AKINCI’NIN HESAPLAMADIĞI

Sami Özuslu

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Güney’de yeniden seçine Nikos Anastasiadis’e kızgın… Belki küskün…
2016 sonunda New York’ta Ban-Ki-Moon’la buluşmalarına kadar araları çok iyiydi oysa… Ne olduysa o görüşmede oldu. Hatta Akıncı ‘ortak açıklama’ sırasında orada bile olmak istemedi.
Araya giren soğukluğu gidermek zaman aldı. Müzakereciler Özdil Nami ile Nikos Hristodulis liderleri yeniden masaya getirmek için aylarca Eide ile beraber uğraşmak zorunda kaldı.
Sonra Mont Pelerin ve Crans Montana süreçleri yaşandı. Türkiye’nin ‘güvenlik ve garantiler’ başlığındaki ‘sözlü açılım’ı yeterli miydi, değil miydi tartışması bitmedi.
Anastasiadis’in ‘dönüşümlü başkanlık’ konusundaki tavrı tam olarak neydi, netlik kazanmadı.
Sonuçta süreç çöktü. Taraflar birbirini suçlama oyununa geri döndü. İki lider arasındaki ‘balayı’, fena biçimde sona erdi. ‘Boşanma’ olmadı, zira ‘evlilik’ zaten yoktu. Ancak ‘nişan’ da takılamadı.
‘Analar’ ve ‘babalar’ ise bu işten zarar görmedi.
Olan yine Kıbrıs’ın Kuzey yarısında yaşayanlara oldu.
Kabak Kıbrıslı Türklerin başına patladı.
‘Kabak Kıbrıslı Türklerin başına patladı’ önermesini başka çeşit ele alıp polemik yapmak isteyenler buyurabilir.
Lakin Kıbrıs’ın Kuzeyi’nde yaşayanlar açısından bir kez daha deniz bitti. Yolun sonu göründü. Kapılar kapandı. Çıkış yolu gözden kayboldu.

*  *  *

Bu koşullar altında Nikos Anastasiadis yeniden seçildi. Cumhurbaşkanı Akıncı Anastasiadis’e hala kızgın, kırgın, belki de küskün.
Haklı olabilir kızmakta, kırılmakta…
Ama küsmeye değil!
Çünkü Anastasiadis’in de –en azından şimdilik- kaybettiği bir şey yok. Kaybeden Akıncı ve toplumu sadece…
Şimdi ‘yeni bir müzakere süreci başlayacaksa eğer bunun zaman tahdidi olmalı, şekli şemaili değişmeli’ diyor. Oluşacak yeni sürecin pazarlığı aslında bu… Masa öncesi masayı dizayn etme çalışması…
Normal…
Diplomaside taraflar en sert tondan başlayarak ‘uzlaşı noktası’na doğru yavaş yavaş gelebilir. Eğer niyet varsa tabii… O da karşılıklı olmak kaydıyla…
Var mı niyet?
Göreceğiz.

*  *  *

Akıncı bu pazarlığın sonunda en iyi şartlarla masaya oturmak istiyor. Anastasiadis de öyle yapacak.
Şimdilerde BM’nin Kıbrıs Özel Danışmanı yok belki ama günü gelince o da atanır, gerekirse… Akıncı da müzakerelerin başlama olasılığı belirince yeni müzakerecisini belirler. Bunlar sıkıntı değil, hesaplanamaz süreçler değil.
Ancak Cumhurbaşkanı Akıncı’nın hesaplayamadığı –ya da hesaplayıp söylemediği- başka faktörler de var.
Sürecin parametreleriyle uğraşırken, atı alan Lefkoşa’yı geçebilir.
Elbette parametrelerle ve masanın koşullarıyla ilgili pazarlık olsun ama bunu incir ipine çevirmek sadece ve sadece Kıbrıslı Türklerin aleyhine olur.
O hesaba bunu da katmakta fayda var herhalde…