Kıbrıs Cumhuriyeti Hükümet Sözcüsü Nikos Hristodulidis, Türkiye’nin, hidrokarbon konusundaki son önerilerinin, ‘Kıbrıs sorununda B planının ileri götürülmesine vasıta olacak’ gelişmeler olduğunu ve bu tür gelişmelerin ileri götürülmesine izin vermeyeceklerini söylüyor.
Rum liderliği eğer bu ve benzeri konularda böylesi girişimler istemiyorsa, derhal müzakere masasına dönmelidir.
Aksi halde başta Türkiye olmak üzere Türk tarafının, bulduğu uygun fırsatlarda öne sürdüğü ‘B’ planlarından kurtulması, mümkün olmayacaktır.
***
Kıbrıs Rum liderliği müzakere masasını askıya alarak çözüme değil, çözümsüzlüğe hizmet ediyor.
Bunun farkında olmamalarına imkan yok.
Her ne gerekçeyle olursa olsun, siz eğer, siyasi varlığını çözümsüzlük politikaları üzerinden besleyen bir Kıbrıslı Türk liderle oturduğunuz müzakere masasından kalkarsanız, bu ancak ve ancak karşı tarafın eline, bu ortamdan faydalanma fırsatı ve de kozu verir.
Anastasiadis’in de şu anda yaptığı budur.
Kıbrıs’ın kuzeyinde yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimine yaklaşık 4 ay var.
Seçimin adaylarından biri olan Cumhurbaşkanı Eroğlu da, Anastasiadis’in bu tutumunu, seçim arifesinde çok iyi bir propaganda malzemesi olarak kullanıyor.
Anastasiadis, göreve geldiği günden bu yana kendinden beklenen açılımları yapmakta zaten büyük bir zafiyet gösterdi.
Bu halihazırda, başta Eroğlu olmak üzere mevcut statükonun devamından öyle ya da böyle fayda sağlayan tüm odakların (Türk ve Rum) elini fazlasıyla rahatlatmışken, bir de hidrokarbon krizini kullanarak müzakere masasından kalkması, çözüm savunucuları için çok büyük bir hayal kırıklığı yaratmış durumda.
Eroğlu gibi bir lideri çözüme zorlama misyonu, her koşulda o masada oturmayı gerektiriyor.
Oysa Kıbrıs Rum liderliği, bunun tam tersini yapıyor.
Eroğlu’nu masada yalnız bırakan Anastasiadis, bu şekilde Kıbrıslı Türk lidere, Türkiye’ye ve Kıbrıs Türk tarafındaki diğer bazı siyasi odaklara, ‘çözüm isteyen taraf masadadır, kimin çözüm istemediği ortaya çıkmıştır’ şeklinde bir savunma geliştirme olanağını sunuyor.
Bu olanak aynı zamanda, yukarıda da altını çizdiğim gibi, özellikle Eroğlu’na ‘müthiş’ bir seçim propaganda malzemesi olarak geri dönüyor.
Anastasiadis bile bile bunu neden yapıyor?
Yoksa Eroğlu’nun, yeniden Cumhurbaşkanı olma ihtimalinden mi medet umuyor?