Bağımsız Cumhurbaşkanı adayı Mustafa Akıncı, dün sabah Girne bölgesi muhtarlarıyla bir araya geldi, akşam ise Dikmen’de düzenlenen bölge toplantısında yurttaşlara hitap etti.
Akıncı’nın seçim bürosundan yapılan açıklamaya göre, Girne’de muhtarlarla bir araya geldiği toplantıda yerel yönetimlere verdiği önemin altını çizen Akıncı, cumhurbaşkanlığı, belediye başkanlığı ve muhtarlık seçimlerinin parti seçimlerinden farklı düşünülmesi gerektiğini vurguladı. Akıncı, bu bağlamda cumhurbaşkanlığının da tarafsız ve bağımsız olması gerektiğini kaydetti.
Bağımsız Cumhurbaşkanı adayı Mustafa Akıncı, Dikmen’deki bölge toplantısında yaptığı konuşmada ise 19 Nisan’da yeni dönem başlayacağını vurguladı. Halka son zamanlarda yapılan baskıların yoğunlaştığını kaydeden Akıncı, “Ama sizler korkusuz insanlarsınız, bu tür baskılara boyun eğmeyeceğinize yürekten inanıyorum. Baskılara boyun eğen toplumların kurtuluşu gecikir. Ancak bu dönem kapanıyor.
Bizim dönemimizde artık tehdide de baskıya da şantaja da yer olmayacak” diye konuştu.
Akıncı sözlerini şöyle sürdürdü:“Kapalı Maraş’la ilgili fikirlerimizi paylaşıyoruz; Türkiye’yle ilişkiler diyoruz, o konudaki kişilikli ilişki talebimizi seslendiriyoruz. ‘Ne çatışma, ne de teslimiyet, uzlaşma’ diyoruz. Uzlaşma demek karşılıklı haklara saygı göstermek demek. Kişilikli ilişkide büyüklük küçüklük yoktur. Ya devletsin ya değilsin. Eğer Türkiye Cumhuriyeti ‘burayı devlet olarak tanıdım’ diyorsa, buranın küçüklüğü, nüfusu hiç önemli değildir, Luxemburg Avrupa’nın küçücük bir ülkesi olmasına rağmen Almanya’yla eşit statüdedir. Biz de Türkiye ile ilişkilerde mütekabiliyet istiyoruz” .
“ÇÖZÜMÜN TEMELİ KARŞILIKLI İHTİYAÇ”
Konuşmasında Kıbrıs sorunuyla ilgili gerçekçi bir bakış açısına sahip olduğunu da vurgulayan Akıncı, “Ben var gücümle, Kıbrıs Türk halkının tüm haklarını koruyarak, Kıbrıs’ta mümkün olan, iki kesimli iki toplumlu federatif bir çözümün gerçekleşmesi için, alın teri dökmeyi vaat ediyorum” dedi.
Çözümün, iki tarafın da ihtiyaç hissettiği noktada ve iki tarafın da çıkarlarını koruduğu çerçevede başarıya ulaşabileceğinin altını çizen Akıncı, kanalizasyon, Lefkoşa imar planından örnekler verdi.
Akıncı sözlerini şöyle sürdürdü:“Lefkoşa iki ayrı şehir olarak düşünülüp farklı da planlanabilirdi. Ama biz yıllar önce Lefkoşa’yı gerek yer altında kanalizasyonda; gerekse yer üstünde imar planında bir coğrafya olarak düşündük. Türkiye Başbakanı Davutoğlu, Yunanistan’a gidip iş insanlarıyla konuşuyor ve Türkiye ile Yunanistan’ın bir coğrafya olarak planlanması gereğinden bahsediyor.
Böyle bir durumda elbette Kıbrıs gibi küçük bir yerde iki ayrı siyasi idarenin olması, bunların federal bir çatıda buluşması ama coğrafyanın bir bütün olarak planlanması akıl işidir. Lefkoşa’yı zamanında bu şeklide planladık ve surlariçini bu şekilde kurtardık. Bunlar vizyon; geleceği nasıl planladığınız meselesidir. Biz Arasta’yı yayalaştırırken, bir duvar vardı. Kim o duvarın kalkacağını ve iki taraftan yayaların dolaşacağını hayal edebilirdi ki yıllar önce? Ama biz hayal ettik. Güney’de Lellos Dimitriades Ledra sokağını yayalaştırırken, ben de Arasta’yı ve yan yollarını yayalaştırdım. ‘Gün gele bu birleşecek, insanlar bir taraftan diğer tarafa geçerken trafiğin içine düşmeyecekler’ diye plan yaptık ve uyguladık. Bu bir örnektir. Ben bu vizyonla Lefkoşa’da yaptıklarımı Maraş’ta yapmak istiyorum. Tüm bunlar ilk adımı atmakla başlar.”
“BEN BU SİSTEMİ DEĞİŞTİRECEĞİM”
Akıncı, vizyonunda yer alan toplumsal konulara duyarlılık konusunda ise şöyle konuştu:“Elbette ki Kıbrıs sorunu zamanımızın büyük bir bölümünü alacak ama hayat da durmuyor. Sorunlar var. Elbette ki bunlar cumhurbaşkanının hükümet yerine geçerek halledeceği sorunlar değil. Cumhurbaşkanının görevi toplumsal konulara rehberlik ve öncülük etmektir. Kamu Hizmeti Komisyonu başlı başına ciddi bir yaradır. Şimdiye kadar Cumhurbaşkanları buraya kendi yakınlarını tayin etti. Sonunda olay, imza taklidine kadar gitti, hapislik de yaşandı.
Cumhurbaşkanı Kamu Hizmeti Komisyonu’nun beş üyesini de atamakla bir tek şey yapmak ister: ipleri elinde tutmak. Ben ipleri elimde tutmak istemem. İpler bir kişinin elinde değil, toplumun elinde olacak”.
Akıncı, “Komisyon, Cumhurbaşkanı, Meclis, akademisyenler, hukukçular ve kamuda örgütlü sendikalar tarafından belirlenecek, oraya uygun yetkin kişiler arasından atanacak” diyerek, böylesi bir Kamu Hizmeti Komisyonu’nun kamu hizmetinde güven vereceği ve kamu yönetiminde daha iyi bir sistemin gerçekleşeceğine olan inancını vurguladı.
(TAK)