UBP Genel Sekreteri Dursun Oğuz, “Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın, Kıbrıs’ı çevreleyen denizlerde doğalgaz ve petrol aramaları ile yaşanan gerginlikten Türkiye’yi sorumlu tutarcasına yaptığı konuşma bizleri derinden yaralamıştır” dedi.
Cumhurbaşkanı Akıncı’nın yaptığı açıklamanın, Doğu Akdeniz’deki gelişmelerin Kıbrıs Rum tarafı ile Türkiye arasındaki bir çekişmeymiş gibi yansıtılmasına olanak sağlar nitelikte olduğunu savunan Dursun Oğuz, “Kıbrıs Rum tarafının, Kıbrıs Cumhuriyeti hükümeti olarak tanınma olanaklarını özellikle Kıbrıs Türk Halkına karşı kullandığına kuşku yoktur. Bu durumda Kıbrıs Türk halkının sözcüleri, Türkiyemizden daha etkin ve öncelikli olarak bu mücadelenin tarafı ve sözcüsü olmak görevi ile karşı karşıyadırlar. Ne yazık ki, Cumhurbaşkanı Akıncı, zaman zaman, kendini tarafsız pozisyona çekerek Türkiye ile Kıbrıs Rum tarafı arasında arabuluculuk yapmaya çalıştığı izlenimini yaratmaktadır” iddiasında bulundu.
UBP Genel Sekreteri Oğuz yaptığı yazılı açıklamada şöyle dedi:
“Dahası, Cumhurbaşkanı, son aylarda ısrarla yaptığı çağrılara karşın Kıbrıs Rum tarafının Kıbrıs’ı çevreleyen denizleri tümüyle kendinin sayma tutumundan vazgeçmediğini, Kıbrıs Türk tarafını yok sayarak ısrarla yeni anlaşmalar ve araştırmalar yapmak gayretinde olduğunu ve bu konudaki çabalarını, Kıbrıs Türk tarafının özverileri ile sürdürülmekte olan toplumlararası görüşmelerin üstünde gördüğünü unutmuş gibidir.”
Son zamanlarda Doğu Akdeniz’de yaşanan gelişmelerin, Kıbrıs Rum tarafının, ortada hiçbir sorun yokmuşçasına sadece Kıbrıs Türk halkının değil, Türkiye’nin uluslararası sözleşmelerle sabit olan haklarına da tecavüz ederek oldu-bittiler yaratma gayretlerinin sonucu olduğunu belirten Oğuz, “Kıbrıs Rum tarafı, hidrokarbon arama imtiyazları dağıtarak büyük devletleri de şirketler aracılığı ile Türkiye ile karşı karşıya getirmeye çalışmaktadır. Bu gerçek, Kıbrıs Rum basınındaki yazarlar tarafından bile görülmekte ve makalelere konu olmaktadır. Durum bu iken, Ulusal Birlik Partisi olarak, Kıbrıs Türk halkının haklı davasının sözcülüğünü üstlenenlerin Türkiye’yi de suçlu sandalyesine oturtacak şekilde demeçler vermelerini kabul etmemiz mümkün değildir” dedi.