Ali Kişmir davası ve biz kabile miyiz?

Mert Özdağ

Modern demokrasilerin en temel özelliklerinden biri şeffaflıktır. Demokrasinin kurum ve kurallarıyla işlediği ülkelerde insanların bilgiye erişim hakkı vardır.

‘Vardır’ derken, fiilen bu hakka sahiptirler. Yoksa ‘kağıt üstünde’ bizde de bilgiye erişme hakkı vardır. Üstelik Anayasa’da da böyle yazar. Ama iş fiiliyata gelince tam tersi yaşanıyor.

En basit nüfus bilgileri dahi saklıdır, gizlidir, bu konuda hiçbir zaman şeffaflık olmamıştır.

‘Kabile reisi’ uygun görmemiş belli ki, bu ada yarısında kaç kişinin yaşadığını, gerçek yurttaş sayısını ve detaylarını kimse bilmiyor.

Ne gereği var, değil mi?

Nasıl olsa ‘kabile’ gibi yönetiliyoruz biz!

                                                                     ***

Ünal Üstel bir süre önce Ankara’ya gitti, orada bir protokol imzaladıkları açıklandı.

Okullar, ilahiyat koleji, külliye, yol, altyapı falan yapılacağını söylediler.

Rakamlar verdiler. Bol nutuk attılar.

Var mı o protokolü gören, okuyan?

Detaylarına hakim olan?

Muhalefet görmedi, okumadı, bilmiyor.

Gazeteciler görmedi, okumadı, bilmiyor.

Akademisyenler görmedi, okumadı, bilmiyor.

Kim biliyor peki?

Bilmem.

Ama ne gereği var ki zaten?

Unutmayalım, biz ‘kabile’ koşullarında yaşıyoruz!

                                                                     ***

2020 seçimlerinde her türlü müdahale yapıldı, TC’nin bütün imkanları kullanıldı, kurultaylara, Başbakan’ın kim olacağına toplum değil, ‘birileri’ karar verdi. O gün bu gündür ‘biat’ bazı kesimlerin genlerine işlendi, toplumda demokrasi kırıntıları yok edildi, siyasetin merkezine Ankara yerleşti.

Basını burada da ‘havuz’a çevirdiler, pek çok yazarı, programcıyı, gazeteciyi ‘bir şekilde’ susturdular, hizaya getirdiler, korkuttular, sindirdiler, ya da ‘tamamen duygusal yöntemlerle’ ikna ettiler.

Yetmedi. Şimdi susturmak için davalarla üzerimize geliyorlar.

Türkiye’nin Kuzey Kıbrıs’taki bütün atanmışları daha geçen yıl, 2023 seçimleri için Kuzey Kıbrıs’ı ‘seçim bölgesi’ ilan ettiler, propaganda kampanyası yaptılar.

Büyükelçisiyle, müftüsüyle…

Hatta imamıyla!..

Camide AKP’yi öven imama dahi söz söyleyemez hale geldik işte…

Normal ama, ‘kabile’yiz biz artık!..

                                                                     ***

Bakın ‘kabile’de başka neler neler yapılıyor daha…

Ali Kişmir yargılanıyor mesela…

‘Üst El’ böyle istiyor çünkü.

Kimliğimiz, benliğimiz değiştirilecek, zorla!

Susturulacağız!

Göçle, nüfusla, resmi propagandayla, bol parayla, zorla, topuzla…

Kabileler dahi böyle yönetilmez ki!

Demek biz o mertebeyi de geçtik.

Artık ‘kabile’ bile değiliz.

Onun en azından bir ‘reis’i olur çünkü…

Kendi reisini dahi seçemeyen kabile mi olur?

Ali Kişmir ne yazmış? Ankara’nın müdahale toplantısını kaleme almış.

Peki bunun neresi suç?

Müdahaleyi yapanlar mı, müdahaleyi uygulayanlar mı yoksa müdahaleyi yazanlar mı suçlu?

Şimdi hiç utanmadan bu rezaletin bir da 'davasını' yürütüyorlar.

Hade be oradan!

Bu ülke sizin sandığınız kadar sahipsiz değil ve Ali Kişmir de hiç yalnız değildir!