Bağımsız cumhurbaşkanı adayı Mustafa Akıncı, “Kıbrıs Türkü’nün bu topraklarda bir zeytin ağacı gibi kök salabilmesi, bu ülkede tutunabilmesi için, kendi kurumlarımızın sahibi olmamız şarttır” dedi.
Akıncı, “Farklı siyasi çizgilerde olsak bile bir yolda buluştuk çünkü bu topraklarda var olmak istiyoruz. Bu topraklarda onurumuzla yaşamak istiyoruz. Bu topraklarda ne güneyin, ne kuzeyin ikinci sınıf vatandaşı olmak istemiyoruz. Bu topraklarda hep birlikte, omuz omuza aydınlık bir geleceğe var gücümüzle yürüyecek ve başaracağız” ifadelerini kullandı.
Bağımsız cumhurbaşkanı adayı Mustafa Akıncı dün gece Yakın Doğu Üniversitesi Atatürk Kültür ve Kongre Merkezi (AKKM) salonunda “Dört Boyutlu Siyaseti” ile ilgili Cumhurbaşkanlığı Rotası’nı açıkladı.
Bağımsız cumhurbaşkanı adayı Mustafa Akıncı’nın Basın Bürosu’ndan yapılan yazılı açıklamaya göre, Akıncı’nın Cumhurbaşkanlığı Rotası etkinliğine Kuzey Kıbrıs’ın her yanından gelen yurttaş kitlesi katıldı.
Etkinlikte, Mustafa Akıncı’yı anlatan film gösterisinin ardından seçim kampanyasında kullanılacak logolar ekranda gösterildi.
Söz ve bestesi Acar Akalın, seslendirmesini ise Arif Edizer’in yaptığı Akıncı Marşı ile bağımsız cumhurbaşkanı adayı Mustafa Akıncı, eşi Meral Akıncı’yla birlikte kürsüye çıktı.
Akıncı konuşmasında, burada aday olmasının gerekçelerini ve “Çözüm Odaklı Siyaset”, “Toplumsal Konulara Duyarlılık”, “Türkiye ile karşılıklı Saygı” ve “Bağımsız Tarafsız Cumhurbaşkanı” başlıkları altında topladığı “Dört Boyutlu Siyasetinin” detaylarını katılımcılarla paylaştı.
“ÜLKENİN İÇİNDE BULUNDUĞU ŞARTLAR ALTINDA AKINCI EVDE OTURAMAZDI”
Kendisini bu göreve talip olmaya sevk eden gelişmeleri açıklayan Akıncı, 2009 yılına kadar aktif siyasetin içinde olduğunu; “siyasette olanlar yeri geldiğinde bırakmasını da bilmelidirler” diye düşündüğü için bu tarihten sonra aktif siyasetten ayrıldığını kaydederek, bu süre içerisinde, kendisinin de belediye başkanlığı sırasında büyük eksikliğini hissettiği kaynağı yaratmak amacıyla “Belediye Başkanlığında 14 Yıl” isimli kitabı yazdığını anlattı.
Aktif siyasetten ayrıldıktan sonra herhangi bir makam talebi olmadığını vurgulayan Akıncı, ancak şartların cumhurbaşkanlığı adaylığını gündeme getirdiğini söyledi.
“2014 Haziran’daki yerel yönetimler seçimlerinde Harmancı Lefkoşa Belediye Başkanlığı için aday olmuştu. Bir kenarda duramazdım. O süreçte daha ilk mücadele yıllarından tanıdığım birine destek olmak için elbette orada olmalıydım” diye konuşan Akıncı, bu dönemde Lefkoşa halkından “önce Harmancı, sonra Akıncı” mesajını aldığını, bu mesaj üzerine Karpaz’dan Yeşilırmak’a kadar gezerek yurttaşların nabzını tuttuğunu anlattı.
“Orada, Kıbrıs Türkü’nün değişim istediğini, güven duyacağı lideri istediğini gördüm. Halkın beni işaret ettiğini gördüm” diyen Akıncı, bu çağrı üzerine aday olmaya karar verdiğini vurguladı ve sözlerini şöyle sürdürdü:
“Halkın çağrısı elbette güçlü. Ancak ülkede var olan sıkıntılar da beni bir yol ağzına getirmişti. Ya evde oturacak, ya da ateşten gömlek olsa da halkın talebiyle aday olacaktım. Ülkenin içinde bulunduğu şartlar altında Akıncı evde oturamazdı.”
Akıncı, bu yolda yalnız olmadığını halkın yanında olduğundan emin olduğunu ifade etti.
“STATÜKO HEM ADAMIZ HEM BÖLGEMİZİN BARIŞ VE HUZURU İÇİN CİDDİ TEHLİKELER İÇERMEKTEDİR”
“Çözüm Odaklı Siyaset”in, vizyonunun birinci ilkesi olduğunu vurgulayan bağımsız cumhurbaşkanı adayı Mustafa Akıncı, Kıbrıs’ta yıllar süren çözümsüzlüğün yarattığı statükonun sürdürülebilir olmadığını, sadece adanın barış ve huzuru için değil, bölge barış ve huzuru için de ciddi tehditler içerdiğini savundu. Akıncı, son dönemde karşılıklı navtex ilan edildiğini ve bu gerçekleşirken de müzakere masanın boş olduğunu söyledi.
“Oysa denizlerden çıkacak zenginlik üzerinden kavga edilmesi yerine zenginliğin akıl yoluyla paylaşılması gerekir” diye konuşan Mustafa Akıncı, 10 yıl önce var olan şansın doğru yönetilemediği için, Kıbrıs Türk halkının ortaya koyduğu iradeye rağmen yitirildiğini, AB, dönemin Türkiye hükümeti, Yunanistan, Kıbrıs Rum yönetiminin kendi önceliklerini ortaya koyduklarını anımsatarak şöyle konuştu:
“Herkes alacağını aldı; bizler de bireysel olarak Avrupalı olduk. Ancak toplumsal haklarla bir yere gidemedik. O dönemde Meclis kürsüsünden de ‘Rum tarafını itekleye itekleye AB üyesi yapacaksınız. ‘Türkiye AB üyesi olmadan olmaz’ tavrı yanlıştır. Bu yanlışta ısrar ederseniz Rumlar AB’ye girecek, biz uzaktan bakacağız’ dedim, ama olmadı. Aynı hataların yaşanmaması için önümüzdeki süreçte çok dikkatli olmalıyız.”
Her iki tarafın da asla bozmaya cesaret edemeyeceği bir çözüm bulunması gerektiğini dile getiren Akıncı, belediye başkanlığı döneminde gerçekleştirdiği ve ilk iki toplumlu anlaşma olan kanalizasyon projesini örnek gösterdi ve bunun her iki toplumun da karşılıklı ihtiyacından gerçekleşebildiğinin altını çizdi.
Akıncı, bu süreçte Kıbrıs Türk tarafının gelecekteki çıkarlarını da korumak amacıyla bir yıl boyunca mücadele ederek projelendirme yapılmasını sağladığını anlatarak “Dirayetli durduğumuz ve haklılığımızı muhatabımıza kabul ettirdiğimiz için başardık. Beni Cumhurbaşkanlığına layık görürseniz bakacağım tek şey Kıbrıs Türk halkının çıkarıdır” dedi.
Akıncı, bu yapılırken adadaki diğer toplumun da haklarına saygı gösterilmesi gerektiğinin altını da çizdi.
“ÇÖZÜM İÇİN KARŞILIKLI İHTİYAÇ VAR”
Çözüm için karşılıklı ihtiyaç hissedilmesi gerektiğini kaydeden Akıncı, “Bence şu anda karşılıklı ihtiyaç var. Denizlerdeki zenginlik bu ihtiyacın göstergesi. Toplumlar akıllıca davranmalı. Dış güçlerin her zaman “B” planları bulunur. Her iki toplum bunu anlayarak hareket etmeli” diye konuştu.
Akıncı, Güney Kıbrıs’ın şu anda içerisinde bulunduğu ekonomik sıkıntıya da dikkat çekerek, “çözüm her iki toplum için de çıkış kapısıdır” dedi.
Akıncı, “Kıbrıs Türk toplumu çözüm istiyor. Kıbrıs Rum yönetimi de bunu içselleştirmeli, Kıbrıs Türk halkına saygı göstermeyi içine sindirmeli ve siyaseten eşit bir yapıyı bizimle paylaşmaya hazır olduklarını göstermelidir” ifadelerini kullandı.
“MARAŞ’I BEN VERMEDİM, SİZ YILANLARA, FARELERE VERDİNİZ”
Kapalı Maraş konusuna da yer verdiği konuşmasında Akıncı, alışılmışın dışına çıkılması gerektiğini kaydetti.
Bazı çevrelerin ‘Akıncı daha masaya oturmadan Maraş’ı verdi” diye konuştuklarını söyleyen bağımsız cumhurbaşkanı adayı Akıncı, “Kapalı Maraş’ı ben vermedim. Sizler yılanlara, farelere verdiniz. Oysa her iki tarafın müteahhitleri kapalı Maraş içim projeler geliştirmeye başladılar. Buranın BM gözetiminde açılması, gençlerimizin iş bulmasını sağlayacak. Bu proje eski kalıplar içerisinde olamaz. BM gözetiminde olmalı” dedi.
Daha önce Türk idaresinde açma fikrini ortaya atanların bunu başaramadığını ileri süren Akıncı, “Mümkün olanı yapmalıyız. Kapsamlı çözümün tetikleyicisi olsun, yeni ufuk gelişsin” diyerek, 40 yıldır tekrarlanan “bütünlüklü çözümün parçası olsun” söyleminin geçersizliğinin kanıtlandığını savundu.
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun Aralık’ta Yunanistan’da yaptığı bir konuşmaya dikkat çeken Akıncı, Davutoğlu’nun burada “Artık arada psikolojik bariyer kalmadı, Yunanlılarla Türkler arasında planlama yaparken iki ülkenin coğrafyasını bir bütünmüş gibi planlamak iki ülkenin çıkarına olacak” dediğini anımsattı ve “Türkiye ile Yunanistan’ı bile bir coğrafya gibi algılayıp da beraber planlama yapalım diyen bir Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı varsa, Kıbrıs’ın iki yarısını, bu küçük adayı bu şekilde düşünüp bu şekilde geleceğe doğru yürümek akıl işi değil mi?” diye sordu.
Akıncı, Türkiye Cumhuriyeti Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’ın ise “çözümsüzlük çözüm falan değil” diye konuştuğunu söyleyerek, “Çözümsüzlük çözümdür diye iş başına gelenler, şimdi Türkiye Cumhuriyeti Başbakan Yardımcısı’nın bu sözlerin duyup kafa sallıyorlar. Oysa biz çözümsüzlük çözüm değildir dediğimizde hain ilan edilmiştik” dedi.
“TOPLUMSAL UZLAŞI İÇİN UĞRAŞ VERMEMİZ GEREK”
Bağımsız cumhurbaşkanı adayı Akıncı, Kıbrıs Türk toplumu liderinin ana görevinin Kıbrıs sorununun çözümü için uğraş vermek olmakla birlikte bununla sınırlı olmadığını, toplumsal konulara da duyarlı olması gerektiğini söyledi.
“Cumhurbaşkanı partilerin içi ile değil, toplumun içi ile ilgilenmeli. Hükümet yerine geçerek değil, rehberlik, öncülük etmeli” diyen Akıncı, Cumhurbaşkanlığı’nda 40 sözleşmeli kadro olduğuna işaret ederek, bu kadrolara atanacak uzmanların hazırlayacağı raporlarla bu öncülük görevinin yerine getirilebileceğini belirtti.
“YAPACAĞIM DEMİYORUM, ÇÜNKÜ YAPTIM”
Bu görevlerini yerine getirirken “yapacağım, edeceğim” gibi vaatlerde bulunmasına gerek olmadığını, çünkü 14 yıllık belediye başkanlığı ve Başbakan Yardımcılığı, Turizm Bakanlığı görevleri süresinde temiz siyasetini kanıtladığını söyleyen Akıncı, belediye başkanlığı görevinden ayrılırken kasada para bıraktığını, Sayıştay’dan temiz raporuyla ayrıldığını anlattı.
Çevreye olan duyarlılığını, ülkede ilk imar planını belediye-Şehir Planlama Dairesi işbirliğiyle yaparak; kültür sanata olan duyarlılığının Lefkoşa Belediye Tiyatrosu’nun kurucu belediye başkanı olarak kanıtladığını söyleyen Akıncı, ilk toplu taşımacılığı Belediye başkanlığı döneminde getirdiklerini, Belediyeler Birliği’ni kurarak, halkı mazot püskürtmeli fırınlarda imal edilen sağlıksız kanserojen ekmeklerden kurtarıp 4 ilçede endirekt ısıtmalı fırınlarda sağlıklı ekmek üretimini başlatarak; Başbakan Yardımcılığı, Turizm Bakanlığı döneminde beklenmedik giderler kaleminden para artırıp Devlet Hastanesi’ne ilk MRI cihazını alarak; Turizm Fonu’nu istihdam için değil turizm amaçlı kullanıp ülkenin turizm gelirlerini artırarak kanıtladığını kaydetti.
Akıncı, yine hükümetin küçük ortağı oldukları dönemde Kamu Hizmeti Komisyonu’nun demokratikleşmesi için sundukları yasa önerisinin, hükümetten ayrılmaları üzerine çöpe atıldığını da söyledi.
Cumhurbaşkanının yolsuzluklarla da mücadele etmesi gerektiğinin altını çizen Akıncı, “Yolsuzluklarla da ilgilenmek boynumuzun borcudur” diye konuştu.
“TÜRKİYE İLE KARŞILIKLI SAYGIYA DAYALI KİŞİLİKLİ İLİŞKİ”
Akıncı, Türkiye ile ilişkilerin karşılıklı saygıya dayalı kişilikli bir ilişki olması gerektiğini vurguladı.
“Ne teslimiyetçi, ne çatışmacı, uzlaşmacı ilişki” diyen Akıncı, “Anavatan sevgisi yüreğimizde kalsın. Kardeş olalım. Bu ülkede başı dik, onurlu insanlar olarak yaşayalım” dedi.
Kıbrıs Türk toplumunun kendi kurumlarına sahip çıkması gerektiğinin altını çizen Akıncı, bugün polis örgütünün GKK üzerinden Türkiye Genel Kurmayı’na bağlı olduğunu; Sivil Savunma, Merkez Bankası gibi kuruluşların başında bir Kıbrıslı Türk’ün bulunmadığını kaydederek, bunları söylemenin Türkiye karşıtlığı olmadığını, Kıbrıs Türk toplumunun kendi kurumlarına sahip çıkması gerektiğini belirtti.
Akıncı, bunu isterken yüzleşme yapılması gerektiğini ve kurumları sahiplenerek iyi yönetilmesi gerektiğini de sözlerine ekledi.
“CUMHURBAŞKANI TÜM RENKLERİ KUCAKLAMALI”
Cumhurbaşkanı’nın tüm renkleri kucaklayan ve tüm siyasi partilere mesafesini koruması gerektiğini kaydeden Akıncı, 1985’te mensubu olduğu partinin oyları yüzde 15'ken kendi oylarının 1 yıl sonra yüzde 33 arttığına işaret ederek, bunun her kesimden insanın bağımsızlığının farkında olmasında kaynaklandığını kaydetti.
Akıncı, “Ben bağımsız bir yol izleyeceğim dediğimde, buna inandıkları için buradadırlar. Kim katkı koyabilecek durumdaysa, katkısını alacağız. Nice yetişmiş değerler var bu ülkede. Kim buna katkı koymak istiyorsa, kapımız onlara açık olacaktır. Bağımsızlık ilkesinin yanında, tarafsızlık da var” diye konuştu.
Tarafsızlığın ilkesizlik olmadığını da belirten Akıncı, şöyle konuştu:
“Ben bu konuda çeşitli olaylar karşısında 'sin da gulle geçsin' zihniyetinde değilim, olmayacağım. Adamızın yanı başında, Akkuyu'da deprem kuşağı olan bir ülkede eğer nükleer santral kuruluyorsa, bu ülkenin liderliğine talip olan biri olarak sessiz kalma hakkım var mı? Bu konuda hiçbirimizin sessiz kalma hakkı yoktur. Bu ülke ve çevresinde, Akdeniz'in güneşi ve rüzgârı var. Bunlara yönelmemiz lazım. Kıbrıs Türk toplumunu idare edenler, yanı başında bu kadar tehlike varken nasıl olur da ağızlarını açmazlar? Bunu anlamak mümkün değil. Elbette taraf olacağız. Elbette demokrasi, insan hakları, toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda, çoğulculuk, emeğe değer verme konusunda taraf olacağız. Elbette tüm çağdaş değerler konusunda, bu ülkenin çağdaş normlarla yönetilmesi konusunda taraf olacağız.”
“BİZ KARDEŞLERİMİZİ OY DEPOSU OLARAK GÖRMEDİK”
Akıncı, Türkiye’den gelerek bu toprakları vatan kabul etmiş insanlarla ilgili pek çok şey söylendiğini de kaydederek sözlerini şöyle sürdürdü:
“Akıncı seçilirse, hepsini gemiye koyup yollayacak diyorlar! Bu kardeşlerimizle de diyalogumuz var. Bu ülke topraklarına yıllar önce gelmiş, çoluk çocuğa karışmış kişiler var. Bu insanların halinden en iyi biz anlarız. Çünkü onları oy deposu olarak görmedik hiçbir zaman. Onların aldatılmasından biz üzüldük. Bir çözüm çerçevesinde elbette yıllarını buraya vermiş, rengi, dili, dini, ırkı kim olursa olsun, bu ülkenin geleceğini beraber şekillendireceğiz. Sırf oylarını almak için bir günde 5 dakikada, 1516 kişiyi vatandaş yapıp, üstelik müsteşarın evini de adres gösterip, bunlara sessiz mi kalacaktık? Bir kere daha oylarını heba ettirmesinler. Onlara kanmasınlar.”
“HALKIN PARASINI SEÇİM YEMEKLERİNDE HARCAMA HAKLARI YOKTUR”
Seçim kampanyası sırasında etik dışı davranışlara da şahit olunduğunu belirten Akıncı, makam sahibi adayların dikkat etmesi gereken şeyler bulunduğunu, makam aracı kullanmalarının etik dışı olduğunu söyledi.
“Halkın parasını seçim yemeklerinde harcama hakları yoktur” diyen Akıncı, BRT’nin de alet edildiğini savundu.
“BU SEÇİMİ ALACAĞIZ”
“Halk kararlı. Bu kararı sandığa yansıtacak. Ben buna yürekten inandım. Halka, size güvenmesem bu yola çıkmazdım” diye konuşan Akıncı, ortada dolaşan bazı anketlere de dikkat çekerek bunu bir algı oluşturma amacı taşıdığını söyledi.
Aynı yöntemin Mehmet Harmancı’nın belediye başkanı seçildiği Haziran 2014 yerel yönetimler seçimlerinde de uygulandığını, ancak başarısızlığa uğradığını söyleyen Akıncı, anketlerde 3. sırada gösterilen Harmancı’nın seçimi kazandığını halkın gözlerinden okuyup bunu televizyonlardan ilan ettiğini anımsatarak sözlerini şöyle sürdürdü:
“Halkın bu seçimi o kadar belirgindi ki, gözlerinden o kadar okunuyordu. Ben halka tercüman oldum. Şimdi aynı kararlılık devam ediyor. Ben sizin gözlerinizde aynı kararlılığı görüyorum. Aynı kararlılıkla bu seçimi alacağız.”
“DEĞİŞİM FİKİRLE GELECEK”
Akıncı konuşmasının sonunda değişimin fikirle geleceğini belirtti ve şöyle dedi:
“Değişimin kültürel bir anlamı var. Değişim fikir işidir. Bunu cinsiyet üstünden açıklamak isteyenler var. Bunu yaş kategorileri üstünden açıklamak isteyenler var. Elbette önemli olan fikirlerin genç olmasıdır. Sizin yaşınız genç olabilir, fikirleriniz yaşlı olabilir. Bize gerekli olan fikirlerin genç olmasıdır. Bu topraklarda daha güzel bir gelecek için, bir zeytin ağacının kökleri gibi, kök salabilmek için, var olabilmek için, elbirliğiyle gönül gönüle, hep birlikte çalışmaya var mıyız?”
Akıncı mücadelesinde kendine destek veren siyasi partilere, tüm kuruluşlara, halka teşekkür ederek, “Bu topraklarda onurumuzla yaşamak istiyoruz. İkinci sınıf vatandaş olmak istemiyoruz. Hep birlikte omuz omuza, iyi ilişkilerle elbette, aydınlık bir geleceğe var gücümüzle yürüyeceğiz” dedi.
(tak)