Kıbrıslı Rum lider Anastasiadis, Kıbrıs Türk tarafının Maraş’ta şu andaki durumu dondurması karşılığında Ercan uçak alanının uluslararası trafiğe açılmasını kabul edebileceklerine dair bir paketi uzunca bir süre önce hazırlamış, adına da Güven Yaratıcı Önlem (GYÖ) demiş ve o günden beridir de uluslararası siyasette bu paketi kendi ve ekipleri pazarlamaktadır.
Bir önlemin güven yaratıcı niteliği olmasının ilgili tarafların o önlemde mutabık kalmasıyla mümkün olduğu daha önce de bu köşede yorumlanmış ve Kıbrıs Rum tarafının kendince hazırladığı paketin güven yaratıcı önlem olamayacağı değerlendirilmişti. Ve hazırladıkları paketi esas muhatabı Kıbrıs Türk tarafına vermezden önce dünya siyasetine pazarlamaya çalışmışlar ama belli ki “Tamam ama muhatabın biz değiliz, muhatabının da bu paketi görmemişse, boşuna gayret” gibilerinden tepki ve dolaylı yönlendirme almışlar. Neticede, Anastasiadis GYÖ paketini Tatar’a da iletmiş… Şimdi top Türk tarafında, yani Kıbrıs Türk tarafı ile onun onay makamı Türkiye hükümetinde…
Kıbrıs sorununun çözüm süreci derin dondurucuda olduğuna ve Türk tarafının çözüm sürecine ancak ve ancak Türkiye Ölçütlerinin görüşülmesi için katılacağını ısrarla ifade ettiğine göre, en azından GYÖ’ler konusunda tarafların görüşüp, mutabık kaldıklarını mutabık kaldıkları şekilde uygulamasında fayda var… Bu bağlamda, Kıbrıs Türk liderliği Anastasiadis’in son önerisini inceleyip bu GYÖ’nün uygulanabilmesi için görüşlerini belirlemesi ve kendi ekibinin Anastasiadis’in ekibi ile konuyu ayrıntıda konuşmasının önünü açması gerekmektedir. Kıbrıs Türk liderliği bu konudaki duruşunu ve önerilerini uluslararası siyasette pazarlamak üzere BM ve AB kurumları nezdinde de girişimlerde bulunursa, konuyu görüşmek üzere masaya oturulduğunda, Kıbrıs Türk tarafı en azından Kıbrıs Rum tarafı kadar güçlü olacaktır.
Taraflar masadan uzlaşı ile kalkarlar mı? Hayır!... Kıbrıs Rum tarafı, her öneriyi reddedeceğinden emin olduğu bir Türk tarafının var olduğu saptaması yaptığı için bu GYÖ öneri paketini bu içerikle hazırlamış ve uluslararası siyaset pazarına sürmüştür. Türk tarafının tutumu konusunda yanılgı içinde değiller; nitekim Tatar Anastasidis’in gönderdiği öneriyi Kıbrıs Türk halkından on gün kadar sakladı ve Kıbrıs Rum basını ifşa edince durumu kabullendi… Halbuki Türk tarafı Kıbrıs Rum tarafının blöfünü görmek üzere, “Evet, hade gel masaya, görüşelim” dese Anastasiadis fellik fellik kaçacak delik arayacak; böylesine bir öneriyi görüşmek ve ileri götürmek üzere Kıbrıs Türk tarafı ile görüşecek bir Kıbrıs Rum siyaseti şu anda hayatta değildir çünkü kısa süre sonra seçimleri vardır. Ama nerede Türk tarafında böyle stratejik adım atacak yaklaşım becerisi ve hatta zekası?! Hele ki kibrinden kendi kendi ile bile kavga eden bir Ankara Hükümeti varken ve üstüne üstlük onlara tam biat etmiş bir Tatar varken…
Anastasiadis’in konu GYÖ önerisi BM ve AB için de sorumluluklar yükleyen bir içeriğe sahip… Dolayısıyla, Kıbrıs Türk tarafı da kendi önerilerinde BM ve AB’ye sorumluluklar yükleyecekse veya Rum tarafının yüklediği sorumlulukları kabul etmeyecekse, bunları Kıbrıslı Rumlarla görüşme masasına oturmadan önce, eğer oturacak olurlarsa, BM ve AB’ye doğrudan anlatmalı, onlarla tartışıp, onlarla uzlaşı sağlamalıdır. Eğer o uzlaşıyı sağlayamazsa da boşuna masaya oturmasın ve sürecin ilerleyememesini BM ve AB ile mutabakat sağlanamamasına bağlasın… Bu sonuç da Türk tarafını suçlu sandalyesine oturtacaktır elbet ama hiçbir çaba ve girişim yapmadan doğrudan reddetmek farklı bir suçlu sandalyesidir, idam sehpası gibidir.
Bir sürpriz yapar da Türk tarafı bu GYÖ konusunda girişim başlatır mı?! Keşke… Ama yapmayacak… Mevcut statüko Kuzey Kıbrıs’ın siyasi egemenlerinin, yani Ankara Hükümetinin ve onun Kuzey Kıbrıs’taki biatçılarının tercihidir. Aslında onlar “Eşit egemen iki devlet” de istemiyorlar, sırf statükonun devamını sağlamak için bu talebi yapıyorlar… AKP hükümeti Doğu Akdeniz’deki doğal gaz taleplerinde tatmin olmadıkça bu terenname devam edecek; tatmin edilirlerse de Kıbrıslı Türkleri hak götüre…
Yakın gelecekte ne olacak?! Türkiye’de ve Güney Kıbrıs’ta seçimler var; her iki tarafın da geleneksel seçim stratejisi milliyetçiliği öne çıkarmaktır. AKP zaten şimdiden bu stratejisinin adımlarını kurgulamış ve atmaktadır. Kıbrıs Rum tarafına gelince… Onların da her seçimlerinin alışagelmiş konusu olan Maraş gene bu GYÖ marifeti ile gündemde olacak; Maraşlı Rumlar kime nasıl oy verecek belli olmaz ama seçimi milliyetçiler kazanacak çünkü onlarda da statükodan halen mutlu olanlar fazlalıkta…
Ne olacak bu Kıbrıslı Türklerin hali… Başbakan Üstel Ankara’ya gitti geldi, bir mesir macunu bile getirmedi; daha ne olsun?! Ama ezilen ve fakat mücadeleyi yılmadan, korkmadan ve savrulmadan sürdüren halklar hep kazandı; sıra Kuzey Kıbrıs’ın halkında…