"Alım gücü yükseltilmeli"

Genel Seçim’e sayılı gün kaldı, yarış hızlandı. Milletvekili adayları ‘farklı bakış’ açılarını YENİDÜZEN’le paylaştı. YENİDÜZEN, adayların farklı bakış açılarını 5 soruyla sizler için yansıtıyor.

Meltem SONAY

Genel Seçim’e sayılı gün kaldı, yarış hızlandı. Milletvekili adayları ‘farklı bakış’ açılarını YENİDÜZEN’le paylaştı. YENİDÜZEN, adayların farklı bakış açılarını 5 soruyla sizler için yansıtıyor.

SORULAR


1 Sizce ilk müdahale edilmesi gereken iç sorunumuz nedir?

2 Ekonominin kurtuluş reçetesini yazmaya nereden başlarsınız?

3 Euro mu, Türk Lirası mı… Peki nasıl?

4 Federal çözüm mü, yoksa KKTC’yi tanıtmak mı?

5 TC-KKTC ilişkileri hangi zeminde olmalı?

 

KİMDİR?

 

NİYAL ÖZTÜRK:

Boğaziçi Üniversitesi’nde Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümünü ve Salford Üniversitesi’nde Pazarlama konusunda yüksek lisansını tamamladı. Sanayi Odası’nda Genel Sekreter Yardımcısı olarak çalıştı. Avrupa Birliği ekonomik kalkınma programlarında Lefkoşa Surlariçi Kalkınma stratejisini geliştirdi, Odalara ve girişimcilere eğitim ve danışmanlık verdi, Karpaz’da zeytin ve üzüm, Lefke’de bölgesel turizm kümelenmesi konusunda Kıdemli Uzman olarak çalıştı. Halen, Kredo Danışmanlık’ta İş Geliştirme ve Yönetim Danışmanlığından Sorumlu Ortak olarak çalışan Öztürk, 2019’dan bu yana Kıbrıs Kadın Motosiklet Sürücüleri Derneği Başkanı ve profesyonel olarak müzikle ilgileniyor.


ASLI BABAYİĞİT:

Doğu Akdeniz Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Girne Amerikan Üniversitesi Hukuk mezunu olan Aslı Babayiğit, avukat ve tasdik memuru.

Kadın haklarının gelişimi için Türkiye’de ve Avrupa Birliği’nde çeşitli konferanslara katılan Babayiğit, Demokrat Parti’den milletvekili adayı oldu.

 


CTP Milletvekili Adayı Niyal Öztürk:

“KKTC’yi tanıtmak diye bir şey hayal ürünüdür”

1- “Pandemi nedeniyle zaten ciddi sekteye uğrayan ekonomide krizin etkisi, Türk Lirasının değer kaybetmesiyle kat kat arttı. İlk müdahale edilmesi gereken halkın alım gücünün geri kazandırılması. İkinci olarak da olabildiğince hızlı bir şekilde hem ürün hem hizmetler nezdinde potansiyelimizi artırmak için çalışmalar gerçekleştirilmesi. Tabi bir yandan da COVİD-19 ile savaşmaya devam etmeliyiz.”

2- “Öncelikle hem vatandaş, hem de işletmeler nezdinde acil önlemler gerçekleştirmeliyiz. Halkın alım gücünü korumak adına gelirlerin de stabil bir döviz kuruna endekslenmesi, vatandaşın alım gücünü rahatlatacaktır. Buna ek olarak, işletmelerin vergi yükünü azaltmak için vergi oranları indirilmeli, işletmelere ek katkı ve destekler sağlanmalı. Teşvik sistemi yeniden yapılandırılarak sektörel kalkınma önceliklerine uygun, hedef bazlı ve ölçülebilir teşvikler sağlanması, yatırım fazlası olan alanlarda teşviklerin kaldırılması, katma değeri artıracak ve yeni iş olanakları yaratacak yatırımlara uygun finansman sağlanması önemli. Bu destekler aynı zamanda üretim ve girdi maliyetlerinin düşürülmesine, ihracata ve verimliliği artıracak teknolojik yatırımların artırılmasına da odaklanmalı. Hellim, zeytin, harnup ve benzeri niş tarımsal ürünlerin kalite standartlarını artırmak, pazar bulmalarına destek vermek için kooperatiflere hem teknik hem mali destek verilmesi gerekiyor. Bir yandan üretim kooperatiflerinde işbirliğinin artırılarak maliyetlerin düşürülmesi, bilgi ve yetkinliklerine artırılması, sertifikalandırılmanın yaygın hale getirilmesi gerekiyor.”

3- “Giderlerimizin Euro’ya endeksli olması ve daha stabil olması nedeniyle Euro. Bununla ilgili ilk adım, gelirlerin Euro’ya göre hesaplanması ve böylece Türk Lirasındaki düşüşten daha az etkilenmemiz olacak. Bir sonraki adımda ise Euro’ya geçiş çalışmaları yapılabilir. Bu daha yoğun çalışmaların ve istişarelerin gerçekleştirilmesini gerektiren bir süreç olacaktır”.

4- “KKTC’nin ilan edilmesinden 3 gün sonra Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi 541 numaralı kararı ile bu deklerasyonun yasal olarak geçersiz olduğuna karar vermiş ve teknik olarak KKTC’nin dünyada tanınmasının önü kapanmıştır. Anlayacağınız KKTC’yi tanıtmak diye bir şey hayal ürünüdür. Bizim dünyayla bütünleşmemizin tek yolu, Kıbrıs sorununun, BM parametreleri çerçevesinde, iki toplumlu, iki kesimli ve siyasi eşitliğe dayalı bir federasyon temelinde çözümüdür.”

5- “TC-KKTC ilişkileri Türkiye Cumhuriyeti ile olan ilişkilerimizin karşılıklı saygı çerçevesinde geliştirilmesini hedefliyoruz. İlişkilerin yapısal bir zemine oturtulması ve mali protokollerin karşılıklı mutabakat çerçevesinde değerlendirilmesini öngörüyoruz. Bununla birlikte, planlanan projelerin gerçekleştirilmesinin sağlanması ve ayrılan bütçenin daha etkin kullanımı için bir izleme sistemi oluşturmayı hedefliyoruz.”


DP Milletvekili Adayı Aslı Babayiğit:

“Masada kalan tek çözüm KKTC'yi yaşatmaktır”

1- “İlk müdahele edilmesi gereken sorun halkın alım gücünü tekrar yükseltmektir. Popülist ve ideolojik söylemleri terk edip bir an önce gümrük indirimi, KDV indirimi ve yatırımcıyı desteklemek suretiyle el yakan market fiyatları indirilmeli.”

2- “Ekonomi'nin kurtuluşu yatırımı ve üreticiyi desteklemektir. Hibe ve kredilerle bir halk kalkınamaz. Devlet olarak üreticiyi destekler ve üretimi arttırırsak ve bunu KDV/gümrük vergilerini indirerek optimize edersek halkın alım gücü artar.”

3- “Euro'ya geçmek gibi popülist söylemleri tartışmaya değer bile görmüyorum. Bunun imkansız olduğunu anlamak için ekonomist olmamıza gerek yok. Henüz kendi kalkınmamızı gerçekleştiremediğimiz, devamlı Türkiye'den para yardımı aldığımız bir ortamda nasıl TL'yi terk edeceğiz? Önce kalkınma hamlemizi gerçekleştirip, kimseye el açmadığımız bir ekonomik refaha kavuşmalıyız. Sonrasında TL'yi terk etmek istiyorsak EURO değil ama dijital bir kripto paraya geçebiliriz. Bunun teknolojik alt yapısını ve ekonomiye olan etkisini masaya yatırıp tartışabiliriz.”

4- “Bir siyasetçi rasyonel olmalı. Rum yönetiminin ya da Rum Halkı'nın kesinlikle adada federal bir çözüm isteği yokken, Avrupa veya Birleşmiş Milletler nezdinde federal çözüm peşinde koşmak bence halkımızı ve ülkemizi özgüvensiz gösterir. Masada kalan tek çözüm KKTC'yi yaşatmaktır. Gerçeklerle yüzleşemezsek rasyonel kararlar alamayız”.

5- “Türkiye bizim Anavatanımız'dır, bu işin duygusal tarafı. Ama öte yandan Türkiye uluslararası hukuk nezdinde adanın garantör ülkesidir. Bu gerçekler ışığında Türkiye ile çatışmak halkımıza zaman kaybettirir. Ama Anavatan da olsa hiç bir ülkenin bize rağmen bizim ülkemizle ilgili karar almasının da karşısında olmalıyız. Olması gereken Türkiye politikamızı bir cümleyle özetlemek gerekirse: Dik durmak lazım.”

Özel Haber Haberleri