İlke Gürdal
ilke8@hotmail.com
Kıbrıslı Türkler olarak ağız birliği yaptığımız bazı söylemler vardır. Mesela seçim döneminin vazgecilmezlerinden dürüst, şeffaf siyaset gerekliliği, 40 yıllık düzenin artık sürdürülemez olduğu ya da mevcut secilmişleri ağır bir sekilde topluca eleştirip yeni olası kişilerin bu isi daha iyi yapacağını savunmak gibi. Bunları yaparken, seçim dönemleri de ister istemez gerilmekteyiz. Tartışmalardan da belli olduğu gibi, 3 hafta önceki yerel seçimlerin de gerginliği hala daha devam etmekte. Benim amacım ise olaya biraz mizah katarak, gerginleşen ortama farklı bir boyut getirmek.
40 yıldır adanın kuzeyinde yaşayan bir toplum olarak kendi çapımızda bir siyaset anlayışı,bir etik kültürü gelistirdik. Neredeyse 31 yaşındaki KKTC devletinin de artık kökleşmiş bir yapısı süregelmekte. Bu yapı maalesef tanınmamış olmanın da getirdigi dinamiklerin de etkisiyle, kendi kendini ekonomik boyutta sürdürmekte zorlanmaktadır. Buna rağmen devlet imkânları hala daha vatandaş için en büyük umut kapısı olmakta. Gerek istihdam bazında, gerek devlet kaynakları üzerinden oluşan diğer maddi ve sosyal beklentiler bugün itibariyle ana belirleyici faktördür. Artık mevcut düzen kırmızı sinyali verse de gözüken o ki siyaseten güç sahibi olanlar için bu pek bir engel teşkil etmemektedir. Çünkü bu gücün devamı devletin imkânlarını kullanarak yapılacak istihdamlar başta olmak üzere verilecek krediler, ihaleler ve diğer maddi destek yolları ile şekillenmektedir. Her seçim dönemi duyduğumuz değişim söylemi de aslında kişilerin değişmesinden ama mevcut yapının taş gibi yerinde durmasından öteye geçememektedir.
Yıldız Savaşları serisini izleyenleriniz bilir. Dizinin başkarakterlerinden biri yarı mekanik, yarı insan olan Darth Vaderdir. Galaktik Imparatorlugu’nun ‘karanlık’ efendisinin sağ kolu olan Vader, eskiden bir Jedi savaşcısı olarak kötülüğe karşı savaşırken, ‘karanlık güce’ karşı koyamamış ve kendisi de ‘karanlık tarafa’ katılmıştır. Eskiden Anakin Skywalker adında biri olan bu savaşcı, Galaktik Imparatorluktaki gücün ihtirasına kapılmış ve inandığı ‘davadan’ vazgeçmiştir. Şüphesiz güçlü ve önemli olma kendi içindeki içgüdüsel bir tutkudan meydana gelmektedir. Ve bu iktidar arzusu da Skywalker icin önceki ideallerin bir kenara atılması anlamına gelmekle beraber, bu mevcut durumu korumak için her yolun ise ‘mübah’ olduğu fikri de sabittir. Bu yüzden yeri geldiginde oğlu ile de bu hususta savaşmıştır.
40 yılın çarpık düzeni son yerel seçimlerde kendini açıktan açığa göstermiştir. Öyle ki, belediyeler de bu siyasi kültür üzerinden hareket eden belediye başkanlarının eserleri haline gelmiştir. Adadaki belediyelerin çoğu kendi kendini idare etmekten çok uzak, borç içinde yüzen kurumlardır. Bunun en acı örneği Lefkoşa Türk Belediyesidir. Geçmiş dönemlerde yapılmıs belediye kapasitesinin kat kat üstündeki istihdamlar, şüpheli ihaleler ve diğer yapılan harcamalar bugün karşımızda dev bir borç yığını olarak durmaktadır. Bırakın yeni projeler finanse etmeyi, personel maaşlarını ödemekten bile aciz durumdadır. Lefkoşa’da hikâye bu iken, diğer belediyelerin de cok iç acıcı olduğu söylenemez. Birkaç istisna dışında hepsinin yüklü borçları bulunmakta ve bu borçlar günden güne artmaktadır. Bu düzeni besleyen ana etken hesap verilebirliğin ve yasal yaptırımların olmamasıdır. Fakat bununla sınırlı da değildir. Yargılamanın olmadığı, mali hesaplar kılıfına uydurulduğu, denetleyici rol oynama ihtimali olan belediye meclislerinin pasifleştirildiği bir durumdan söz ediyoruz. Bunu söylerken belediye başkanlarımızın kötü insanlar olduğunu iddia etmiyorum. Çoğunun iyi niyetlerle o koltuklara oturduklarına da inanıyorum 40 yılın siyasi kültürünün getirdiği iktidar anlayışına hapsolduklarını görüyoruz. Etik anlayışımız 1974’den sonra ganimet ve ‘gombina’ ile oluştu ve şimdi sonuçlarına katlanıyoruz.
Yerel yönetimlerle ilgili anlattığım bu durum aslında 40 yılın yarattığı ‘yeni’ siyasal anlayışı ortaya koymaktadır. Başlangıçta Anakin Skywalker gibi iyi niyetlerle başa gelen bazı bireyler zaman içerisinde gücün ‘karanlık’ tarafına geçmekte ve ideolojik duruşlar yerlerini pragmatik hesaplara bırakınca mevcut durumla karşı karşıya kalıyoruz. Hal böyle olunca dışardan bakanlar için Anakin Skywalkerların içsel dönüşüm yasayıp Darth Vaderlere dönüşmediği bir yapının kurulması ve ülkemizde bundan kaynaklanan “Yıldız Savaşlarının” yaşanmamasını temenni etmekten başka da çıkış yolu kalmıyor.