*** YÜZLEŞME KONUSUNDA DÜNYADA NELER YAPILIYOR?
AVLAREMOZ
*** Eleftheria Kakura ile Selanik’te “Anma Yürüyüşü”ne yolculuk: “Selanik, nüfusunun yüzde 20’sini oluşturan 50 bin Yahudi vatandaşını İkinci Dünya Savaşı sırasında yitirdi…”
Röportaj: Eli Haligua
Çeviri: Ozan Ekin Gökşin
Selanik’te 2013 yılından beri Yahudiler için gerçekleştirilen Anma Yürüyüşü’nü organizasyonun aktivistlerinden Eleftheria Koukoura ile konuştuk:
*** “Memorial Walk (Anma Yürüyüşü)” nedir, bu etkinliği düzenlerken ne amaçlıyorsunuz biraz açıklayabilir misin?
“Anma Yürüyüşü”, İkinci Dünya Savaşı sırasında hayatını kaybeden 50.000 Yahudi vatandaşın (şehir nüfusunun %20’si) huzurunda, onları onurlandırmak adına yapılan barışçıl bir protesto olma amacını taşıyor. Aslında anma yürüyüşü, “karanlık yıl dönümünü” onarmak adına yapılan bir anma. 6 aylık dönemde 19 tehcir olayı gerçekleşti ve 49.091 Yahudi’nin sadece % 4’ü (1.950kişi) kurtuldu. İlk sürgün 15 Mart 1943 tarihinde, sabahın erken saatlerinde meydana geldi ve 2.500 Yahudi, Baron Hirsch gettosundan (eski tren istasyonuna en yakın olan getto) Auschwitz-Birkenau ölüm kampına yollandı. Ayrıca, Eleftheria Meydanı’nın (Özgürlük Meydanı) başlangıç noktası olarak seçilmesi yerelde yaşanan reddedişe karşı somut bir göstergedir. Şehrin kalbinde açık otopark olarak kullanılan ve masum olarak görülen bu meydan, 7 Temmuz 1943’ten beri Selanik tarihinin en karanlık sayfalarını tutmaktadır. (Naziler bu işlem için Yahudiler için kutsal olan Şabat gününü tercih etmişlerdir.) “Nihaî Çözüme” götüren Nuremberg Kanunları’na istinaden, 18-45 yaşları arasındaki bütün Yahudi erkeklere hazır bulunma emri verildi ve sonucunda çalışma kamplarına gönderildiler, korkunç olaylar döngüsünün içine girdiler.
*** İnisiyatifiniz nasıl kuruldu?
İnisiyatifimiz, 2013 yılında, daha büyük bir hareketin parçası olarak Nazi zulmünün kurbanlarını şereflendirmek adına, Selanik Belediyesi tarafından Selanik Yahudi Cemaati (JCT) ve Aristotle Üniversitesi (AUTh) ile işbirliği yapılarak kuruldu. Daha sonra ise anma yürüyüşleri çeşitli etkinliklerle zenginleşti. Örneğin bu yıl Sayın Rika Benveniste ve Sayın Rena Molho gibi seçkin bilim insanlarıyla tarih konuşmaları olacağını umuyoruz. Belediye Sarayı’nda “Yahudi Soykırımı Üzerine Tanıklık ve Tarihî Raporlar” ismindeki kitap fuarı gerçekleşirken, Selanik Yahudi Cemaati Korosu’nun da katıldığı bir “Anma Konseri” gerçekleştirildi. Kitap fuarında Merkez Kütüphane’nin (AUTh) Shoah koleksiyonundan kitaplar sergilendi ve şehrin iki enstitüsü Makedonya Üniversitesi (UoM) ve Selanik Alexander Teknolojik Eğitim Enstitüsü’nün (ATEITh) katılımı sağlandı.
*** Yürüyüş güzergahı üzerinde ziyaret ettiğiniz yerler ve yürüyüşün katılımcıları hakkında bilgi verebilir misin?
Geçen yıllar boyunca görülüyor ki, bu anma yürüyüşlerinin katılımcıları sadece Selanik Yahudi Cemaatinden gelenler yahut ona yakın akademik çevreden değiller. Eski hemşerilerinin adımları üzerinde barışçıl bir biçimde yürüyen Selanikli insanlar ve aileler katılıyor yürüyüşe. Yürüyüş Özgürlük Meydanı’ndaki (Plateia Eleftherias) Holokost Anıtı’yla başlıyor, sonrasında birkaç dakikalık yürüme mesafesinde bulunan ve 74 yıl önce tehcirin başladığı Eski Tren İstasyonu’na gidiliyor. Orada, resmi tören ve saygı duruşunun yanı sıra, Selanik Yahudi Cemaati korosu tarafından bir anma ve Yunan öğrenciler tarafından tiyatro temsili ve şiir okuma (Örneğin Paul Celan‘ın Todesfuge şiiri) etkinlikleri de düzenleniyor.
*** Bugün Selanik’te kaç Yahudi yaşıyor?
Bir zamanlar Yunanistan’ın en yoğun Yahudi nüfusunun olduğu, “İsrail’in Annesi” (la madre de Israel) olarak da anılan Selanik’te, resmi rakamlara göre sadece 1.200 Yahudi yaşıyor.
*** Geçmişi bilmek, daha iyi bir gelecek inşa etmek için yardımcı olabiliyor. Yunanistan ve Yahudi toplumu konusundaki yüzleşme pratikleri için neler söylemek istersin?
Savaş öncesi Selanik’in çok kültürlü ve dinler arası mozaik yapısını göz önünde bulundurursak, yapılan ve tabii ki daha da yapılması gereken çok iş var. Çeşitli sebeplerle (çoğu zengin Yunan Ortodoks, Yahudi hemşerilerine karşıydı ve Küçük Asya’dan gelen Rum göçü devasa bir toplumsal dengesizlik yaratmıştı) kentte düşmanlık atmosferi oluşmuştu ve birçok insan başkalarının mülklerine el koyabilmek için Nazi yönetimiyle işbirliği içindeydi. Belediye ve Yahudi cemaatinin oldukça işbirliğine yatkın olmasına rağmen yeni neslin cehaletini fark etmek utanç verici. Şehrin geçmişi ve hafızaların tazelenmesi konusunda farkındalık sahibi ve ilgili kişiler için arşivlere erişim imkanları, etkinlikler, sempozyumlar ve giderek artan yayınların olduğu bir gerçek. Fakat böylesi bir geçmişe sahip ve Altın Şafak gibi bir partinin seçimlere resmen katıldığı bir ülkede nasıl iyimser olabilir insanlar? Tarihi anıtlar ya da mezarlıklara yönelik vandallıklar sürerken Yunanistanlı ve Selanikli Yahudiler kendilerini nasıl hissedecek? Yunanistanlı Yahudilerin yaşadığı Holokost halihazırda okullarda ve ders kitaplarında uygun bir yer bulamazken nasıl bir değişim yaşanabilir? Değişim vakit alır, emeklemek gibidir. Şu noktada en önemli şey, kamu kurumlarından gelen destek ve eğitim aktivitelerinin uygulanmasına verilen önem. Selanik Aristotle Üniversitesi’nde Yahudi Çalışmaları Bölümü’nün (1935’te Metaxas diktatörlüğü sırasında kapatılmıştı) tekrar açılması bu yönde atılmış ideal adımlardan birisi.
(AVLAREMOZ - Eli Haligua – 17.6.2017)
------------------------
*** “Yüzleşme”yle ilgili kitaplar…
“Küçük Kudüs – Selanik, duvarın yıkılışından sonraki bir yaz günü…” - Elettra Stamboulis, Angelo Mennillo
“Selanik, namı diğer Küçük Kudüs, Balkanlar’daki çokkültürlü ve çok çetrefilli hayatın/tarihin simge mekânlarından biridir. Bugün değişik ülkelere yayılmış pek çok insanın aile hafızasında bambaşka resimlerle kendine hâlâ yer bulabilmesi onun hem sonsuzca doğurgan hem de iğdiş edilmiş doğasının somut bir göstergesidir.
Küçük Kudüs-Selanik, Duvarın Yıkılışından Sonraki Bir Yaz Günü işte tam da bu bellek ya da unutuşa dair bir grafik roman. Kesintili ve yoğun çizgileri içinde okuyucuyu Selanik’in modern tarihi içinde bir aile hikâyesini takip etmeye ve bizzat kendi hikâyemiz içinde Selanik’in yerini bulmaya davet eden kışkırtıcı bir anlatı.
Küçük Kudüs, Elettra Stamboulis’in içinde yaşadığı coğrafyayı takip eden ve tartışan hikâyeciliği ve Angelo Mennillo’nun yenilikçi ve aykırı çizgileriyle İtalyanca ve Yunancadan sonra gözden geçirilmiş ve genişletilmiş bir edisyonla şimdi Türkçede.
Küçük Kudüs sayesinde hiç görmediğim Selanik hakkında gerçek bir izlenimim oluşmaya başladı. ... Bu kitaptaki insan hikâyeleriyle örülmüş bir şehir anlatısı. İşin güzelliği, çizgi roman bu tür anlatılara çok yakışıyor…” (Cem Dinlenmiş, Küçük Kudüs’e Önsöz)
------------------------
“Çocukluğu olmayan adamlar…” - Antranik Dzarugyan
“Bu kitap, üzerine titreyecek kimsesi olmayan, hayata çok erken adım atmak zorunda bırakılan yetim çocukların hikâyesi. Antranik Dzarugyan'ın ilk kez 1955'te Beyrut'ta Ermenice olarak yayımlanan ve tüm zamanların en çok okunan Ermenice kitaplarından biri olan Çocukluğu Olmayan Adamlar'ı, Birinci Dünya Savaşı sırasında Felaket'in kucağına itilen, açlığın ve mahrumiyetin gölgesinde çocukluklarını ve hatta insanlığa olan inancını yitiren Ermeni yetimlere odaklanıyor. 1915'in ölümcül rüzgârlarıyla Halep'e savrulan Dzarugyan, oradaki bir yetimhanede heba olmuş çocukluğunu kimi zaman tebessüm ettiren, kimi zaman ise yürek burkan olaylar eşliğinde, büyük bir canlılıkla anlatıyor. Boyundan büyük işler yapan ve hayattan en büyük payı kapmaya çalışan yetimler, yoksunluğu ve kimsesizliği iliklerine kadar hissediyorlar; ancak bu durum onların kendi eğlencelerini yaratmalarına ve kurallarını kendileri koydukları bir dünyada yaşamalarına asla mani olmuyor. Yaşanan trajedinin büyüklüğüne rağmen hayatı ucundan köşesinden yakalama uğraşı, bu dünyanın çarklarının bir şekilde dönmesini sağlıyor. Yitirilmiş masumiyetinin peşine düşen Dzarugyan, bir daha gelmeyecek çocukluğuna sesleniyor ve gözünü karartarak onu kendinden çalanlardan hesap soruyor…" DEVAM EDECEK...