Böyle sıcak bir Temmuz ayıydı yine…
Ayşe ile Alexandros birbirlerini hiç tanımadılar. Ama Kıbrıs’ın yakın tarihinde isimleriyle belirleyici rol oynadılar.
‘Ayşe tatile çıktı’ 20 Temmuz 1974’te… Ancak Alexandros ondan önce, 15 Temmuz’da ‘hastaneye yatmış’tı.
Biz ‘Ayşe’nin tatilini biliyorduk elbette. Tatili 44 yıldır devam ediyordu zaten!..
Alexandros’un hastalığını ise epey geç duyup öğrendik.
* * *
Bundan 10 yıl kadar önce Kıbrıslı Rum siyasetçi Yannakis Omiru açıklamıştı ‘Alexandros’un hastalığı’ meselesini…
Bir ‘belge’ var daha doğrusu...
Bir telgraf metni...
Yıl 1974...
Temmuz ayı...
Sıcak mı sıcak bir hava...
Ayın 15’i...
Saat sabah 8.17...
Lefkoşa’dan Atina’ya bir mesaj geçiliyor, telgrafın tellerinden:
“Alaksandros hastaneye yattı!”
Geçmiş olsun.
Nesi varmış Alexandros’un?
Sabah sabah telgraf ihtiyacı doğduğuna göre, acil olmalıydı hastalığı...
Apandisit sancısı mı tutmuştu?
Böbreklerinden taş mı düşürüyordu?
Yoksa kalp krizi mi?
Neden yatmıştı Alexandros hastaneye?
* * *
Her neyi varsa...
Asıl soru hangi hastalıktan mustarip olduğu değil...
Kimdi acaba bu Alexandros?
Nerede yaşardı?
Yaşı kaçtı?
Ne iş yapardı?
Kimin nesiydi?
Telgrafı gönderen annesi miydi, yoksa babası mı?
Alıcı kimdi peki?
Atina’da yaşayan kardeşi mi?
Akrabaları mı yoksa?
Ortada üç ‘bilinmeyen’ vardı en azından:
Alexandros... Telgrafı gönderen... Telgrafın alıcısı...
* * *
Alexandros diye biri yoktu aslında!..
Bir ‘kod’du sadece bu isim...
Telgrafı gönderen de ne anası, ne babasıydı...
Alıcı da öyle...
15 Temmuz sabahı, Lefkoşa’dan ‘birileri’ Atina’dan ‘birileri’ne önceden anlaşılmış bir bilgiyi iletiyordu sadece...
Kıbrıs’ta ‘bir şeyler’ oluyordu...
Telgraf Atina’ya ulaştıktan sadece 4 dakika sonra tanklar yürümeye başlamıştı Lefkoşa sokaklarında!..
Albaylar Cuntası Kıbrıs tarihinde yeni bir dönemi başlatacak adımı atmıştı.
Kıbrıs’ta askeri darbe başlamıştı!
Telgrafı gönderen de, alıcı da Alexandros’un ‘hastanelik’ olacağını önceden biliyordu!..
Telgrafı Lefkoşa'dan gönderen, Rum Mili Muhafız Ordusu Komutan Yardımcısı Tuğgeneral Yeorgitsis’ti...
Atina’daki alıcı ise Yunan Genelkurmay Başkanlığı...
Rum Milli Muhafız Ordusu Komutanı Orgeneral Denisis Atina'ya çağrılmış, onun yokluğunda yardımcısı Alexandros’u hastaneye yatırmıştı!..
* * *
Biz Ayşe’yi yakından biliyorduk tabii…
Dönemin TC Dışişleri Bakanı Turan Güneş’in kızıydı Ayşe...
Cenevre’deki görüşmeler kopunca, Güneş Ankara’ya “Ayşe tatile çıksın” diyerek iletmişti ‘2’nci Harekat’ emrini...
1974’ten kısa bir süre sonra açıklanmıştı Ayşe’nin tatil meselesi...
Alexandros’unkini çok sonra öğrendik. Zira o alenen söylenmemişti.
Dönemin EDEK Başkanı Omiru açıkladı da öğrenmiş olduk Ayşe’nin tatile çıkışı öncesinde Alexandros’un hastalanmış olduğunu…
‘Resmi tarih’ ciddi bir hasara daha uğradı böylelikle…
* * *
Ankaralı Ayşe ile Atinalı Alexandros birbirlerini tanımadılar hiç...
İsimleri Kıbrıs’ta tarihe geçti, ama onlar hiç görüşmediler.
Belki de tarihin akışı farklı olacaktı Ayşe ve Alexandros tanışsaydı, konuşsaydı…
Ve Kıbrıslı Türkler de kolayca inanmasaydı ‘hastalık’ ve ‘tatil’ mesajlarına…
Böyle bir sıcak Temmuz ayıydı yine…