Son günlerde, Kıbrıs’ta kurulacak bir federasyonun başarılı, yani “işler” olup olmayacağı çok tartışılıyor. Kıbrıs Rum tarafı açıkça endişe beyan ediyor ve müzakere edilen biçimiyle federal devletin “işler” olmayacağını ileri sürüyor ve kendince farklı çıkış yolları arıyor. Bunun bir an için yersiz bir endişe olmadığını kabul etsek bile, çıkış yollarının yanlış yerlerde arandığını görüyoruz. Örneğin Kıbrıslı Türklerin etkin katılımı “sorun” olarak sunuluyor ve bundan kurtulmak için akıl yürütülüyor. Oysa Kıbrıs federasyonunun ve herhangi bir federasyonun başarılı olması veya olmaması, etkin katılım üzerinden tartışılacak bir konu değildir. Hatta tam tersine, katılımın reddedildiği yerde zaten federasyon olamaz!
Federal devletlerin başarılı, işler olması için gerekli olan siyasi, ideolojik angajmandır ve bazı kültürel ve sosyo-ekonomik koşulların varlığıdır.
Aşağıda federal devletin başarılı olabilmesi için nelerin gerekli olduğuna kısaca göz atalım.
Öncelikle bir noktanın altını çizelim ve geçelim: Federal devlet bakımından Kıbrıs’taki en büyük başarısızlık, 1977 yılından beri görüşülüyor olmasına karşın henüz böyle bir devletin kurulamamış olmasıdır. Bu bakımdan geleceğe dönük endişeler yerine, federal devletin neden kurulamadığı üstünde durmak daha yerinde olur.
Aslında bu iki konu bir birine bağlıdır. Kıbrıs Federasyonunun kurulamayışı ile kurulursa karşılaşacağı zorlukların arka planında benzer nedenler vardır.
Federalizm literatüründe, başarısız federasyonlara dair yapılan çalışmalarda öne çıkan bazı unsurlar vardır ki, bunlar arasında federal devletin kuruluşuna yol açan faktörler ile federal devletin kuruluş amaçları çok önemli bir yer tutuyor. Yani, federal devlet kurma motivasyonunun arka planında nelerin olduğu ve federal devletle nelerin amaçlandığı belirleyici olabiliyor.
Bu konuda yapılan çalışmaların da gösterdiği gibi, sahici bir karşılıklılık anlayışının olmadığı, sadece konjonktürel çıkar ve fırsatlardan hareketle yapılan bir pazarlık sonucunda kurulan ve kısa vadeli amaçlar güden federasyonların başarılı olması son derece zordur. İyi niyetle kurulan sahici bir koalisyon olarak federal devletlerin başarılı olması görece daha kolay olabilir. Burada harekete geçirici faktör, paralel çıkarların kesişmesidir, amaç ise işbirliği ve birliktelik yoluyla bu çıkarları ileriye taşımaktır. Bunlar yararlı hatta gerekli nedenler olsa da, federasyonun başarılı olacağını garanti etmez.
Dışarıdan dayatmayla kurulan federasyonlara gelince. Bu tür federasyonların uzun ömürlü olmadığı biliniyor.
Federal devletin kurulmasında etkili olan başka bir faktör vardır ki, federasyonun başarılı olmasını teminat altına alan da budur: federal değerlerin diğer bütün değerler karşısında üstün gelmesi ve siyasi yaşamın merkezinde yer alması. Böyle bir bağlamda ortaya çıkan federasyonlarda federal birliktelik ideali siyasi elitlerin ve toplumların tümünde veya büyük çoğunluğunda en baskın siyasal değer ve idealdir. Burada federal devlet kendi başına amaçtır, araç değil. Ve kuşkusuz en işler ve en dayanıklı federasyon modeli budur. Tarafların birbirini tanıyarak karşılıklı saygı duyduğu, güvendiği, istişareye açık olduğu ve kendi özgül kimliklerinin yanında ülkenin bütününe bağlılık gösterdiği bir federasyonun önünde hiçbir aşılmaz engel olamaz.
Geçici çıkarlara hizmet eden bir araç olarak görülen federal devlet anlayışından farklı olarak, amaç olarak benimsenen federasyonun kurulması için ideolojik ve siyasal angajman şarttır. Burada federalizmi amaç olarak benimseyen ve toplumlarına da bir değer olarak benimseten karizmatik liderlerin varlığı çok önemlidir. Veya toplumlarda yaygın olan federal duyuş ve düşüncenin siyasi yaşama yansımasıyla ortaya federalizme sarılan liderlerin çıkması federasyonu işler kılan meziyetler arasında yer alır.
Bir başka önemli unsur, ülke algısıdır. Federasyonun kurulacağı ülkede tarihsel nedenlerle ülke nüfusunun bütününü kucaklayan bir yurt anlayışının gelişmiş olması federasyonların işlerliği bakımından ayrı bir öneme sahiptir.
Bu söylediklerimiz ışığında okuyucular daha ilk bakışta Kıbrıs Federasyonun kurulması ve işler olmasının önünde başlıca zorlukların neler olduğunu anlayacaktır.
Yukarıda saydığımız koşulların Kıbrıs’ta ya hiç olmadığı ya da cılız olduğu aşikardır.
Bunun içindir ki, gelmiş geçmiş bütün BM Genel Sekreterleri liderlere kendinizi ve toplumlarınızı federal çözüme hazırlayın deyip duruyor. Federal devlete bir amaç olarak inanan federalist, karizmatik liderler olmadığı içindir ki federasyon kurulamamıştır. Federal duygu ve federalist düşüncenin bu kadar cılız olduğu bir ülkede elbette federasyon büyük zorluklarla kurulur ve büyük zorluklarla işler.
Bu bakımdan, yapılması gereken Kıbrıslı Türklerin etkin katılımını sulandırmak değil, acil olarak ülkeyi federal değerler ve anlayışla çözüme hazırlamaktır.
Nikos Anastasiadis bir an önce halka seslenerek, Kıbrıslı Türklerin değil sadece federal Kıbrıs devletinde, 1960 anayasasından kaynaklı olarak Kıbrıs Cumhuriyeti devletinin organlarına da etkin katılıma hakkı olduğunu söylemelidir. Kıbrıslı Türklerle iktidar paylaşımını “öcü” olmaktan çıkarmak şarttır.
Ve artık şu gerçek anlaşılmalıdır ki, Kıbrıs’ın yeniden birleşmesi Kıbrıslı Türklerden geçer. Kıbrıslı Türklerle güç paylaşımı istemeyenler, ağır bir tarihsel sorumluluk üstleneceklerdir. Çünkü bilinçli ya da bilinçsiz olarak adanın yarısını Türkiye’ye hibe edeceklerdir...