Türkiye’de henüz hükümet kurulmadı. 7 Haziran’da yapılan seçim sonrası ortaya çıkan koalisyon tablosu belli ki 2002’den bu yana tek başına iktidar olan ve buna alışan AKP ilk kez salt çoğunluğu sağlayamadı.
Bu durum bir koalisyonu zorunlu hale getirdi. Ama AKP koalisyona sıcak bakmıyor. Daha doğrusu AKP’nin doğal ve değişmez lideri Cumhurbaşkanı Erdoğan koalisyona sıcak bakmıyor.
AKP’nin dışarıda kalacağı 3 partili koalisyon ise neredeyse imkansız. Zaten MHP hiçbir biçimde HDP ile birlikte yürümeyeceğini açıkladı. Hatta Bahçeli Meclis Başkanlığı seçiminin son turunda “HDP’nin destek vereceği bir adaya biz oy vermeyiz” diyerek AKP’nin adayı İsmet Yılmaz’ın seçilmesini sağladı.
Böylece olası bir koalisyonun da ilk işareti verilmiş oldu. Şimdi gözler AKP-MHP koalisyonuna çevrildi.
Peki böyle bir koalisyon Türkiye’yi nereye götürür?
Birincisi çözüm süreci biter.
İkincisi de Türkiye Suriye bataklığına dalar.
İşte tehlikeli sular dediğim bu sulardır. Bu sularda yüzmek ne Türkiye’ye, ne de AKP’ye bir şey kazandırmaz.
Suriye’nin kuzeyinde, yani Türkiye’nin sınır ötesinde yaşanan son gelişmeler belli ki AKP’yi rahatsız etti.
Türkiye’nin sınır ötesinde uzun zamandan bu yana İŞİD teröristlerinin elinde bulunan bazı bölgeler PYD güçlerinin, yani Kürtlerin eline geçti. İşte Türkiye’yi rahatsız eden bu gelişmeler oldu.
Geçtiğimiz Ekim ayında Kobani’ye saldıran İŞİD teröristlerine karşı önce sessiz kalan, sonra da gerek Türkiye Kürtlerinin isyanı, gerekse de uluslararası kamuoyunun baskısı ile Peşmerge güçlerinin silahlarıyla birlikte Türkiye topraklarından geçişine izin vermek zorunda kaldı.
Kobani’den sonra kuzey Suriye’de ilerlemeye devam eden PYD bölgede bulunan kantonlarını birleştirmeye çalışıyor. Bu durum Türkiye’yi rahatsız etti. Bölgeye ağır silahlar, tank ve zırhlı personel taşıyıcıları yığmaya başladı.
Bu gelişmeler üzerine hem Erdoğan’dan, hem de Davutoğlu’ndan tehdit dolu açıklamalar ardı ardına geliyor.
İşte bu ortamda AKP, kırmızı çizgilerinin en başında “çözüm sürecinin derhal durdurulması” olan MHP ile bir koalisyona sıcak bakmaktadır diye düşünüyorum. MHP’nin 17-25 Aralık soruşturmaları ile ilgili kırmızı çizgisini yumuşatırsa Erdoğan da Anayasal sınırlara çekileceği konusunda söz verebilir.
Bu durumda kurulacak olan AKP-MHP koalisyonu çözüm sürecini bitirdiği gibi Suriye’de macera arayabilir. Böyle bir gelişme Kürt sorununun bırakınız çözülmesini, uzun bir süre daha keskinleşerek sürmesini getirecektir.
Unutmayınız ö bölgede yaşayan insanlar, hangi halktan olursa olsun akrabadırlar. Türkiye’nin güneyi ile, Suriye’nin kuzeyinde yaşayan Kürtler, Araplar, Süryaniler ve başka halklar birbirleri ile akrabadırlar.
Bu anlamda Türkiye’yi Suriye bataklığına sürüklemek gerçekten onarılmaz yaralar açabilir. O nedenle herkes dikkatli olmalıdır.
Başta HDP ve CHP de bu gelişmelere fırsat vermemek için beklemek yerine proaktif politika izlemelidir.
Olmayacak duaya amin diyeceklerine ve AKP dışında bir hükümet arayacaklarına, % 41 oy alan ve 258 Milletvekili çıkaran AKP’yi dışlamadan çözüm sürecinin ilerletilmesi ve Türkiye’nin demokratikleşmesinin önündeki engellerin aşılması için ortak bir koalisyona zorlamalıdır.
Unutmayın siyasette seyirci olunmaz.
Oyuncu olunur.
Bunu beceremeyen siyasete erken veda eder. Risk alan ve becerebilenler de değişimi sağlayabilir.