Cumartesi Ankara kana bulandı. Barış için Ankara’da toplanan barışseverlerin arasına karışan “canlı bombalar” kendileri ile beraber yüzlerce insanı havaya uçurdu. Barışseverlerin bir kısmı canlı bombalarla parçalandı, bir kısmı ölümcül yara aldı, bir kısmı da vücudunda şarapnel parçalarıyla yaşam savaşı veriyor.
İkisi de insan, canlı bomba olan da, barış için Ankara’da toplanan da. Dahası bu olayın ardından olumlu ya da olumsuz yorum yapanlar da insan. Barış mitinginin kana bulanmasına üzülenler de, bu olayda canlı bombaların iyi yaptığını düşünenler de insan.
Türkiye Milli maçının oynandığı Konya’da Ankara’da katledilen yüzlerce kişi için yapılan saygı duruşu sırasında içten, insanca saygı duran da, ıslıklarla yuhalayan ve ardından tekbir getirenler de insan.
Öyle mi?
Gerçekten hepsi insan mı?
Kendi gibi düşünmeyen insana saygı duymayan insan olabilir mi?
Evet insan, ama “insanlık suçu” işleyen insan.
İnsan olan insan canlı bomba olmaz. Bu nasıl bir anlayıştır. Bir insan üstelik de gencecik bir insan kendisiyle birlikte yüzlerce insanı katledecek ve cennete gideceğine inanacak.
Cennet nedir de kendisiyle birlikte yüzlerce insanı katleden bir katile kapılarını sonuna kadar açacak?
İnsan olan bir insan bu saçma düşünceye nasıl inanır?
Hangi din, hangi kutsal kitap cennete böyle gidilebileceğini yazar?
Benim dinle çok fazla ilgim yoktur. Ama insanlık için, insanların barış, kardeşlik duyguları ile yetişmesini ve barış içinde yaşamasını isteyen bütün dinler değil mi?
Bütün kutsal kitaplar, Kuran, İncil, Tevrat ve daha kaç tane kutsal kitap varsa barış, kardeşlik, sevgi, saygı diye yazmıyor mu?
Cumartesinden bu yana 1 hafta geçti. Acı hala dinmedi. Yaşadığımız şok hala devam ediyor. Hele Türkiye’de barış için düzenlenen mitinge katılmaya giderken katledilen insanların ardından yazılanlar, söylenenler ve yapılanlardan sonra acı ve şok derinleşerek sürüyor.
Bakınız AKP’nin Kale ilçesi Belediye Başkanı Ertan Hayla "Benim ay yıldızlı bayrağım hariç ne kadar yasadışı örgüt bayrağı varsa hepsinin bulunduğu bir mitingde ölenler için ne yas tutarım ne de saygı duruşu için ayağı kalkarım" dedi.
Bu açıklamasından sonra RS FM’de Yavuz Oğhan’ın sorularını yanıtladı. Ertan Hayla canlı yayında da sözlerinin arkasında durdu.
Bu açıklamayı yapan ve hükümetin ilan ettiği 3 günlük yasa karşı çıkan AKP’li belediye başkanı hala görevinin başında duruyor. Hala AKP üyesidir. Disipline verilip verilmediğini, parti ile ilişkilerinin kesilip kesilmediğini bilmiyorum.
Başkanı olduğu Kale ilçesinde yaşayan insanlar böyle bir belediye başkanına layık olmadıkları için başkanı istifaya çağırdı mı da bilmiyorum.
Ama bunun bir insanlık ayıbı olduğunu ve Türkiye’de böyle insanlar yüzünden demokrasinin gelişmediğini biliyorum.
RS FM’de aynı programa katılan Doç. Murat Paker, tabloya "sosyal bir hastalık" teşhisi koydu ve "Bu çok kaygı verici. Yani biz bir toplum değiliz. Bu toplumda farklı farklı toplumlar var iki de değil ikiden fazla toplumlar var ve birbirine güvenmeyen birbirinin ölüsüne bile saygı duymayan. Daha ne olsun?" dedi.
İnsan olmak, insan gibi düşünmek, insan gibi davranmak, insan gibi duygulanmak ve insana yapılan kötülüklere ayrımsız karşı durmak demektir.
Böylesi korkunç bir olay karşısında kılı bile kıpırdamayan ve “böyle bir mitingde ölenler için ne yas tutarım ne de saygı duruşu için ayağa kalkarım” diyebilen birisi için ne denebilir?
Hala koltuğunda oturuyorsa ayıp, hem de çok ayıp.