Mersin’in Anamur ilçesine yapılan ve geçtiğimiz hafta resmi açılışı yapılan feribot iskelesinin açılışına katılmak üzere ANTSO Denizciliğe ait Piyale Paşa Feribotu ile sabahın erken saatinde ayrıldık Girne Limanı’ndan.
Akdeniz’in maviliklerini ağır ağır yararken, feribota adını veren Piyale Paşa’yı düşündüm. Osmanlı’da Sultan I. Süleyman ve II. Selim dönemlerinde yıl boyunca Kaptan-ı Derya görevinde bulunan bu komutan, bu görevini sürdürürken 1578’de Kıbrıs’ta hayatını kaybetti. Tesadüf müdür yoksa bilinçli mi seçilmiştir bilinmez, Anamur-Girne seferini yapan feribota da ismi verilmiş.
O günlerden bu günlere denizcilik teknolojisi gelişerek farklı bir evreye geçse de, yelkenlilerden günümüze denizde verilen mücadelenin heyecanı da hep aynı kaldı.
***
Ve Anamur…
Adını Anemurium (Anemourion) antik kentinden alan bu güzelim ilçeye, ilk kez çocuk yaşlarımda gitmiştim. Belleğimde kazınan tek şey, yüksek tepelerin çevirdiği, güzel plajlarıydı.
Latince’den gelen Anemurium’u açacak olursak, Anem’in burun, Ourium’un da rüzgâr anlamına geldiğini söyleyebiliriz. Yaz sıcağında bile rüzgârın kesilmediği bu kente “Rüzgârlı Burun” deniyor.
***
Anamur’un tarihine baktığımızda antik çağlara uzanan izler görürüz.
Kentte, Luviler, Arzavalar, Klikyalılar, Kueler, Selefkozlar, Kızuvatnalılar, Hititler, Asurlular, Persler, Romalılar, Bizanslılar ve Araplar uzun süre egemenliklerini sürdürmüşlerdir. En uzun egemenliği ise Türkler kurmuştur.
***
Anemurium, M.Ö. 8’inci yüzyılda Asurluların egemenliğine girdi. M.Ö. 6’ncı yüzyılda Anadolu’ya giren Persler’in hakimiyetine giren Anemurium ya da günümüzdeki adıyla Anamur, M.Ö. 333 yılında Büyük İskender’in doğuya yaptığı sefer sırasında Makedon Krallığı’na bağlanmıştır. Bu dönemde kentin çevresine kale surları da inşa edilmiştir. O dönemde Soloi'den Aspendos'a uzanan kıyı yolu Anemurium’dan geçmekteydi.
Büyük İskender'in M.Ö. 323'te ölümünden sonra kurulan devletlerden Selefkoz'ların eline geçen yerleşim merkezi M.Ö. 1’ici yüzyılda Roma egemenliğine girdi.
İnfazlarla dolu bir yönetim sergileyen çılgın Roma İmparatoru Caligula Doğu Akdeniz kıyısındaki kimi kıyı kentleriyle birlikte Anemurium'u da Kommagene krallığına verdi.
***
Anemurium, Hitit döneminden önce Kizuvatna Krallığı’nın etkisi altındaydı. Bazı araştırmacılara ve ileri sürülen görüşlere göre Hitit Kralı 4. Tuthalia, M.Ö. 12’nci yüzyılda kenti kendisine sığınan Mattuvata isimli kişiye armağan etmiştir.
Tuthalia’dan önce kent Asurluların hâkimiyetindeymiş. Kentin sahibi olan Mattuvata, Hititlerin zayıflamasından yararlanarak Afyon'a kadar uzanan bir prenslik kurmuş ve Anemurium bu prensliğin başkenti olmuştur. Bir müddet sonra kent Finikelilerin eline geçmiş, İsairia, Selefkozlar, Romalılar ve Bizanslıların egemenliği ile devam etmiştir.
***
M.Ö. 1’inci yüzyılda Roma’nın hâkimiyetinde bulunan şehir, Kıbrıs adasına yakın oluşundan dolayı bir ara istasyon konumunda ve ticaretin gelişmesinde önemli rol oynayan konumundaydı. Daha sonra ise Bizans egemenliğine giren Anamur, Bizanslılar tarafından yıllar içinde yeniden imar edilmiştir.
***
Anemurium, 260'da Sasaniler tarafından ele geçirilmiş, 4’üncü ve 5’inci yüzyıllarda Toroslar’dan ve Akdeniz’den gelen korsanların saldırıları sonucu sık sık tahribata uğramıştır.
650 yılında Arap akınlarına uğrayan kent bu tarihten sonra terk edilir.
Türkler ise kente 11’inci ve 12’nci asırlarda gelmiştir. 12’nci yüzyılda kent Türk egemenliğine geçmiştir.
***
Anamur, 15. yüzyılın ikinci yarısında Osmanlı İmparatorluğunun idaresine geçmiştir.
1804 yılına kadar beyliklerle idare edilen Anamur, Osmanlı idaresinde vilayetlerin kurulması ile Mut, Glindire (Aydıncık) ve Ermenek’ten meydana gelen sancağa dâhil edildi. Bu sancağın bağlı olduğu merkezi Konya olmakla birlikte, sancak idare merkezi Ermenek (Elmanak) idi. 1811 yılında sancak Konya’dan alınarak merkezi Silifke olan sancağa bağlanmıştır.
***
Anamur’da konuştuğumuz bazı Anamurlular, bizlere Anamur’un tarihi ile ilgili bilgiler verirken, Anamur’un bazı köylerinin Tahtacı olduğunu söyledi.
“Tahtacı nedir?” diye sorduğumuzda ise Tahtacıların geçimlerini orman ürünleri ve kerestecilik ile kazanan ve Alevi inancına sahip Türkmenler olduğu cevabını aldık.
Ve devamında “Tahtacı köyleri folklorik semah dansları ve farklı düğün ve cenaze törenleri gibi gelenekleri ile dikkat çekmekte” diye de ekledi Anamur çarşısında konuştuğumuz Anamurlu esnaf.
***
Yine aracına bindiğimiz taksi şoförü ile de uzun uzun Anamur’u konuştuk. Anamur’un Abdal mahallesinden ve Anamur’a göç eden Kıbrslılar’dan bahsetti. Anamur’da Abdal mahallesinde yaşayan Abdallar’ın özellikle müzik alanında hizmet verdiğini öğrendik bu sohbetimizde.
Bir de Göçmen Mahallesi varmış Anamur’un. Bu mahallede ise 1930’larda Arnavutluk'tan gelen Arnavut göçmenler ile 1960'lı ve 70'li yıllarda Kıbrıs'tan gelen göçmenlerin yaşadıklarını söyledi. Zamanımızın kısıtlı olması bu mahallelere gitmemizi engelledi ancak daha uzun süreli bir Anamur gezisi mutlaka yapıp, bu mahalleleri de ziyaret edeceğiz.
***
Anamur çok güzel kumsallara ev sahipliği yaparken, bu kumsallar nesli tükenmek üzere olan deniz kaplumbağalarının (Caretta caretta) yumurtlama alanı olduğunu söylemeliyiz.
***
Bize yakın bitki örtüsüne ve iklime sahip olan Anamur’un, 70 bine yakın nüfusuyla, sessiz ve huzurlu bir kent olduğu hemen dikkatimizi çekti. Suç oranlarının çok düşük olduğu Anamur, Türkiye’nin en güvenli kentlerinden biri.
***
Meraklısı için belirtelim… Anamur’u ziyaret etmek isteyenler, bu ziyaretlerinde mutlaka Mamure Kalesi, Anemurium Antik Kenti, Titiopolis Antik Kenti, Ala Köprü, Köşekbuku Mağarası ve Anamur Müzesi’ni ziyaret etmeli.
Hatta Anamur Müzesi’nin Anamur İskelesi’nin çok yakınında olduğunu söyleyebilirim. Yani haftanın belirli günlerinde Girne Limanı’ndan kalkan Piyale Paşa Feribotuna binip, 2 saate yakın rahat ve konforlu bir şekilde yolculuğunuzu yaptıktan sonra, Anamur İskelesi’ne inerseniz, hemen 400 metre ileride Anamur Müzesi’ni de ziyaret edebilirsiniz.
Eğer fırsatınız varsa, Girne-Anamur hattını kullanarak, memleket hallerine kısa bir es verip Anamur’u keşfedebilirsiniz. Pişman olmayacaksınız.