Akran zorbalığı

Verda Gülçür

Bir kişi ya da bir grubun sahip olduğu sosyal gücünü, kendilerinden daha zayıf gördükleri akranına karşı göstermesi ve bununla beraber kişinin kendi gücünü kanıtlama doğrultusunda yaptığı, sürekliliği olan tüm psikolojik ve fiziksel baskı türleri akran zorbalığı olarak nitelendirilmektedir.

Zorbalığa uğrayan çocuk genellikle diğerlerinden daha sessiz, içine kapanık veya duygusal bir yapıya sahiptir.

Zorbalığa uğrayan çocuk empati kurma becerisine sahipken ve sorgulayıcı davranırken ( neden bu davranışa maruz kalıyorum?) zorbalığı yapan birey ya da grupta da çoğunlukla antisosyal kişilik özelliklerinin baş gösterdiğini gözlemlemekteyiz. ( akranının üzüntüsünden zevk alma, ağlama, kaçma gibi davranışlarını alay konusu haline getirme …)

Genel olarak baktığımızda erkek çocukların fiziksel zorbalığa,  (itme, yumruk atma, fiziksel olarak canının yanacağı aktiviteler… ) kız çocuklarının ise sözel zorbalığa (lakap takma, fiziksel özellikleri ile dalga geçme…) maruz kaldığını gözlemlemekteyiz.

Bununla birlikte cinsiyet farkı gözetmeksizin;

Sosyal Zorbalık:  Gruptan dışlama, yalnız kalmasını sağlama, çocuğun edindiği arkadaşları kendinden uzaklaştırma

 Cinsel Zorbalık: Cinsel anlamda nahoş şakalar yapma, cinsel sözler söyleme veya temasta bulunma gibi davranışlarda bulunma

Siber Zorbalık: Sanal ortamda kişiye onu incitecek mesajlar atma, sosyal medyada fotoğraflarını kişiyi rencide edecek bir biçimde paylaşma, video ve fotoğraflarını bireyin iznini almaksızın yayma gibi zorbalık biçimleri de mevcuttur.

Zorbalığa uğrayan kişi bir veya birden fazla zorbalık çeşidine maruz kalabilmektedir. Zorbalık genellikle ilk başlarda “şaka yaptık” olarak adlandırılırken giderek şiddetini arttırmaya başlar.

Zorbalığa uğrayan bireyi anlayabilmek ve ona yardım edebilmek için onunla vakit geçirmeli, davranışlarını gözlemleme olanağı sağlamalıyız. Zorbalığa uğrayan birey genel anlamda içine kapanık olduğundan ilk başlarda yaşadıklarını anlatmak istemeyebilir. Ancak bireyin daha da sessizleşmesi, sürekli olarak kendini suçlaması, mutsuz, düşünceli görünümü, zorbalık gördüğü alandan çeşitli bahanelerle uzaklaşmak istemesi, ( fiziksel bir neden olmaksızın karın ağrısı, mide bulantısı..) depresif davranışları belirleyici özelliklerdir.

Bireyi çok üstelemeden, güven vererek, (bize sorununu anlattığı zaman kendi rızası dışında kimseyle paylaşmayacağımızın garantisini vererek) bireyin yaşadıklarını öğrenebiliriz. Zaten patlamaya hazır bir bomba gibi dolmuş birey yaşadıklarını güvenebileceği biriyle paylaşmak isteyecektir.

Bu paylaşımdan sonra ise müdahaleci değil destekleyici olmak çok önemlidir. İlk olarak çocuğa yapılan davranışın kendi yüzünden değil karşısındaki bireyin kişilik özelliklerinden, yanlış yetiştiriliş tarzından, kendi eksikliklerinden kaynaklandığı bireye anlatılmalı ve öğretmenlerinden ve okul çevresinden yardım istemesi için ikna edilmelidir. Ancak bunu birey yerine bireyin izni olmadan bizim yapmamız bize olan güvenini de sarsacaktır.

Ayrıca bu durumlarda çocuğun kırılan özgüvenini tamir edebilecek yeni ortamlarda bulunması çok önemlidir. Zorbalık yapan grubun dahil olmadığı kurslar, yetenekli olduğu ve başarısını gösterebileceği bir alanda kendini geliştirmesini sağlamak çocuğun özgüvenini yeniden kazanmasını sağlayacaktır.

Böylelikle zorbalığa uğradığı zaman bu davranışları kaale almaması, güçlü yönlerini ortaya çıkarması, karşı tarafı çok da önemli olarak görmemesi karşı taraf tarafından yapılan zorbalığın giderek sönmesine neden olacaktır. Bireyin üzüntüsü, kaygısı, korkusu ile beslenen birey veya grup aynı haz duygusunu yakalayamadığı zaman bireyden uzaklaşma yolunu seçecektir.