Anastasiades kalıcı bölünmeye hazırlanıyor...

Ünal Fındık

 

Rum lider Anastasiades son dönemlerde Kıbrıs adasında 44 yıllık fiili bölünmenin kalıcı hale gelmesi için çabalıyor.

Özellikle Crans-Montana müzakere sürecinde ve sürecin çökmesinden sonra Anastasiades’in Kıbrıs sorununa bakışı 180 derece değişti. Artık iki bölgeli, iki toplumlu federal çözüme inanmıyor. İnanmadığını da kamuoyu ile paylaşmaktan çekinmiyor.

BM Genel Sekreteri’nin geçici özel temsilcisi Jane Holl Lute’un geçtiğimiz günlerde önce Türkiye’de Mevlutoğlu ile, ardından da Kıbrıs’ta liderlerle yaptığı görüşmeler büyük bir gizlilik içinde tamamlandı. Lute hiçbir açıklama yapmadı. Liderler de yapmadı. Sadece sözcüler genel bir açıklama yaptı. Kuşkusuz bu iyiye işarettir.

Ama bundan bağımsız olarak hem Ankara’dan Dışişleri bakanı Mevlut Çavuşoğlu’nun, hem de Kıbrıs’ın güneyinden Rum lider Anastasiades’in yaptığı açıklamalar tam da bölünmenin kalıcılaşmasına çanak tutan açıklamalar oldu.

Çavuşoğlu Meclis bütçe görüşmeleri sırasında yaptığı konuşmada “Kıbrıs’ta sıfır asker, sıfır garanti isteyenler hayal kuruyorlar” dedi.

Anastasiades ise hafta başı daha Lute adadan ayrılmadan Omega TV’ye verdiği demeçte “devletin işleyebilirliğine önem veriyorum. Öz ve müzakere etmekte olduğumuz çözüm şekli buna bağlı. Tam da bu ön şart, yani işleyebilirlik nedeniyle dönüşümlü başkanlık geri çekildi. Yeniden gündeme gelmesi, işleyebilirliğin güvenceye alınıp alınmamasına bağlı” dedi.

Söyleşide doğal gaz konusuna da değinen Anastasiades, Rum Yönetiminin enerji projelerinin Kıbrıs sorunundaki gelişmelerden bağımsız olarak, planlandığı gibi sürdüğünü söyledi ve  Rum tarafında var olan; çözüm olmadan doğal gaz  çıkarmayı başarıp başaramayacaklarına dair çekinceleri de reddetti.

Özetle Anastasiades Kıbrıslı Türklerle kurulacak ortak devlette “siyasi eşitlik ve etkin katılım olursa bu devletin işleyebilir” olmayacağını iddia ediyor. Bu nedenle de önceden kabul edilen dönüşümlü başkanlık ve kararlarda en az bir Kıbrıslı Türk bakanın olumlu oyu olmasının devleti işletmeyeceği görüşünü ileri sürüyor.

Bu tezini de 1960-1963 arasında yaşanan kısa deneyime dayandırıyor. 60 yıl önce iki kutuplu dünya döneminde yaşananlarla bugünü dizayn etmeye çalışıyor.

Bu arada da sondaj çalışmalarını hızlandırmakta, İsrail ve Yunanistan ile birlikte çıkarılacak gazın Yunanistan üzerinden Avrupa’ya taşınması için deniz altından boru hattı döşenmesi kararı alıyor.

Gazdan gelecek gelirin paylaşılması için de tamamen Rumlardan oluşan Meclis’ten yasa geçireceğini ve Kıbrıslı Türklerin hakkını da bu çerçevede değerlendireceğini iddia ediyor.

Anastasiades daha da ileri giderek “B Planı” nından bahsediyor. Omega TV’ye verdiği demeçte “Doruk Antlaşmaları temelinde çözüm yönündeki bütün olanaklar tükendiğinde,  Kıbrıs sorununun çözülmeme tehlikesi konusunda bir B planı düşünülmesi gereğini gündeme getirerek, yeni bir çıkmaz olması halinde ne olabileceğinin düşünülmesi gereğini masaya koyduğunu” söyledi.

Bu açıklama açık açık Rum toplumuna “bölünmeye hazır olun” çağrısıdır. Güneyde Anastasiades’in bu tezlerine Akel ve kendi partisi Disi karşı çıkıyor. Ama Anastasiades Red Cephesi’ni arkasına alarak kendi partisinin karşı çıkmasına aldırmadan yoluna devam etmek istiyor.

Anladığım kadarıyla doğal gazdan gelecek paralarla zengin olmayı hayal eden Anastasiades bu zenginliği Kıbrıs’ın öteki toplumları, özellikle Kıbrıslı Türklerle paylaşmak istemiyor.

İkincisi 60 yıldır tek başına egemen olduğu, BM ve AB üyesi Kıbrıs Cumhuriyeti Devleti’ni de kuruluşunda bu cumhuriyetin eşit ortağı olan Kıbrıslı Türklerle paylaşmak istemiyor. Aradan geçen bunca yıldan sonra paylaşmak yerine  “Yarı/Yarım devlete” razı olacak. Açıkçası “yarım olsun, benim olsun” anlayışı onu da esir aldı.