Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Başbakan Ersin Tatar’ın kendisiyle ilgili “ayar verilecek” şeklindeki açıklamasının amacını aşan bir söylem olduğunu belirterek, “Halktan alınan onay 4 yıldır hiç bir şekilde ayarı bozulmadan devam etmiştir. Geriye kalan 1 yılda da aynı şekilde halka verilen söz çerçevesinde yürütülecektir. Ama bu ülkede hükümetin eğilmesi gereken, ayar gerektiren işler vardır. En başta ekonomi” diye konuştu.
Cumhurbaşkanlığı’nın 4 yıl önce halka sunduğu görüş ve düşüncelerin yüzde 60’ın üzerinde halk tarafından tasvip edilmesiyle görev icra etmekte olan bir makam olduğunu vurgulayan Akıncı, “Cumhurbaşkanı halkın verdiği yetkinin dışına çıkarsa ayar ister ve o ayarı da gene halk verir, başka biri veremez” dedi.
Tatar’ın Cumhurbaşkanının görev süresinin bitimine 1 yıldan az bir süre kaldığı şeklindeki söylemi üzerine de Cumhurbaşkanı Akıncı, Cumhurbaşkanı olarak geçireceği her günün hakkını vermek durumunda olduğunu söyledi. Akıncı, “Gerek Kıbrıs konusu, gerekse iç konularla ilgili Cumhurbaşkanı’nın üzerine düşen görevleri artık son yıla girdik diye savsaklamak gibi bir durum asla söz konusu değildir” ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Başbakan, UBP Genel Başkanı Ersin Tatar’ın Bakanlar Kurulu listesini kendisine sunmasının ardından yaptığı konuşma üzerine açıklamalarda bulundu.
Cumhurbaşkanı Akıncı, Tatar’ın, 4 yıllık görev süresi boyunca 5. Başbakan olacağına işaret ederek, tüm başbakan ve hükümetlere yaptığı iyi dilekleri bu hükümete de yaptığını ve başarılı bir dönem geçirmelerini dilediğini kaydetti.
Cumhurbaşkanlığı’mdaki 5'sinci Başbakan Tatar oldu. Hükûmetler niye kısa sürüyor, bu hükûmet 15 ayda nasıl bozuldu, halkın gözü önünde oldu
“BU HÜKÜMET NASIL OLDU DA BOZULDU? YERİNE YENİSİ NASIL KURULDU? HEP HALKIN GÖZÜNÜN ÖNÜNDE OLAN ŞEYLER…”
“Bu hükümetler neden böyle kısa sürekli oluyor? Bu hükümet nasıl oldu da 15 ayda bozuldu? Yerine yenisi nasıl kuruldu?… Bunlar hep halkın gözü önünde olan şeylerdir, Cumhurbaşkanı olarak benim bu konulara herhangi bir yorum getirmem söz konusu değildir” diyen Akıncı, bağımsız ve tarafsız Cumhurbaşkanı olarak Anayasa’nın kendisine verdiği sorumlulukları yerine getirmekle mükellef olduğunu, hükümetlerle sağlıklı bir diyalog kurup bunu geliştirmenin en büyük temennisi olduğunu belirtti.
Tatar ile 15 günde bir perşembe günleri Cumhurbaşkanlığı’nda kendisini kabul edip hükümet konularını konuşmayı kararlaştırdıklarını belirten Akıncı, arada gerekirse daha erken sürede buluşmalarının da mümkün olacağını kaydetti.
Tatar’ın Kıbrıs konusundaki açıklamaları cevap gerektiriyor. Heyecanına veriyorum. Geçireceğim her günün hakkını vereceğim. Son yıl diye hafife almıyorum
“TATAR’IN DÜŞÜNCE, SÖYLEM VE ÜSLUBU BİR CEVAP GEREKTİRİYOR”
Kıbrıs sorunuyla ilgili olarak Tatar’in içerde yaptığı konuşma dışında kamuoyuna yansıyan bazı düşünce, söylem ve üslubunun bir cevap gerektirdiğini, bunu biraz da günün heyecanına verdiğini kaydeden Akıncı, bu konunun bir şekilde kendi tarafından da kamuoyuna yansıtılması ihtiyacı doğduğunu belirtti.
Tatar’ın sarf ettiği “Cumhurbaşkanlığı görevinin bitmesine bir yıldan az bir süre kaldı” söyleminin doğru olduğunu ama hükümetlerin ömürlerine de bakıldığı zaman, o 1 yılın hiç de az bir süre olmadığının ortaya çıktığını kaydetti.
“BURADA GEÇİRECEĞİM HER GÜNÜN HAKKINI VERMEK DURUMUNDAYIM”
Cumhurbaşkanı olarak geçireceği her günün hakkını vermek durumunda olduğuna işaret eden Akıncı, “Gerek Kıbrıs konusu gerekse de iç konularla ilgili olarak Cumhurbaşkanı’nın üzerine düşen görevleri artık son yıla girdik diye savsaklamak ya da hafife almak gibi bir durum asla söz konusu değildir. Son ana kadar Cumhurbaşkanı gerek Kıbrıs konusu, gerekse de diğer konularda üzerine düşenleri sonuna kadar yerine getirecektir” dedi.
“AMACINI AŞAN BİR SÖYLEM”
Ersin Tatar’ın “Cumhurbaşkanı’nın politikalarına hükümet olarak ayar verileceği şeklindeki söylemini, amacını aşan bir söylem” olarak nitelendiren Akıncı, içerde böyle bir şey konuşmadıklarını, kendisine de böyle bir şey söylenmediğini kaydetti .
Akıncı, şöyle devam etti:
“Cumhurbaşkanlığı 4 yıl önce halka sunduğu görüş ve düşüncelerin yüzde 60’ın üzerinde halk tarafından tasvip edilmesiyle görev icra etmekte olan bir makamdır. Halktan alınan bu onay 4 yıldır hiç bir şekilde de ayarı bozulmadan devam etmiştir. Geriye kalan 1 yılda da aynı şekilde halka verilen söz çerçevesinde yürütülecektir. Ama bu ülkede ayar gerektiren işler vardır, en başta ekonomi ayar bekliyor, onun dışında başka konular davar hükümetin mutlaka eğilmesi gereken. Halk da aslında bunu bekliyor, halkın bunun dışında bir beklentisi olduğu kanaatinde değilim.”
“BELLİ KONULARDA FİKİR AYRILIKLARI OLABİLİR… KARŞILIKLI SAYGI”
Cumhurbaşkanı Akıncı, belli konularda fikir farklılıkları olabileceğinin belli olduğunu, bunda rahatsızlık duyulacak bir şey olmadığını belirtti. Akıncı, “ Yeter ki bu konuda herkes kendi görevinin bilinci içerisinde ve halktan aldığı yetkinin çerçevesi dahilinde, karşılıklı saygı içerisinde bu diyaloğu sürdürerek, halka hizmet edebilsin. Ben kendi payıma, geçmişte olduğu gibi, bugün de aynı tavrı sürdüreceğim. Beklentim aynı tavrın muhataplar tarafından da gösterilmesi olacak” diye konuştu.
Hükümet protokolünde yer alan “Federal çözüm modelinin tükendiği ve farklı bir çözüm modelinin masaya gelmesi gerektiği” konusunun kendisi açısından bir zafiyet oluşturup oluşturmadığının sorulması üzerine Akıncı, bir önceki hükümet döneminde de Dışişleri Bakanlığı’nın aynı olduğunu ve hükümette başka partiler olsa da Dışişleri Bakanı’nın bunları sıklıkla ifade ettiğini kaydetti.
“CUMHURBAŞKANI ANCAK HALKIN VERDİĞİ YETKİNİN DIŞINA ÇIKARSA, AYAR İSTER VE O AYARI DA GENE HALK VERİR”
Akıncı, şöyle konuştu:
“Bu açıdan ortada yeni bir durum yok. Dışişleri Bakanlığı aynı söylemini burada da sürdürecek. Cumhurbaşkanlığı makamı, hükümetin ya da meclisin tayin ettiği bir makam değildir, halkın seçtiği bir makamdır. Yıllardan beridir Kıbrıs sorunu Cumhurbaşkanlığı eliyle yürütülen bir konudur. Bu bir gelenek. Elbette meclisle meclisin dışındaki partilerle, sivil toplum örgütleriyle, Türkiye’yle istişare içinde yürütülen Kıbrıs konusu, hepimizin konusudur ama son tahlilde yetkinin kaynağı halktır ve halk da bu Cumhurbaşkanı’na kendisine sunduğu görüş ve düşünceler çerçevesinde yüzde 60’ın üzerinde bir yetki vermiştir. Cumhurbaşkanı bunun dışına, halkın verdiği yetkinin dışına çıkarsa ayar ister ve o ayarı da gene halk verir, başka biri veremez, bunun da bilincinde olmak gerekir.”
Federal çözümden başka MODEL YOK. Rum tarafı reddediyor diye BM parametreleri dışına ÇIKAMAYIZ. Hükûmetin çok dikkatli olması lazım. Somut önerileri yok
“BU FARKLI MODELLER NEREDE"
Farklı modeller de konuşulmalı eleştirisine değinen Akıncı, “Konuşulsun ama hani nerde bu farklı modeller” dedi.
Herkesin BM çerçevesinde bir süreç olabileceğinden söz ettiğini ve ‘BM’yi artık bir kenara atalım’ diyen olmadığını kaydeden Akıncı, şöyle devam etti:
“Herkes bu iş müzakerelerle olur diyor. Müzakerelerle olacak bir şeyin karşılıklı kabul edilebilirliğinin de önemsenmesi gerekir. Dolayısıyla kendi başınıza bir çözüm modeli icat edemezsiniz. Bu BM çerçevesinde olacak ve bir şekilde BM parametreleri de gündeminizde olacak. Müzakereyle elde edilecek bir sonuçtan bahsedildiğine göre diğer tarafların da kabul edeceği bir sonuç üretmek durumundasınız. Masaya baktığınızda karşılıklı kabul edilebilir ve sonuç alabileceğiniz BM çerçevesinde model federal çözümdür, başka bir model ortada yoktur ve bundan imtina eden bunun temel parametrelerini reddeden bir Rum tarafı vardır, ama onun inkarcılığı ve retçi pozisyonu sizi tamamen BM parametrelerinin dışına atmamalıdır. Müzakere süreçlerini benimsemeyen bütün ilkeleri çiğneyen taraf konumuna düşülmemelidir. Bu konuma düştüğünüz anda bütün uluslararası camiayı karşınızda bulursunuz ve yıllardır elde ettiğiniz değerleri bir çırpıda kaybedebilirsiniz. Bu konuda hükümetin de çok dikkatli olması gerekir”.
“PROTOKOL METNİNDE SOMUT BİR ÖNERİ BULUNMUYOR”
Yazılan protokol metninde somut bir öneri bulunmadığına işaret eden Akıncı, orada söylenenin “federal çözüm modelinin tüketildiği” şeklinde olduğunu kaydetti. Rumlar’ın retçi tavrının başka bir şey, bu modelin artık tüketilmiş ve asla ulaşılamayacak bir model olduğunu iddia etmenin bambaşka bir şey olduğunu kaydeden Akıncı, ikinci iddianın yanlış olduğunu söyledi.
Akıncı, “Bu modeli yaratan onlar değil ki, onların tavrıyla bu model tüketilmiş olsun. Bu dünyaya kabul ettirilmiş, dünyaya mal edilmiş bir Kıbrıs Türk tezidir. Bunun dışında farklı çözüm modelleri masaya getirilmelidir diyen bir protokol var ama bir model adı yok” diye konuştu.