Ambeligulu Salih Paşa’nın babası Mustafa Salih Paşa, Mehmet Aziz’le birlikte Ocak 1964’te “kayıp” edilmişti…
Salih Paşa'yla "kayıp" babası Mustafa Salih Paşa'ya ilişkin röportajımızın devamı şöyle:
SORU: Şüphe yani…
SALİH PAŞA: Evet… Kadına dediysak “Yani bunu bildirelim” dedik “da gelsinler…”
“E amma, falan filan…” kabul etmedi kadın daha doğrusu.
SORU: Hangi sene söylediydi bunu size?
SALİH PAŞA: Epeyi var, bir seneye yakın var… Geçen sene söyledi, evet. Kaldı öyle… Yani bildiklerimiz bunlar… Şimdi duralım da yalan okuyalım burada?
SORU: Nasıl biriydi babanız?
SALİH PAŞA: Babam çok iyi bir insandı… Şimdi gitsen köyüme, sorsan, deycekler sana “Dünyanın en iyi insanıdır, çok yavaş…” Yani canını istesen verirdi sana… Çok efendi biriydi… Yani Rumlar’ın da çoğu tanırdı kendini.
Bizim yaptığımız, son soruşturduğumuz bazı şeyler vardı. Babamın tanıdıkları, akrabaları… Tabii şimdi tanımıyorum kendilerini, nerede olduklarını da bilmiyorum. Onlar soruşturduydu. Bir Rum vardı Kambo’da, Mehmet işlerdi yanında. Şöförüydü… Yani o Rum’un yanında işlerdi şöför olarak… O tahtaları taşırdı Mağusa’ya, portokal kasaları için… Ve o Rum’a gittiler. Dediler “Yahu, sen bu adamları nasıl kurtaramadın?”
“Gittim” diyor “ama yetişmedim…”
Onların demesi… Ama kim derdi, bilmiyorum.
Yani ben tahmin ederim benim babamı Ksero’ya getirdiler ve Ksero’da öldürdüler.
SORU: Gerçi nedir, barikatlarda yakaladıklarında alıp da başka yere götürmezlerdi… Yani o barikat nere bağlıysa, o civardaki EOKA’cılar öldürürdü. Yani alıp da köyüne ya da köyüne yakın götürmezlerdi… Meğer ki Ksero’da yakalansınlar…
SALİH PAŞA: Bir da o var ki belki aradılar bunları kurtarmaya, “Yollayın da bu benim şöförümdür” dediysaydı falan gibisinden getirdiler Gemikonağı’na (Ksero) kadar da bıraktılar da orada öldürdüler… Yani çeşit türlü söylerik ama bilmediğimiz için, ne desek hep yalan söylerik…
Salih Paşa
SORU: Araştıralım bakalım…
SALİH PAŞA: Evet… Mehmet Aziz’le beraberdi yani babam… Geçenlerde Lefke’de biri daha bulundu…
SORU: Rifat Salih, Ertan Ali… Onların gömü yerini biz gösterdiydik Koççinodrimitya’da… Koççinodrimitya’da onlar da giderken yakalandıydı… Yorgacis’in timi vardı Koççinodrimitya’da, bunlar Ayvasıl’da da öldürdüydüler bazı Kıbrıslıtürkler’i… Hatta Ayvasıl’da öldürdüklerinin hayvanlarıyla kendisine çiftlik bile kurduydu bir tanesi Koççinodrimitya’da…
Sonuçta Ambeligu ne olduydu?
SALİH PAŞA: Ambeligu düştüydü, yani Rumlar aldıydı… Biz gece kaçtık dağlardan, gittik Lefke’ye. Çoluk, çocuk, kadınlar hep… Ondan sonra, 74 harekatından sonra gene herkes yerine gitti. Evi sağlam olan girdi oturdu, sağlam olmayan Rum evlerine oturdu. Şimdi hala daha aynı Ambeligu hayatta…
O kamyon hani portokal kasası için tahtacık taşırdı, geldi, Lefkoşa’da kaldı. Geçmedi gitsin Mağusa’ya. Ondan öldürmüşler onu… İşte bir şayia, söylerlerdi o zaman…
SORU: Bir kardeşiniz öldü…
SALİH PAŞA: Benim ufağımdı o, bir yanlış iğneden öldü… Bir kadın doğum doktoru, tek doktor vardı o zaman, bir iğne yaptı kendine, ta eve götürelim öldü… Okuldan çıktı, dedi “Başım ağrır” falan filan… Götürün bir iğne yapsın doktor kendine ya neyisa görsün… “Yapın kendine bir iğne” demiş, “peniselin iğnesi”… Yaptılar…
SORU: Alerjisi vardı belki da… Peniselin alerjisi…
SALİH PAŞA: İğneye karşı alerjisi vardı, yaptılar, öldü… Ta götürelim kendini eve, öldü…
SORU: Başınız sağolsun…
SALİH PAŞA: Teşekkür ederim…
SORU: Onun adı neydi?
SALİH PAŞA: Hüseyin…
SORU: Anneniz ne zaman vefat etti?
SALİH PAŞA: Var bir sene öldü… Ah çeke çeke gitti kadın…
SORU: Babanız “kayıp” olduktan sonra nasıl geçindiydiniz?
SALİH PAŞA: E da geçindik? Aldılar bizi götürdüler Lefke’ye, eniştem vardı, o baktı bize epeyi… Eniştem dediğim, büyük kızkardeşimin kocası…
Ondan Ksero’ya indik, ev verdiler anneme. Çünkü evlerimiz yıkıldıydı. Anneme ev verdiler, indiydik Gemikonağı’na. Orada yaşardık… Son işte bir da maaşçık bağladılardı anneme… Onuynan geçinirdik.
PAZARTESİ DEVAM EDECEK