1880’lerdeyiz.
Dünya elektrikle tanışıyor, fakat Edison’un DC akımı bugün kullandığımız sistem ile aynı değil.
Mesafe kat ettikçe elektriğin gücü azalıyor. O yüzden de her kasabanın, her köyün, her şehrin yanına bir elektrik santrali gerekiyor.
Nikolai Tesla isminde bir Sırp kökenli mucit ve elektrik mühendisi 20. yüzyılı kökten değiştiriyor.
Amatör ruhun ne kadar güçlü ve dönüştürücü olabileceğinin en güzel örneklerinden biri olan Nikola Tesla, tüm hayatını maddi kazanç yerine insanlığa katkı sağlama motivasyonuyla yaşıyor.
Tesla, çoğu zaman ticari başarı elde edememiş, ancak tarihe yön veren devrim niteliğinde buluşlar yapayı başarıyor.
Bu buluşlar bugün bizler de dahil olmak üzere insanoğlunun yaşantısını değiştiriyor.
Bugün, her yerleşim biriminin yanı başında bir elektrik santrali gerekmiyorsa, bunu Tesla’ya borçluyuz.
Radyo’nun mucidi olan Tesla’nın televizyon, internet ve bunun gibi kablosuz iletişim ağlarının temelini de attığını söyleyebiliriz.
X-Ray ışınları üzerine yaptığı çalışmalar ile röntgenin icadına katkıda bulunan Tesla, bu çalışması sayesinde belki de bugüne kadar milyonlarca hayat kurtarmıştır.
Burada sayamayacağımız kadar fazla icadın mucidi olan Tesla, dünyaya kablosuz elektrik sağlamak için AC elektrik akımı patentini satmış ve yoksulluk içinde hayatının sonunu tamamlamıştır.
Edison zengin bir imparatorluk kurarken, 20. Yüzyılın asıl mucidi olan Nikola Tesla’nın yoksulluk içinde ölmesinin sebeplerinden biri ise tüm dünyaya kablosuz elektrik sağlama vizyonu olarak tarihe geçiyor.
Atmosfer üzerinden kablosuz elektrik ile dünyanın en uzak köşelerine enerji sağlamak düşüncesinde olan Nikola Tesla bu vizyon için amatör ruh ile çalıştı.
Eğer Tesla bu vizyonunu hayata geçirseydi, bugün nasıl her köyün yanında bir elektrik santrali olmasını hayal edemiyor isek, o zaman da kablo ile farklı ülkelere elektrik taşındığı ilkel bir dünyayı hayal edemeyecektik.
Ne kadar geri kalmış ne kadar ilkel ve ne kadar saçma diye garipseyecektik.
Ardından 1900’lerin başındayız.
Samuel Pierpont Langley ismindeki bir bilim adamı, Amerika Birleşik Devletleri Savaş Bakanlığı’nın sağladığı büyük bir bütçe ile önemli bir proje üzerinde çalışıyor
Hedef insanoğlunun artık uçabilmesi, yani uçakların icadı.
Langley, Harvard Üniversitesi heyetinde bulunuyor ve Smithsonian’da çalışıyordu. Ciddi derecede saygı görüyordu.
Dönemin en iyi akıllarını işe almıştı. Her attığı adım New York Times gazetesi tarafından takip ediliyor ve inanılmaz derecede ilgi görüyordu.
Fakat, sadece birkaç yüz kilometre ötede Wright kardeşler Langley’in yapamadığını başardılar. Ve insanoğlunun uçmasını sağlayan icadın mucidi oldular.
Wright kardeşlerin parası veya fonu yoktu. Bisiklet dükkanından kazandıkları ile deneylerini finanse ediyorlardı.
Eğitimleri yoktu, ekipleri yoktu ve kimse adlarını dahi bilmiyordu.
Uçuş denemesine gittiklerinde yanlarında 4 set tamir malzemesi götürüyorlardı, çünkü her denemede en az 4 kez düşmeleri bir gelenek haline gelmişti.
Ama onların bir vizyonları vardı. Onların amatör ruhu vardı. Bir hayaldi uğruna çalıştıkları. Ve bu hayal için gece gündüz demeden, canla başla çalıştılar.
Sonuçta, büyük adam Langley yerine insanoğluna uçma buluşunu başaran kişiler Wright Kardeşler oldular.
Langley’in parası, saygınlığı, tanınırlığı ve geniş ekibi varken, vizyon eksikti.
Bu yüzden Wright Kardeşler uçmayı başardığı gün, Langley tüm araştırmasını olduğu gibi çöpe attı.
Bir daha da bu konu üzerine düşünmedi.
Tarihte Wright Kardeşler ve Nikola Tesla gibi birçok amatör ruh taşıyan kişi hayatımızı değiştirmiştir.
“Amatör” kelimesinin tanımı “Bir işi para kazanmak için değil, yalnız zevki için yapan, hevesli, meraklı kimse” olarak belirlenirken, bunun yanına “acemi” kelimesi de eklenir.
“Profesyonel” kelimesinin tanımı ise “Bir işi kazanç sağlamak amacıyla yapan kimse” olarak tanımlanır. Bunun da yanına “uzman” kelimesi eklenir.
“Amatör Ruh” ise “bir işi para için değil, ona tutkulu olarak bağlı olduğundan yapmak” olarak tanımlanabilir.
Özellikle bizler gibi gelişmesi gereken ülkelerde Amatör Ruh ilerlemek için önemlidir.
Bugün yaşadığımız pek çok sorunun temelinde kamusal kurumların yönetiminde amatör ruhun eksikliği etkendir.
Eğer gelişen bir ülke olmak istiyorsak, kamuyu yönetiminde siyasi kariyer ve/veya para gibi kazançları öne çıkaran “Profesyonel Acemilik” yerine, amatör ruhu taşıyan öne çıkaran “Amatör Uzmanlığı” öne çıkarmamız gerekiyor.
Eğitimde, sağlıkta, mimaride, ziraatta, ulaşımda, şehirlerimize, çevrede, çalışma hayatında ve diğer tüm konularda amatör ruh ile çalışmalıyız. Ancak bu şekilde hayatımızın her yönünü geliştirmeyi başarabiliriz.
Ve unutmamalıyız ki başarmak için ihtiyacımız Langley ve Edison gibi “profesyoneller” değil, Wright Kardeşler ve Tesla gibi “amatörler”dir!