KKTC Meçlisinde oy birliği ile Kabul edilen Anayasa Değişiklikleri Cumhurbaşkanı Eroğlu’nun onayını takiben muameleler tamamlanarak 29 Haziranda Halk Oylamasına (referanduma) sunulacak. Meclisi oluşturan dört partinin oy oranı yüzde 90 nın üzerinde olması hasebi ile beklenti ezici bir “EVET” çıkmasıdır. Ancak referandumlar Avrupa İnsan Hakları Beyannamesini ve bu beyannamenin koruma altına aldığı insan haklarını bağlamaz ve sınırlandıramaz.
Cumhurbaşkanının, değişiklik tasarıları konusunda Anayasa Mahkemesinden görüş alıp almadığı konusunda (Madde 146) bir bilgilendirme yapılmış olmasa da Referandumda onaylanacak bir Anayasanın veya içerisindeki herhangi bir maddenin insan haklarına uyumlu olup olmadığı Avrupa İnsan Hakları Beyannamesi temelinde yargı ile belirlenir. Beyannameye uymak ve uygulamak taahhüdü veren üye devletler AIHM’nin alacağı kararlara da uymakla mükelleftir. Kıbrıs’ın kuzeyinde insan haklarından sorumlu tutulan Türkiye hükümeti KKTC Anayasasının ve anayasa altındaki uygulamaların Avrupa İnsan Hakları beyannamesini ihlal edip etmediği durumlardan da doğrudan sorumludur. KKTC organlarının herhangi bir yükümlülüğü ve sorumluluğu yoktur. Her halükarda, bu yazı 29 Haziranda referandumda onaylattırılacağı kesinleşen anayasa değişikliklerinden en az iki tanesinin Avrupa İnsan Hakları Beyannamesini ihlal eder nitelikte olduğu / olabileceği iddiası üzerinde duracak ve bu mealde sadece bir uyarı niteliğindedir.
Yarı’ya bireysel başvuru hakkı “vatandaş olanlar” ve “vatandaş olmayanlar” arasında ayırımcılık (discrimination) yaratmakla insan haklarına aykırı bir hükümdür.
Avrupa İnsan Hakları Beyannamesi’nin başlangıç ve 1. Maddesi (Article 1) sorumlu otorite kendi yargı yetki alanı içinde bulunan HERKESE Beyannamede tanımlanan hak ve özgürlükleri temin etmekle mükelleftir diyor. Beyannamenin 14. Maddesi ise bu hak ve özgürlüklerin ayırımcılık (discrimination) yapılmadan temin edilmesini öngörüyor.
Önerilen Anayasa değişikliğinde bireyin yargıya başvuru hakkı sadece KKTC yurttaşlarına (vatandaşlarına) tanınıyor. Bir o kadar, belki de daha fazla sayıda, kuzey’de yasayan ama KKTC vatandaşı olmayan insanlara bu hak tanınmıyor. Bu durum tartışma kaldırmaz bicimde ayırımcılığı (discriminasyonu) getirmekte ve Anayasayı İnsan Haklarını ihlal eden hükümler içeren bir Anayasaya dönüştürmektedir.
Mevcut Anayasa’da, demokratik bir eksiklik addedilse de, böyle bir hüküm bulunmadığı için bir ayırımcılık söz konusu değildi. Anayasa anti-demokratik olarak nitelendirebilinirdi. Demokrasi başka insan hakları başkadır. Anayasayı demokrasi açısından iyileştireceğiz diye İnsan Hakları konusunda anayasaya ayırımcılık enjekte edilmesi özünde anayasanın şimdiki halinden daha kötüye, daha geriye götürülmesi demektir.
“seçim yasaklı” ile “secim yasaklı olmayan” kamu çalışanları arasındaki ayırımcılık(discriminasyon) olabildiğince demokratik bir gereksinme gibi görülse de özünde İnsan Haklarının ihlalini içeriyor.
Kamu çalışanlarına uygulana gelen siyaset / secim yasaklarının kaldırılması demokratik bir iyileştirme olabilir ve belki de öyledir. Ancak bu iyileştirmenin herkese samil olmaması ve kısmi bir şekilde uygulanması beraberinde ayırımcılığı getirmekte ve İnsan Haklarına ters düşmektedir (madde 14). Bu açıdan söz konusu kısmi iyileştirme bir önceki “eşitsel” durumdan daha da kotu bir durum ortaya Çıkarmaktadır. Avrupa İnsan Hakları Beyannamesi 14. Maddesi (Article 14) hangi gerekçe ve statü ile olursa olsun insanlar arasında ayırımcılığı (discriminasyonu) yasaklamıştır. Siyaset yasağı olması gereken kamu çalışanlarının bu hakları normal olarak yasalar ile değil is/ makam sözleşmeleri ile düzenlenebilir ve İnsan Hakları ihlali önlenebilirdi.
İnsan haklarını ihlalin manevi faturası o yasaları yapanlara çıkartılabilir.
Uluslararası hukuk ve kurumların gözünde KKTC Anayasası bağımsız bir devlet anayasası olarak görülmese de Kıbrıs’ın kuzeyinde uygulanan demokrasi ve insan hakları açısından mutlaka önem arz etmektedir. İnsan Haklarının demokrasiyi kısıtlama niteliğine sahip olmadığı öngörüsü ile demokrasinin de İnsan haklarını ihlal etmemesi için bir dengenin oluşturulması elzemdir. Böylesi bir denge insan haklarına aykırı hükümler içeren yasaların yapılmaması, yapılmış ise de değiştirilmesi ile sağlanabilir. Yoksa sonradan AIHM kararları ile kaldırılacak veya değiştirilecek yasaların manevi faturaları o yasaları yapanlara çıkartılabilir.
------------------------------------------------------
Alıntılar:
The European Convention on Human Rights
ARTICLE 1
The High Contracting Parties shall secure to everyone within their jurisdiction the rights and freedoms defined in Section I (Articles 2 to 18) of this Convention.
ARTICLE 14
The enjoyment of the rights and freedoms set forth in this Convention shall be secured without discrimination on any ground such as sex, race, colour, language, religion, political or other opinion, national or social origin, association with a national minority, property, birth or other status.