Dünyaca ünlü fizik profesörü Stephen Hawking’in adını hemen hepimiz bir şekilde duymuşuzdur.
Büyük Patlama Teorisi’nin (Big Bang Theory) geliştirilmesinde önemli katkıları bulunan, bu alandaki başarıları, ’20. Yüzyılın buluşları’ arasında gösterilen ve ‘Einstein’dan bu yana dünyaya gelen en parlak teorisyen fizikçi’ olarak kabul edilen İngiliz evrenbilimci Hawking’in, tekerlekli sandalyede yaşamını sürdürdüğünü ve pek çok vücut fonksiyonu gibi konuşma yetisini de yitirdiği için sandalyesine bağlı bilgisayar aracılığıyla konuştuğunu da duymuş/görmüşüzdür.
Peki Hawking’in hastalığının ne olduğunu biliyor muyuz?
Sanırım birçoğumuz bu hastalığın ne olduğunu daha yeni yeni öğreniyoruz.
Çünkü ölümcül bir hastalık olan ALS konusunda farkındalık yaratmak amacıyla başlatılan bir kampanya, tüm dünya ile birlikte bizim de gündemimize girmiş durumda.
Amyotrofik Lateral Skleroz ya da Motor Nöron Hastalığı olarak bilinen ve merkezi sinir sisteminde, omurilik ve beyin sapında motor sinir hücrelerinin kaybıyla ortaya çıkan ALS, kaslarda erimeye yol açıyor ve hastalar başta kollar ve bacaklar olmak üzere pek çok vücut fonksiyonunu kaybediyor.
Zihinsel fonksiyonların etkilenmiyor oluşu ise bu hastalığın belki de tek tesellisi.
Hawking, teşhis konulduktan sonra ortalama 2 ile 5 yıl arasında ömür biçilen ALS hastaları adına ufak da olsa bir umut, çünkü 21 yaşında ALS teşhisi konulan ünlü bilim insanı, bugün 72 yaşında ve hâlâ hayatta.
1941 yılında bu hastalıktan ölen Amerika’nın ünlü beyzbol oyuncusu Lou Gehrig’in adıyla da anılmakta olan ALS ile ilgili olarak başlatılan Ice Bucket Challenge adlı kampanya, kimi kesimlerden büyük destek görürken, kimi kesimlerce ise eleştirilmekte.
Eleştiri nedenlerinin başında ise, kampanyanın özellikle sosyal medyada bir ‘şov’ aracı haline gelmiş olması geliyor.
Bu noktaya katılmamak sanırım imkansız.
Ama her şeye rağmen ALS hakkında bir farkındalığın oluştuğu, en azından hastalığın daha bilinir hale geldiği gerçeğini gözden kaçırmamak lazım.
Bir diğer önemli nokta, bu kampanya aracılığıyla hedeflenen bağışlar tabii.
Toplanan bağışlar hem hastalar ve hem de esasen hastalığın tedavisi adına yapılan klinik çalışmalar için harcanacak.
Amerika’da çok kısa sürede yaklaşık 15 milyon Dolar toplanmış.
Ama örneğin neredeyse başından aşağı buzlu su dökmeyen ünlünün kalmadığı Türkiye’de sadece 95 bin TL bağış toplanabilmiş.
Facebook’tan izlediğim kadarıyla bu kampanya bizim ülkemizde de son derece popüler.
Peki acaba bağış yapan kaç kişi var?
***
Her türlü eleştiriye rağmen bu ve benzeri kampanyaların önemli olduğuna inananlardanım.
Yeter ki esas amaç unutulmasın.
Hastalığın kendinin unutulup da kampanyanın sadece bir eğlence, bir eğlenme ve bir gösteriş aracına dönüştürülmesi, eminim bu hastalığı taşıyanların ve onların yakınlarının kalbini kırmaktan başka bir işe yaramayacaktır.