Kıbrıslı Türk lider Mustafa Akıncı, Kıbrıs sorununun daha fazla çözümsüz kalmaması gerektiğini vurgulayarak, açıklık ve netliğin en büyük ihtiyaç olduğunu belirtti.
Kıbrıslı Rum liderin sözüyle özünün bir olması gerektiğine işaret eden Akıncı, “Genel sekreter ile yapıcı bir tutumla görüşmeye gidiyoruz. Hidrokarbon konusundaki gerginliği ortadan kaldırıp çıkış yolu olan kendisine de gönderdiğimiz 13 Temmuz tarihli önerimizi de yeniden anımsatacağız. Gerginliğe değil barış ve istikrara katkı yapmak için buradayız” dedi.
Kıbrıs Türk tarafının savunduklarının BM ilke ve parametresi haline geldiğine işaret eden Akıncı, BM’nin kendi parametrelerine sahip çıkması ve Rum tarafının bu parametrelerden sapmasını önlemesi gerektiğini kaydetti.
BM Genel Kurul çalışmaları nedeniyle New York’ta bulunan Akıncı, TAK ve BRT muhabirinin sorularını yanıtlayıp, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ile pazartesi gerçekleştireceği görüşme öncesinde değerlendirmelerde bulundu.
“En baştan beri bizim tutumumuz nettir”
Akıncı, Kıbrıs sorununun daha fazla çözümsüz kalmaması gerektiğini vurgulayarak, bu konuda her zaman yapıcı bir tutum sergileyen Kıbrıs Türk tarafının New York’ta da aynı tutumla bulunduğunu belirtti.
Akıncı, “BM Genel Sekreteri Sayın Antonio Guterres ile Pazartesi günü yapacağımız görüşmede, son 2 yıldır üzerinde kararlılıkla durduğumuz hususlarda bir sonuca ulaşılabilmesinin arayışında olacağız” dedi.
Akıncı, şöyle devam etti:
“Kıbrıs’ta çözümsüzlükten kurtulup sonuca gitmenin yolu en başta, söylenenlerin sadece slogan olarak kalmaması, içeriğinin de doğru şekilde doldurulmasından geçer. Sadece algı yönetmek için söylenenler Kıbrıs’ta iki halkın gerçek çıkarlarına hizmet etmez; belki sadece siyasi hesap yapanların o gününü kurtarır. Kamuoyuna söylenenlerle gerçek tutumlar arasındaki fark, Kıbrıs sorununun çözümüne hizmet etmez. Bizim en baştan beri tutumumuz nettir”
“Söylenenle yapılanlar farklı olmamalı”
Akıncı, siyasi eşitliği kabul ederim deyip kararlara etkin katılım ve dönüşümlü başkanlığı reddetmenin, siyasi eşitliği BM raporlarında ve mevcut uzlaşılardaki şekliyle kabul etmemek anlamına geldiğine işaret etti.
Akıncı, “Aynı şekilde geçmiş mutabakatlara bağlıyız deyip, geçmiş mutabakatlar arasında yer alan siyasi eşitliğin unsurlarını reddetmek de yine siyasi eşitliği kabul etmemek anlamına gelir. Ne söylendiği elbette önemlidir ancak söylenenlerle yapılanların farklı olmaması çok daha önemlidir” dedi.
“İlk andan 3 temel unsuru ortaya koyduk”
Akıncı, referans kavramlarının oluşturulmasına ilişkin çalışmalarla ilgili soruya, “Biz Sayın Lute göreve başladığı ilk andan itibaren, Genel Sekreter’in tamamlanmasını beklediği referans kavramlarının oluşturulabilmesi için 3 temel unsurun ne olması gerektiğini ortaya koyduk. Bunlar, 11 Şubat 2014 Ortak Açıklama Belgesi, geçmiş mutabakatlar ve 30 Haziran 2017 tarihli Guterres Çerçevesi” yanıtını verdi.
“Anastasiadis’in sözünün ve özünün bir olması gerekir”
Akıncı, başka bir soruyu yanıtında, Kıbrıslı Rum lider Nikos Anastasiadis’in sözünün ve özünün bir olması; söyledikleriyle ifade etmeye çalıştıklarının herkesin net bir şekilde anladığı çerçevede olması gerektiğini belirtti.
Akıncı, şöyle devam etti:
“Son iki yılda Sayın Anastasiadis’in 30 Haziran 2017 tarihli belgeyi kabul etmemekteki direnişi herkesin hatırındadır. Şimdi geldiğimiz aşamada bu belgenin tarihini ve içeriğini çarpıtmadan, sulandırmadan olduğu gibi kabul ediyorsa bu elbette olumlu bir gelişmedir. Burada önemli olan oradaki 6 maddeyi Genel Sekreter’in kağıdında olduğu gibi kabullenip o çerçevede müzakereyi ileriye götürmektir. Bazı kelime oyunlarına saparak 30 Haziran 2017 tarihli belgeden bahsederken, diğer yandan da belgenin dışında farklı içerikler yaratmaya çalışmak, yeni bir başlangıç yapacaksak buna kesinlikle yardımcı değildir. Sayın Anastasiadis’in sözünün ve özünün bir olması gerekir. Söyledikleriyle ifade etmeye çalıştıklarının herkesin net bir şekilde anladığı çerçevede olması gerekir.”
Akıncı, süreçte en büyük ihtiyacın, açıklık ve netlik olduğunu belirtti.
“BM kendi parametrelerine sahip çıkmalı ve Kıbrıs Rum tarafının sapmasını önlemeli”
Akıncı, Kıbrıs Türk tarafının tutum ve savunduklarının artık BM ilke ve parametresi haline gelmiş hususlar olduğunu belirterek, BM’nin kendi parametrelerine sahip çıkmasının ve Rum tarafının bu parametrelerden sapmasının önlemesinin büyük önemi olduğunu vurguladı.
Akıncı, şöyle devam etti:
“Ucu açık, sadece müzakere için müzakere yapmaya devam etme anlayışına dayanan bir sürecin peşinde değiliz. Biz, mümkün olur da sonuç odaklı ve stratejik bir anlaşma hedefi olan yeni bir süreç başlarsa, bunun oldukça net ve sağlıklı başlamasını, başarılı bir şekilde sonuçlanmasını hedefliyoruz. Uzayıp giden bir süreç değil”
“İyi planlanmış, iyi kurgulanmış sonuç odaklı bir süreç”
Hedefinin sorulması üzerine “Genel Sekreter’in raporlarında da yer aldığı gibi, stratejik bir anlaşmayı hedefleyen, iyi planlanmış, iyi kurgulanmış, açık uçlu değil sonuç odaklı bir süreç” yanıtını veren Akıncı, BM Genel Sekreteri ile de bu anlayışla görüşeceğini belirtti.
Akıncı, şöyle devam etti:
“Kuşkusuz Genel Sekreter’in öngöreceği, bizi olumlu sonuca götürme olasılığını barındıran 3’lü veya 5’li gayrı resmi buluşmaları iyi hazırlanılması durumunda olumlu değerlendireceğimizi daha önce de belirttik, aynı noktadayız.
Genel sekreter ile yapıcı bir tutumla görüşmeye gidiyoruz. Hidrokarbon konusundaki gerginliği ortadan kaldırıp çıkış yolu olan kendisine de gönderdiğimiz 13 Temmuz tarihli önerimizi de yeniden anımsatacağız. Gerginliğe değil barış ve istikrara katkı yapmak için buradayız.”