Son bir haftada, tüm bu tartışmaların, barışa hizmet edecek bir yörüngeye oturtulması gerekiyor.
Bu amaca inanan tüm kesimler, ancak illa ki ve öncelikle, siyasetçiler tarafından.
Çünkü bu bir fırsattır.
AKEL Merkez Komitesi’nin ve devamında Rum Yönetimi eski Başkanı Hristofyas’ın yaptığı açıklamalar, bu anlamda değerlidir.
Birleşik Kıbrıs Partisi’nin, parti genel sekreteri Abdullah Korkmazhan imzasıyla dün yayınladığı, “Barış ve kalıcı çözüm hakikatler üzerine inşa edilirse yaşayabilir. Hakikatlerin ortaya çıkarılması, karşılıklı itiraf ve özür mekanizmasının geliştirilmesi, toplumlar arası güven ve yakınlaşmanın sağlanmasına önemli katkılar sunacaktır” dediği ve BKP olarak, Kıbrıs Türk tarafındaki şoven ve paramiliter odakların Kıbrıslı Rum toplumuna yönelik gerçekleştirdikleri cinayet, tecavüz ve katliamlardan dolayı özür dilediği açıklaması da, diğer siyasi partilerin de benzer tavırlar geliştirmesi adına, örnek olmalıdır.
***
Nisan ayında Kıbrıs’ın kuzeyinde yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimi, ne yazık ki bu konuda bir ‘fren’ işlevi görüyor şu anda.
Seçime endekslenen siyaset, tüm bu tartışmaları ‘zamansız’ olarak addedip, sandıkta oy kaybettirir kaygısıyla bastırmaya, ufaltmaya çalışıyor.
Bir seçim biter, diğer seçimin sancıları başlar bu ülkede...
Ve bu mentaliteyle, gerçeklerle yüzleşme çabalarına maalesef hiç sıra gelmez, gelemez.
Oysa seçim, amaç değildir.
Seçim, topluma vadedilenlerin yerine getirilebilmesi adına yalnızca bir araçtır.
Ancak egemen siyasi anlayış, seçimin aslında bir ‘araç’ olduğunu unutup, ‘amaç’ olarak kanıksadığından, ana motivasyonunu bir kenara bırakıp, sandığa odaklı politikalarla varlığını idame ettirmeye çalışır.
İşte tam da bu nedenle siyasetçi, toplumun gözünde her geçen gün biraz daha değer kaybeder, biraz daha itibar yitirir.
Sonra da uğraşır durur, ‘toplum neden siyasetçiye güvenmiyor?’ sorusunun yanıtını bulabilmek adına.
Oysa aynaya bakması yeterlidir, çünkü yanıt tam da oradadır.
***
AKEL’in ve Hristofyas’ın açıklamaları çok değerlidir.
Bu siyasi partinin, Annan Planı’na hayır diyerek adayı çözümsüzlüğe mahkum eden tavrını elbette unutmuyoruz.
Ama bu, Doğuş Derya’nın Meclis konuşmasını takiben, hakikatle yüzleşme adına AKEL tarafından yapılan açıklamanın önemine, gölge düşürmemelidir.
Bilakis, Kıbrıs’ın kuzeyindeki siyasetçilere örnek teşkil etmeli, Kıbrıslı Türk barışseverleri, kendi siyasetçilerini benzeri bir yüzleşme çabasına girmeleri için zorlamaya teşvik etmelidir.
Doğuş Derya’nın Meclis kürsüsünden yaptığı konuşmanın üzerine basarak saldırıya geçen milliyetçi kesimlerin, hiç istemeden de olsa yol açtıkları belki de en önemli sonuç, kuşkusuz bu olacaktır.