Algı operasyonları…
Tarihten beri hep var bu operasyonlar…
Şimdilerde teknolojinin haberleşmeyi hızlandırması nedeniyle çok daha etkilidir…
-*-*-
Mesela en büyük algı: Hz. İsa’nın beyaz tenli, sarı saçlı ve mavi gözlü olması…
Yıllarca hep böyle olduğu söylendi…
Sonra birileri çıktı, “hayır İsa siyah tenliydi” dedi, hatta film çekti, Dünya kalktı oturdu!
Irkçı beyazlar ortalığı velveleye verdi…
-*-*-
Melekler de beyaz!
Yani Netflix’te bir kaç dizi izlemesek, bütün meleklerin de beyaz olduğunu öne süren müthiş bir algı var kafamızda…
-*-*-
Ve Hollywood…
Öylesine güçlü bir algı merkezi ki, “Amerika olmasa, bir kaç Amerikalı kahraman yaşamamış olsa, Dünya’nın gerçekten teröristler tarafından patlatılacağı hissine kapılıyorsunuz!”…
Filmin son sahnesinde Amerikan Bayrağı dalgalanıyor ve kahramanımız, sevgilisine sarılıp evine doğru yürümeye başlıyor.
Bir sonraki filimde, bizi yine kurtarmak üzere…
Sen olmasan biz ne yapardık sevgili Rambo!
-*-*-
Hrıstiyanların ünlü “son akşam yemeği”nde çizilen suratlar da hep beyaz…
Aynı dinin Papa’ları beyaz…
Hiç siyah “Papa” olmadı şimdiye kadar…
Hep beyaz bir din ve siyah Hrıstiyan nüfusu çok fazla değil mi?
-*-*-
Amerikan başkanları neden “Beyaz Ev”de yaşıyor da hiç o ev başka renk olmuyor?
Neden adı “rankle” anılıyor?
-*-*-
Neden masallarda bile “siyah” yok!
Neden Pamuk Prenses’imiz var ama “Çikolata Prensesimiz” hiç yok!
-*-*-
Neden filmlerde kahramanlar çoğu zaman “beyaz” ve “ikinci kahramanlar” bazen siyah?
-*-*-
Noel Baba da beyaz!
Sakalları da, kendi de!
-*-*-
Her şeyin kötüsü “siyah”; iyisi “beyaz”…
Küçük siyah çirkn ördek bile siyah!
Siyah kedi, uğursuz!
-*-*-
Hatta ekonominin “hırsızlığına” kara ekonomi deniyor!
Black ekonomy!
Birini tehdit ediyorsanız, ona bile “Blackmail” demişler!
-*-*-
Bu algı, illa ki Hrıstiyanlarla alakalı da değil…
Mesela İslam’da “Şii” veya “Sunni” ya da ne bileyim “Hanefi” falan diye ayrılan mezhepler ya da çok farklı tarikatlar yok mu?
Peki, gerçekten Kuran, Allah tarafından yazılmışsa, okuyanlar, bu ayrıma rastladı mı?
Kuran, “Şii olalım” ya da “haydi hep birlikte hanefiyiz” falan diye emir mi verdi?
Vermedi!
-*-*-
Allah öyle bir emir vermedi; İslam’ın Peygamberi Muhammed de hiç bir zaman, “Ben sufiyim, ben şiiyim, şafiyim, hanefiyim demedi!
Ama neredeyse bin 500 senedir, birileri, işine geldiği gibi “uyduruyor”…
Oysa, Müslüman olacaksanız, Hazreti Muhammed’in öğrettiği gibi olun, yeter!
Algıcıların istemediği de işte budur!
Bilmem anlatabildim mi?
-*-*-
Algıcılar başarılı!
Ve asıl acı olan; birilerinin uydurmasından çok, kalabalıkların bu deli saçmalıklarına inanıyor olması değil mi?
(Örnekler tabii ki artırılabilir…)
Et fiyatları!
Efendim, et thalatına izin verilirse, fiyatlar ucuzlar!
Yani et arzını artıracağız ve fiyatları düşüreceğiz!
Teoride doğru ama pratikte mümkün değil!
Çünkü et fiyatlarını bir gün yarıya indirin, talep artacak!
Fiyatlar yine yükselecek!
Dolayısıyla “pratikte”, bu “teori” pek çalışmayacak!
Ya da hiç çalışmayacak!
Et fiyatlarını, et ithaline bağlamak, ithalatçıya kazandıracak, o kadar!
Ama denemekte fayda var mı?
Siz bilirsiniz sevgili yönetenler!
Şu anda kuzu etimiz, Güney’deki bazı marketlere göre iki kat pahalıya satılıyor…
Dana etinde bazen “fark” daha da açılabiliyor…
Yani, alabilen, etini Güney’den alıyor…
Şikayetim var mı?
Yok!
Hesap sorma meselesi!
6 Şubat 2023 büyük depremleri öncesi Tayyip Erdoğan’ın üç açıklaması:
1 - İmar affı ile Malatya’da 88 bin 507 vatandaşımızın sıkıntısını çözdük…
2 - İmar barışı ile toplam 205 bin Hataylı vatandaşımızın sıkıntısını çözdük…
3- İmar barışı ile toplam 144 bin 556 Maraşlı vatandaşımızın sorununu çözdük…
-*-*-
Depremden sonra Tayyip Erdoğan’ın bir televizyon konuşmasından alıntı:
“… Mesela bu imar affı diyorsunuz, bu konu ile ilgili de inşallah yeni dönemde katalog suçlar denen sistemin içinde o da yerini alacak. Biz sorumluları daha da köşeye sıkıştıracağız çünkü bu işin affı maffı olmaz!”
-*-*-
“Dün dündür, bugün bugündür” mü denmişti?
Öyle miydi?
Her neyse!
Biz de hesap soracağız ya bu konuda…
Yani Ersin Tatar falan…
İnşallah yani!
Karl Marx, Sovyet döneminden kalan posterde 'Dünyanın bütün proleterleri birleşin' diyordu. Kemal Kılıçdaroğlu, “... Günümüzde otoriter rejimlerin giderek güç kazandığı bir ortamda yeni bir söylemle yola çıkmak zorundayız. Dünyanın bütün demokratları birleşmek zorundayız” diyor... Bu söz, 14 Mayıs için de 25 Haziran için de çok anlamlı... En büyük bayram; “Emeğin Bayramı”... Kutlu olsun...