‘Yasa dışı hamileliği sonlandırma’ davasında, Tunçbilek çiftinin avukatlarının ‘beraat’ talebine, Savcı Erdinç Akyener hitabında cevap verdi
Didem MENTEŞ
Girne Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam eden ‘yasa dışı hamileliği sonlandırma’ davasında, Savcı, sanıklar Mehmet Ali Tunçbilek ve Verda Özkent Tunçbilek’in, ‘sonlandırma ameliyatlarına girmeseler bile bu ameliyatlara hastane sahipleri olarak imkan sağladıklarını’ söyledi.
Geçen duruşma Tunçbilek çiftinin avukatları, müvekkillerini bu davaya bağlayan husussun sadece ‘hastane sahibi’ olmaları ve iddia edilen suçlarla ilgili bağlantıları olmadıklarını öne sürerek, sanıkların müdafaaya çağrılmadan beraat etmelerini talep etmişti.
Avukatların talebi üzerine İddia Makamı olarak Kıdemli Savcı Erdinç Akyener, yaptığı hitabında Tunçbilek çiftinin hastanenin sahipleri olduğunu, dolayısıyla hastanedeki işlerin bu iki sanığın bilgisi dışında yapılmasının mümkün olmadığına vurgu yaptı.
Akyener, her iki sanık aleyhine çok ciddi şahadetler mevcut olduğunu belirterek, iki sanığın ‘fiilen ameliyatlara girmese de, bu ameliyatlara girilmesine imkan sağladıklarına’ işaret etti ve beraat etmelerinin mümkün olmadığını ifade etti.
Taraflar hazır bulundu
Sanıklar Mehmet Ali Tunçbilek, Verda Özkent Tunçbilek, Ayşegül İşbilen, Taner Okburan, Fahri Karagözlü ve Rasiha Serdaroğlu dün yeniden Girne Ağır Ceza Mahkemesi’ne çıkarıldı.
Başkan Fatma Şenol, üye yargıç Murat Soytaç ve üye Yargıç Seran Bensen huzurundaki davada, Başsavcılık adına İddia Makamı’nda Kıdemli Savcı Erdinç Akyener, sanıklar ve sanıkların avukatları mahkemede hazır bulundu. Sanık Mehmet Ali Tunçbilek’i Avukat Serhan Çınar, sanık Verda Tunçbilek’i Avukat Mustafa Şener, sanık Taner Okburan ile Ayşegül İşbilen’i Avukat Emre Kadri, sanık Fahri Karagözlü’yü Avukat Güneş Menteş ve sanık Rasiha Serdaroğlu’nu Avukat Tahir Seroydaş adına Ömer Başay temsil etti.
Savcı hitabını yaptı
Geçen duruşma Tunçbilek çiftinin avukatları, müvekkillerini bu davaya bağlayan husussun sadece ‘hastane sahibi’ olmaları ve iddia edilen suçlarla ilgili bağlantıları olmadıklarını öne sürerek, sanıkların müdafaaya çağrılmadan beraat etmelerini talep etmişti.
Avukatların talebi üzerine İddia Makamı olarak Kıdemli Savcı Erdinç Akyener, 3 konu altında hitabını yaptı.
“Diğer sanıkların, suç ortakları olarak yargılanıyorlar”
İddia Makamı olarak Kıdemli Savcı Erdinç Akyener, bu davanın ağır cezalık olup hapis cezası içeren bir dava olduğuna dikkat çekerek, davanın bütününde ‘sersemletmek’ suçunun, müebbet hapislik gerektiren ağır suç türünden olduğuna vurgu yaptı. Sanıkların iki tanesinin müdafaaya çağrılmadan, mahkemenin beraat ettirmesinin ne kadar mümkün olabileceğini soran Akyener, sanık Mehmet Ali Tunçbilek ile sanık Verda Özkent Tunçbilek’in bu davada diğer sanıkların suç ortağı sıfatıyla yargılanmakta olduklarını, bu nedenle beraat talebinin kararda birlikte değerlendirilmesi gerektiğine vurgu yaptı. Akyener, “her iki sanığın serbest kalması halinde, diğer 4 sanıktan herhangi biri, daha sonraki aşamada bu 2 sanığı suçlaması halinde, ne yapacağız” diye sordu.
“Şahadetler mevcut”
Akyener, İddia Makamı olarak 10’uncu madde geçen birçok hususun dile getirildiğini ve ciddi şahadet mevcut olduğuna değindi. Davada emare 42 olarak kayıt edilen Fahri Karagözlü’ye ait çek defterinde, Verda Tunçbilek adına kesilen çek yaprağı olduğunu söyleyen Akyener, Karagözlü’nün ameliyathaneyi kullanmasına karşılık, her ameliyat başına Verda Tunçbilek’in para aldığını ve bunun dışında aksine bir şahadet olmadığını kaydetti. Ayrıca Mehmet Ali Tunçbilek’in arabasında sanık Fahri Karagözlü’ye ait bazı eşyalar çıktığını hatırlatan Savcı Akyener, arabada bulunan eşyaların Karagözlü’ye ait olduğunu, sanık Mehmet Ali Tunçbilek’in kendisinin söylediğini aktardı.
“Kürtajlar Fahri Karagözlü’ye yönlendirme var”
Sanık Mehmet Ali Tunçbilek’in gönüllü ifadesinde, hastanede anestezi uzmanı olan O.A ile sanık Fahri Karagözlü’nün aralarının iyi olmadığını ve ‘Fahri Karagözlü kasaplık yapar’ diye O.A’nın kendisine bizzat söylediğini aktaran Savcı, Karagözlü’nün ameliyat başına hastaneye 1000 TL ödediğini, yine sanık Verda Tunçbilek’in kendisinin ifadesinde söylediğini hatırlattı.
Hatta Fahri Karagözlü’nün hastanede olmadığı zaman, Verda Tunçbilek’in hastayı kontrol ettiğini tanık şahadetlerinden de ortaya konulduğunu aktaran Savcı, “bir doktorun ne rahatsızlığı olduğunu bilmediği bir hastayı kontrol eder mi” diye sordu. Ayrıca Verda Tunçbilek’in telefonuna kürtaj ile ilgili bir mesaj geldiğini, Tunçbilek’in kürtajları Fahri Karagözlü’ye yönlendirdiğine dair şahadetler olduğunu aktaran Savcı, hastanede geçen bir beddua olayının da 34 haftalık bebeğin alınmasıyla ilgili olduğunun, tanık şahadetlerinde mevcut olduğunu vurguladı.
“Hastane sahiplerinin bilgisi dışında bu işin yapılması mümkün değil”
Sanık Mehmet Ali Tunçbilek ve sanık Verda Tunçbilek’in hastanenin sahibi olduklarının, itiraz götürmez bir husus olduğuna dikkat çeken Savcı, hastanedeki işlerin bu iki sanığın bilgisi dışında yapılmasının mümkün olmadığını belirtti. Akyener, ilk nazarda bu işlerin her iki sanığın bilgileri dışında yapıldığı kanaatinde olduğunu vurguladı.
Savcı, “birçok tanığın da dediği gibi kimsenin özelinin kalmadığı, tüm sırların ortada dolaştığı bir hastane vardır ve hastanede olanları duymayan hastane sahipleri var. Bu iddianın yanlış olduğu kanaatindeyiz” dedi.
“İyi bir yönetici hastanede ne olduğunu sorar”
Hastanenin daha önce reklam amaçlı bir tanıtım filmi olduğu hem tüp bebek merkezi hem de dal hastanesi olarak tanıtımı yapıldığını hatırlatan Erdinç Akyner, bu tanıtım filminde sanık Mehmet Ali Tunçbilek’in Kulak, Burun ve Boğaz doktoru olduğunu söylemediğini, hastanenin sorumlusu ve yöneticisi olduğunu söylediğine değindi.
Sanık Mehmet Ali Tunçbilek’in, yazılı dava tebliğinde hastanenin Başhekiminin Fahri Karagözlü olduğunu, kendisinin Kulak, Burun ve Boğaz doktoru olduğunu söylediğine dikkat çeken Savcı, sanık Verda Tunçbilek’in ise sonlandırma ameliyatı yapmadığını ancak bu ameliyatların yapıldığını bildiğini gösterdiğini aktardı. Sanık Mehmet Ali Tunçbilek’in Fahri Karagözlü’ye ‘abi yapmayalım, buna ihtiyacımız yok’ şeklinde sözleri olduğunu ve bunu tanıkların şahadetlerinden mevcut olduğunu söyleyen Akyner, bir toplantıda ‘hastanede konuşulanlar hastanede kalır’ dendiğini de hatırlatarak, iyi bir yöneticinin bu sözleri söylemek yerine, hastanede neler olduğunu sorması gerektiğini belirtti.
“Ameliyatlara girmeseler de imkan sağladılar”
Savcı Erdinç Akyner, bu safhada sanık Mehmet Ali Tunçbilek ve Verda Özkent Tunçbilek’in, diğer 4 sanıktan ayrılarak yargılanmasının mümkün olmadığını vurgulayarak, her iki sanık aleyhine çok ciddi şahadetler mevcut olduğunu, bu şahadetlerin de bir bütün olduğunu ifade etti. Her iki sanığın fiilen ameliyatlara girmese de, bu ameliyatlara girilmesine imkan sağladıklarına işaret eden Savcı, bu ameliyatların yapılıp yapılmadığı ve bu suçun işlendiği mahkeme tarafından değerlendirileceğini ifade etti. Akyener, tüm bu hususlar çerçevesinde sanıklar Mehmet Ali Tunçbilek ve Verda Özkent Tunçbilek’in beraat etmesinin olanak olmadığına vurgu yaptı.