Bağımsız Cumhurbaşkanı Adayı Mustafa Akıncı, “Ben halkıma vizyonumu anlatıyor, programımı açıklıyorum. Halk, bunları bilerek oy verecek. Halkımızın onayladığı bir şeyi masada savunmayıp da ne yapacağız. Ben yetkimi nereden alırsam oranın sesini yansıtacağım” dedi.
Seçim bürosundan yapılan açıklamaya göre Akıncı, dün akşam Sim TV’de Yücel Vural ve Fatma Azgın’ın birlikte hazırlayıp sunduğu “Düşünüyorum” adlı programın konuğu oldu.
Bir soru üzerine, genç yaşlarda Kurucu Meclis üyeliğiyle başlayan siyasi hayatını özetleyen Akıncı, “Zor dönemler geçirdik. Sesimizi biraz yükselttiğimizde anavatan düşmanı, solcu, hain ilan ediliyorduk” dedi.
1974’ten bu yana geçen 41 yılın toplum ve yönetenler tarafından iyi değerlendirilemediğini kaydeden Akıncı, üçlü kararname sistemi gibi hatalar yapıldığının altını çizerek, “Oysa bu dönemi daha sağlıklı iyi yönetmeyi başarabilen bir yapı kurarak değerlendirebilirdik” diye konuştu. Akıncı, hükümet ortağı oldukları dönemde Kamu Hizmeti Komisyonu’nun demokratik, şeffaf ve çoğulcu bir yapıya kavuşturulması için hazırladıkları yasanın komitelerde üst sıralara kadar gelmesine rağmen kendileri hükümetten ayrılır ayrılmaz çöpe ilk atılan yasa olduğunu anımsattı.
14 yıllık Belediye Başkanlığı ve Başbakan Yardımcılığı Turizm Bakanlığı dönemlerinde verdiği hizmetlerden örnekler de sunan Akıncı, “neden aday oldunuz?” sorusuna ise şu sözlerle yanıt verdi:
“2009'a kadar sürdürdüğüm siyasal çalışmalarımdan sonra, 2009 milletvekilliği genel seçimlerinde yeniden aday olmadım. Bunu yaparken beş yıl sonrası için cumhurbaşkanı olma kurgulaması içinde de değildim. İlk zamanlarda ‘çekilmekle iyi yaptın’ diyenler vardı ama giderek, ‘toplumun sana ihtiyacı var, Cumhurbaşkanlığına aday olmalısın’ diyenlerin sayısı arttı. Çok değişik kesimlerden, farklı siyasi görüşlere sahip insanlardan mesajlar gelmeye başladı. Haziran 2014 yerel seçimler geldi. Harmancı, inandığım dürüst bir insandı ve ona destek verdim.
Harmancı ile sokağa çıktığımızda vatandaş, ‘şimdi Harmancı, sonra Akıncı’ mesajını vermeye başladı. Ancak bu mesaj Lefkoşa’dandı. İki ay boyunca Karpaz’dan Yeşilırmak’a kadar gezdim, halkın nabzını tuttum ve bu talebin yaygın olduğunu gördüm. Bu nedenle aday oldum.”
“NAVTEX UZATILMAMALI SEÇİLECEK YENİ CUMHURBAŞKANINA MASAYI KURMA ŞANSI VERİLMELİ”
Önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı seçiminin bir partiler seçimi olmadığını anımsatan Akıncı, Kıbrıs Türk toplumunun dünyaca tanınan liderinin seçileceğine işaret ederek, birincil görevinin Kıbrıs sorununun çözümü konusunda çaba harcamak olduğunu vurguladı.
Akıncı, müzakereleri liderlerin sürdürmesinin daha doğru olduğunu düşündüğünü kaydetti.
Akıncı “6 Nisan’da süresi sona erecek Navtex uzatılmamalı ve seçilecek yeni cumhurbaşkanına masayı kurma şansı verilmeli” şeklinde konuştu. Akıncı, Kıbrıs Rum tarafının da “Ben devletim, denizlerdeki doğal gazı çıkarır satar, sizin payınızı da çözüme kadar bankada tutarım” şeklindeki tavrından vazgeçmesi gerektiğinin altını çizerek, “Masada sadece federal yapıyı değil, her şeyi konuşabilmeliyiz” dedi.
Lefkoşa kanalizasyon projesinin ortak ihtiyaçtan doğduğuna, ortak vizyonla ortak yarar sağlandığına işaret eden Bağımsız Cumhurbaşkanı Adayı Mustafa Akıncı, “Bu şimdi bozulamaz. Çünkü bozmak isteyen taraf da zarar göreceğini biliyor. Kıbrıs sorununda da iki taraf aynı şekilde ihtiyaç hisseder ve karşılıklı bağımlılık sağlanırsa, anlaşmaya varmak mümkün olacak” dedi.
“KAPALI MARAŞ’IN BM GÖZETİMİNDE AÇILMASINI ÖNEREN TEK ADAY BENİM”
Kapalı Maraş konusundaki soruları da yanıtlayan Akıncı, “Gerçekçi öneri Maraş’ın BM gözetiminde açılmasıdır. ‘Türk idaresinde açalım’ görüşü eskiden Sayın Denktaş’ın da deneyip başaramadığı bir görüştür” diye konuşarak, kapalı Maraş’la birlikte Mağusa Limanı’ndan doğrudan ticaret ve Ercan Havaalanı’ndan direkt uçuşlarla bir paket halinde ele alınmasını öneren tek adayın kendisi olduğunu anımsattı.
Kıbrıs Türk tarafının kapalı Maraş’ın teknik bir heyet tarafından incelenip rapor hazırlanmasına, heyette Rum uzman olacağı gerekçesiyle karşı çıktıklarını da kaydeden Akıncı, “İşin başında niyet olmayınca bahane çok. Rum uzman fotoğraf çekebilirmiş. İletişim çağında dikkate alınacak bir bahane değil. Devlet politikası olduğunu söylüyorlar. Devlet politikasını yapanlar insanlar. Yaparlar da, değiştirirler de” dedi.
Akıncı, kapalı Maraş’ın açılması projesiyle birlikte Salamis’e kadar uzanan bir planlama da yapılabileceğine dikkat çekerek, “Böylesi bir paketin kapsamlı çözüm çabalarına köstek değil, destek olacağına inanıyorum. Geçişler, kanalizasyon, Yeşil Hat Tüzüğü, hep parça çözüm. Kanalizasyonu bütünlüklü çözüme bıraksak Lefkoşa’nın hali ne olurdu?” diye sordu.
“BEN YETKİMİ NERDEN ALIRSAM ORANIN SESİNİ MASAYA YANSITACAĞIM”
“Göreve seçilirsem bazı başkalarının yaptığı gibi bir sonraki döneme hazırlanmayacağım. İlk bir kaç senede bu topluma gelecek kuşaklara ne verebiliriz benim çalışmalarım onun üzerine olacak” diye konuşan Akıncı, ‘uzlaşmanın yolu Ankara’dan geçer’ şeklindeki görüşle ilgili düşüncesinin sorulması üzerine şöyle yanıt verdi:
“Ben halkıma vizyonumu anlatıyor, programımı açıklıyorum. Halk, bunları bilerek oy verecek. Halkımızın onayladığı bir şeyi masada savunmayıp da ne yapacağız. Ben yetkimi nereden alırsam oranın sesini masaya yansıtacağım. Türkiye’yle karşılıklı saygıya dayalı kişilikli işbirliği isteyecek, kurumlarımıza sahip çıkacak ama sürekli ikna edilen pozisyonda olmak zorunda değiliz. Halkımızdan aldığımız güçle ikna eden pozisyonda olmayı da başaracağız.
Lider olarak seçtiğiniz insanın duruşu, halkıyla bağı son derece önemlidir. Lider öncüdür, onun talep etmesi, halkın da kendi adına yapılan bu talebi desteklemesi gerekir.”
“CUMHURBAŞKANI KAMU DÜZENİNİN KESİNTİSİZ YÜRÜMESİNDEN SORUMLUDUR”
Toplumda cumhurbaşkanından iç sorunlara daha çok müdahil olmasını isteme eğilimi ile ilgili görüşü de sorulan Akıncı, cumhurbaşkanının toplumsal konulara duyarlı olması gerektiğini, bunun bir ihtiyaç olduğunu vurguladı.
Akıncı sözlerini şöyle sürdürdü:“Toplumun ne derdi varsa cumhurbaşkanını ilgilendirir, toplum lideri olmak bunu gerektirir. Kıbrıs sorunu cumhurbaşkanının asli konusu ancak vizyonumun ikinci başlığı altında açıkladığım “Toplumsal Konulara Duyarlılık” da görev ve yetkileri arasındadır. Cumhurbaşkanı kamu düzeninin kesintisiz yürümesinden sorumludur. Partilerin içiyle değil toplumun iç konularıyla ilgilenmek, 40 kişilik uzman danışman kadrosunu bu konulara yönlendirmek, topluma büyük yarar sağlayacaktır.
Cumhurbaşkanı Hükümet, Meclis, sivil toplum ve halkla diyaloğu kesmeden halkın sorunlarıyla ilgilenmelidir.”
(tak)