hedeflerini tutturamadığı saptamasını yaptı.
Mahkemeye göre, İsviçre makamları, Sözleşme'nin 8. maddesi uyarınca iklim değişikliği bağlamındaki pozitif yükümlülüklerine uygun olarak ilgili mevzuat ve tedbirleri tasarlamak ve uygulamak için zamanında ve uygun bir şekilde hareket etmediler. İsviçre Konfederasyonu takdir yetkisini ("takdir marjı") aşmış ve bu konudaki görevlerini yerine getirmemiştir. Dolayısıyla, Sözleşme'nin 8. maddesi ihlal edilmiştir.
AİHM’e göre, İsviçre mahkemeleri, iklim değişikliğine ilişkin zorlayıcı bilimsel kanıtları ve derneğin şikayetlerini de ciddiye almadı. Ulusal mahkemeler, başvuran derneğe ya da dernek üyelerine başka hiçbir yasal yol ya da çare sağlanmamış olması nedeniyle, Sözleşme'nin 6. maddesinin de ihlal edilmiştir.
Kararın, Avrupa Konseyi’ne üye devletler üzerinde ciddi bir baskı yaratacağı ve bu devletleri uluslararası anlaşmalara uygun olarak, küresel ısınmaya ilişkin hedefleri gerçekleştirmeye yönelik daha ciddi önlemler almaya zorlayacağı ve bu devletlere karşı çok sayıda iklim davasının AİHM önüne taşınmasına yol açacağı düşünülmektedir.