Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Birleşmiş Milletler Barış Gücü’nün görev tanımlamasının 55 yılın ardından artık yeniden değerlendirilmesinin bir gereklilik olduğunun altını çizerek, “Burada yıllardır uzlaşmazlık devam ediyor, sadece bir tarafın rızası alınarak bu işler yürütülüyor, bu olmaz. 55. Yılda artık bunların düzeltilmesi lazım, Kıbrıs Türk tarafının da onayının aranması lazım, bu konuyla ilgili yaklaşımların artık dikkate alınması lazım” dedi.
Akıncı, 1964 Mart’ında 3 aylığına adaya gelen BM Barış Gücü’nün görev süresinin 55 yıldır 6 ay 6 ay uzatılarak buradaki varlığını sürdürdüğünü ifade ederek, “Buradaki statükonun bir parçası haline gelmemesi ve Kıbrıs Rum tarafına da bir rahatlık alanı yaratmamasıdır bizim esas üzerinde durduğumuz konu. Yoksa buradaki varlığını tümden sorgulayan bir anlayış içinde olmadık” diye konuştu.
BM kararında da bahsedilen; siyasi eşitlik temelinde, tarafların etkin katılımını içeren sonuç odaklı ve takvimli bir sürece hazır olduklarını ifade eden Akıncı, “Takvim kelimesini kullanmadan takvimi işaret ediyor. ‘Görülebilir gelecek’ ifadesi vardır. Açıkça geçmişte söylenmeyen ama artık BM Güvenlik Konseyi kararlarına giren ifadeler oluyor. Bu da Kıbrıs Türk tarafının üzerinde hassasiyetle durduğu ve bıkmadan usanmadan gündeme taşıdığı kavramların artık Güvenlik Konseyi kararlarına da dönüşmekte olmasıdır” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Başbakan Tufan Erhürman ile haftalık rutin toplantısını gerçekleştirdi. Akıncı görüşme sonrası basına açıklama yaptı.
Akıncı, Ciklos’ta yaşanan sel felaketine bağlı olay üzerinde durulduğunu mimar mühendis odalarının hazırladığı teknik raporların son derece önemli olduğunu, polisin geniş raporunu beklediğini de ifade etti. Benzeri felaketlerin yaşanmaması için üzerinde durulması gerekliliğini belirtti.
“POLİS DAHA ETKİN ÇALIŞMALI”
Akıncı, Başbakan Erhürman ile haftalık rutin toplantısında, aralık ayında yaşanan sel felaketi ile ilgili polis raporu konusunu ele aldıklarını, Başbakandan bilgi istediğini kaydetti. Cumhurbaşkanlığı olarak Polisten bilgi istediklerini ancak kendilerine 2 sayfalık bir ilk rapor geldiğini, bugün aldığı bilgiyle de detaylı raporun henüz hazırlanmadığını öğrendiğini anlatan Akıncı, “Polis bu gibi konularda daha etkili çalışmalı, bu, yaşanan eksikliklerin giderilmesi ve bir daha yaşanmaması amacıyla sonuç alınması için daha doğru olacak” dedi.
Bu tür felaketlerin bir daha yaşanmaması ve yaşananlardan dersler çıkarıp geleceğe yönelik tedbirler alınabilmesi için raporların önemine işaret eden Akıncı, bu nedenle polis, mimar mühendis gibi kurumların teknik raporlarının son derece önemli olduğunu, bu bakımdan polisten daha geniş bir rapor beklediğini vurguladı; el birliği içinde çalışılması durumunda felaketlerin önüne geçilebileceğine dikkat çekti.
Akıncı, bu gibi felaketlerin en az zararla atlatılması, hayatlar kaybedilmemesi için hep birlikte çalışmanın önemine değindi.
Yolsuzluk soruşturmalarının da gündem olduğunu ve polisin daha etkili çalışması üzerinde durduklarını belirten Akıncı, Yurttaşlık Yasası ile ilgili çalışmaların ne durumda olduğunu da merak ettiğini ve az sonra İçişleri Bakanı ile de görüşeceğini açıkladı.
Maronit açılımı ile ilgili de bilgi aldığını ifade eden Akıncı, bu konuda Başbakanlık Müsteşarlığı ile Cumhurbaşkanlığı Müsteşarlığı arasında bir iletişim olacağını ve takibi sürdüreceklerini belirtti.
YOLSUZLUK SORUŞTURMALARI…
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, bunun yanında yolsuzluk soruşturmaları olduğunu, polisin bu konularda da daha etkin çalışması gerektiğini söyledi.
Vatandaşlık yasası konusu üzerinde de durduklarını, bu konu ile ilgili İçişleri Bakanının ziyaretine geleceğini; ondan bilgi alacağını ifade eden Akıncı, bunun yanı sıra Maronit açılımını da görüştüklerini, hükümetin bu konudaki çalışmalarını öğrenmek istediğini, Maliye ve Dışişleri bakanlarının bu bölgelerde incelemeler yapacağı ve bu konudaki adımların atılacağı bilgisini aldığını kaydetti.
Bu konuda Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık müsteşarlıkları arasında karşılıklı görüşüleceğini ifade eden Akıncı, öncülük ettikleri bu konuyu kendilerinin de takip edeceğini dile getirdi.
LUTE ZİYARETİ…
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Pazar günü saat 11.00’de BM yetkilisi Lute ile görüşeceğini, muhtemelen ertesi gün yeniden bir görüşme olabileceğini ifade ederek, şöyle devam etti:
“Bir başlangıç noktası nasıl olabilir, ortak payda hangi noktalarda oluşup da bizi bir sonuca taşıyabilir, bunun zemini nasıl oluşabilir, bunun arayışı içindedir BM, bize yardımcı olmak için…
Bu esnada BM Güvenlik Konseyinin toplantısı oldu ve Lute gelişi öncesinde bu karar açıklandı. Bu karar sürekli olarak taraflara istişare edilerek alındı. Ciddi noktalarda yeniden düzenlemeler yapıldı. Belli başlı hususlar ortaya çıktı.
“BM VARLIĞINI TÜMDEN SORGULAMADIK AMA STATÜKONUN PARÇASI HALİNE GELMEMELİ”
Bunlardan bir tanesi, buradaki varlığının 6 ay daha uzatılmasıdır. Bu noktada şunu söylemek gerekiyor; Biz Cumhurbaşkanlığı olarak hiçbir tarihte BM Barış Gücünün buradaki varlığının tümden ortadan kalmasını düşünmedik, böyle bir beklentimiz olmadı, bunun gerçekçi olduğu kanaatinde de değilim. Bunu bu şekilde değerlendirenimiz de yoktur. Ama şu vardır; 1964 Mart’ında 3 aylığına buraya gelen BM Barış Gücü, 55 yıldır 6 ay 6 ay uzatılarak buradaki varlığını sürdürüyor. Buradaki statükonun bir parçası haline gelmemesi ve Rum tarafına da bir rahatlık alanı yaratmamasıdır bizim esas üzerinde durduğumuz konu. Yoksa buradaki varlığını tümden sorgulayan bir anlayış içinde olmadık. Bu konuda yanlış algılamalar varsa, Kıbrıs Türk tarafının tavrı bu değildir.
“GÖREV TANIMLAMASININ YENİDEN DEĞERLENDİRİLMESİ GEREKİYOR”
Ancak bu görev tanımlamasının yeniden değerlendirilmesinin de bir gereklilik olduğunu altını çizdim. Kıbrıs Türk tarafının rızası alınmıyor, sadece güneyin rızası alınıyor. Rum tarafı masrafların Yunanistan’la birlikte neredeyse yarısını karşılıyor. Brahimi raporu var, o da diyor ki; ‘uzlaşmazlıklarda ilgili tarafların rızası talep edilir…’ Burada yıllardır uzlaşmazlık devam ediyor, sadece bir tarafın rızası alınarak bu işler yürütülüyor, bu olmaz. 55. Yılda artık bunların düzeltilmesi lazım, Kıbrıs Türk tarafının da onayının aranması lazım, bu konuyla ilgili yaklaşımların artık dikkate alınması lazım.”
“Bir başlangıç noktası ne olabilir, ortak payda hangi noktalara oluşabilir bunun arayışı içerisindedir BM, bize yardımcı olmak için. Güvenlik Konseyi’nin toplantısı oldu ve bu karar açıklandı.
Son tahlilde ortaya çıkan kararın hususları, BM’nin buradaki varlığının 6 ay daha uzatılması bunlardan bir tanesidir.
Görev tanımlamasının yeniden bir gereklilik olduğunun altını ben de sıklıkla çizdim. Sadece bir tarafın rızası, onayı aranıyor, 55’inci yılda bu olmaz. Artık bu konudaki yaklaşımlar dikkate alınmalı.
İki toplumlu, iki kesimli federal bir çözüm vurgusu yapılıyor, BM parametreleri de bunu öngörüyor. Sayın Anastasiades altını doldurmak niyetinde ise, zemin oluşturabilirsek, eğer oyalama niyetleri söz konusu değilse, bizim de sonuç odaklı bir yaklaşımla iki kurucu devletin yetkilerinin daha da güçlendireceği bir modeli konuşmaya hazırız. Yeter ki siyasi eşitlik içersin. Sonuç odaklı ve takvimli bir süreçten bahsediliyor… Kararda da bu işaret ediliyor.
Güven yaratıcı önlemlere vurgu var, bu konuda bizim sergilediğimiz pozitif yaklaşım herkesçe bilinmektedir. Bu kararda eksik kalan, kararı alındığı halde yaşam bulunamayan önlemlerin, neden yaşam bulamadığının söylenmiş olmasıdır. Örneğin Mobil telefonlar… Bunların uygulanması için çağrı yapılacaksa Kıbrıs Rum tarafına çağrı yapılması lazım. Mayınların temizlenmesi, elektrik, eğitim… Tüm bu konularda bizim önerilerimiz var. Bazı çağrıların her iki tarafa da yapılmış olması, BM’nin o geleneksel tavrından kaynaklanıyor ama bazı çağrıların tarafı kanaatimce Rum tarafı olmalıdır.
Kıbrıs’ta her iki tarafın da kabul edeceği, barış ve huzurun sağlanabileceği bir ortam için çalışmalarımızı sürdüreceğiz.”
“ÇÖZÜM ÇAĞRISININ HAYRET EDİLECEK BİR YANI YOK…”
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, BM kararında Kıbrıs’ta çözüm çağrısının da yinelendiğini işaret ederek, kararda çözüm çerçevesi için de; “iki kesimli iki toplumlu federal bir çözüm” vurgusu yapıldığını kaydetti ve şöyle devam etti:
“Bunda hayret edilecek bir yan yoktur. Çünkü BM parametreleri dediğimiz parametreler bunu öngörmektedir. Yıllardır da çözüm çerçevesi olarak bilinen konu da budur. Bu noktada şu hususun altını çizmek isterim; Sayın Anastasiadis eğer altını doldurmak niyetindeyse buradaki ifadeler ‘gevşek federasyon’ ya da ‘desentralizasyon’ olarak ortaya konulmaya çalışılan düşünceleri bizim değerlendirmemize ve konuşmamıza engel yoktur. Buradaki ifadelendirme illa ki ‘merkezi çok çok güçlü bir federasyon olsun’ yaklaşımı değildir.
O nedenle bir kez daha tekrarlamak isterim; eğer bir zemin oluşturabilirsek ve eğer bir oyalama niyetleri söz konusu değilse, bu karardaki gibi sonuç odaklı bir yaklaşımla iki kurucu devletin yetkilerinin daha da güçlendirileceği bir modeli konuşmaya hazırız. Yeter ki siyasi eşitlik temelinde olsun, yeter ki tarafların etkin katılımını içersin. Bu kararda altı çizilmesi gereken çok önemli bir husus vardır, yine bizim altını ısrarla çizdiğimiz sonuç odaklı ve takvimli bir süreçten bahsediyor…
“GÖRÜLEBİLİR GELECEK”
Takvim kelimesini kullanmadan takvimi işaret ediyor. ‘Görülebilir gelecek’ ifadesi vardır. Açıkça geçmişte söylenmeyen ama artık BM Güvenlik Konseyi kararlarına giren ifadeler oluyor. Bu da Kıbrıs Türk tarafının üzerinde hassasiyetle durduğu ve bıkmadan usanmadan gündeme taşıdığı kavramların artık Güvenlik Konseyi kararlarına da dönüşmekte olmasıdır.”
BM kararında Güven Yaratıcı önlemlere de vurgu olduğunu ifade eden Akıncı, bu konuda Kıbrıs Türk tarafının sergilediği pozitif yaklaşımın herkesçe bilindiğini, bu karardaki eksikliğin; kararı alındığı halde uygulanmayan bir takım güven yaratıcı önlemlerin neden yaşam alanı bulamadığının söylenmemiş olması olduğuna vurgu yaptı.
“GÜVEN YARATICI ÖNLEMLERDE ÇAĞRI YAPILACAKSA RUM TARAFINA YAPILMALI KANAATİNDEYİM”
Akıncı, mobil telefonların karşılıklı çalışması konusunda 3 buçuk yıl önce anlaşıldığını ancak neden yaşam bulmadığının kararda yer almadığını ifade ederek, bu konuda bir çağrı yapılacaksa bunun iki tarafa da değil, Kıbrıs Rum tarafına yapılması gerektiğini söyledi.
Elektrik şebekeleri, genç kuşakların barışçı bir şekilde yetişmesi için eğitim, mayınların temizlenmesi gibi konularda bazı çağrıların her iki tarafa da yapılmasının, BM’nin geleneksel tavrından kaynaklandığını ifade eden Akıncı, bu çağrıların esas muhatabının kanaatince Kıbrıs Rum tarafı olduğunu kaydetti.
Kıbrıs Türk tarafı olarak bu konularda üzerlerine düşen görevi yerine getirdiklerini ifade eden Akıncı, şöyle devam etti:
“SONUÇLANMA AŞAMASINA GELMEDEN MECLİS İLE KONULARI ELE ALACAĞIZ”
“Dolayısıyla önümüzdeki süreci Sayın Lute’un ziyaretleri ile birlikte değerlendireceğiz ve bu yöndeki çalışmalarımızı el birliğiyle yürüteceğiz.
Gelişmeler belli bir noktaya doğru seyrettiğinde sonuçlanma aşamasına gelmeden elbette hükümet, muhalefet, Meclis ile bunları ele alacağız, değerlendireceğiz ve ortak akılla Kıbrıs’ta her iki tarafın da kabul edebileceği barış, huzur ve istikrarın olabileceği bir geleceği inşa etmek için çalışmalarımızı sürdüreceğiz.”