Onur Erdoğan
İnsanoğlunun hamuru yoğrulurken içine bol miktarda tezatlık katılmış. Bundan dolayı insanoğlunun yaşamının her aşamasında bir tezatlık var. Tıpkı hep güzeli, iyiyi, aşkı istemesine rağmen savaştan, kavgadan beslenmesi gibi… İnsanlık tarihinde savaş hikâyelerinin, aşk hikâyelerinden daha çok olması gibi… Kahramanların, çok sevenlerden ya da insanları iyileştiren kişilerden değil, hep çok savaşanlardan ve çok öldürenler olması gibi…
Bu yazıya konu olan kahramanlar yine savaş yıllarında yaşamış ama güçlerini savaştan değil aşktan almış. Tarihte nadir görülen aşk efsanelerinden birini yazmışlar. Kâh kader yollarını ayırmış, kâh birleştirmiş. Her ayrılışta daha da bağlanmışlar, her bağlandıklarında kader yollarını daha da ayırmış. Her seferinde aşkları daha da artmış ve efsanevi aşk hikâyesinin ölümsüz kahramanlarına dönüşmüş, etten kemikten yaratılmış Ali ve Nino.
GERÇEK Mİ KURGU MU!
Yaşamı başlı başına bir gizem olan Kurban Said, 1900’lü yılların başında yazmış bu epik aşk hikâyesi Ali ve Nino’yu. Kurban Said’in halen daha kim olduğu bilinmemekte. Kimliği hakkında birçok iddialar olsa da kesin olan bir bilgi yok. Aynı belirsizlik Ali ve Nino için de geçerli. Bir grup tamamen bir hikâye olduğunu düşünse de bir grup da gerçek bir hikâye olduğunu savunuyor.
Gerçek ya da kurgu tartışmasını bir kenara bırakıp Ali ve Nino’nun hikâyesine dönelim; Ali Han Şirvanşir ve Nino Kipiani, Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de yaşayan birbirine sevdalı iki genç. İkisi de maddi durumu iyi aileden geliyor. Ali, geleneksel aile kurallarına göre yaşayan Müslüman bir Azeri Türkü. Ailesi ne kadar Bakü’nün önde gelen modern ailelerinden biri olsa da örf ve adetlere uymaya önem veren bir aile. Nino ise batıya dönük yaşayan Hristiyan bir Gürcü. Ailesi lüks bir yaşamı tercih eden ve bunun getirdiği rahatlıktan vazgeçmeyen bir aile. Her iki aile de yersiz ve uygunsuz gördükleri bu aşkı engellemeye çalışır. Ali atalarının gelenekleri ve Nino arasında sıkışırken, Nino da aile baskıları ve Ali arasında sıkışmıştır.
Bunların yanında Azerbaycan ve dünyadaki kaotik durum işleri oldukça zorlaştırır. Dünyayı savaşa sürükleyen kirli siyasi oyunların tuzağına düşerler ve savaşa sürüklenirler. Aşklarının baharında kendilerini Bolşevik devriminin gölgesinde, Azerbaycan’ın bağımsızlık mücadelesi içinde bulurlar. Bütün bu olumsuz şartlara göğüs gerip evlenirler. Ama evlendiklerinde de sıkıntılar peşlerini bırakmaz. Hayatları sürekli ayrılık ve kavuşmalar ile geçer. Bu zor zamanlarda Ali ve Nino sürekli ayrılır ve kavuşur. Bu durum Ali’nin ülkesi için silâhaltına girip cepheye gitmesi ile son bulur. Bu sefer Ali değil, ölüm haberi gelir.
Ali ve Nino’nu bu ölümsüz aşk hikâyesi, birçok dile çevrilmiş ve uluslararası bir ün kazanmış, beyaz perdede birçok defa oynamış. Heykeltıraş Tamar Kvesitadze tarafından da anıtlaştırılmış ve Gürcistan’ın yazlık şehri olan Batum’un en güzel yerinde yerini almış. Batum’un restorasyon yapılan kilometrelerce uzunluğundaki ünlü sahili olan Batumi Boulevard (Batum Bulvarı) sahilinin tam uc noktasındaki bu 7 ton ağırlığındaki dev metal heykel Ali ve Nino’nun bir kavuşup bir ayrılmalarını simgeliyor. Batum’a gelen turistlerin hayranlıkla izlediği hareketli heykelde Ali ve Nino bir daire çizerek sürekli dönüyor. 10 dakikada bir birleşip birbirleri arasından geçip tekrar ayrılıyor.