ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİNE ‘EVET’

Sami Özuslu

11 Ekim’de çifte sandık kurulacak. Birinde Cumhurbaşkanılığı seçimi için yarışan 11 adayın ismi yer alacak. Tek bir oy hakkımız var, onu herkes kendi doğrusu çerçevesinde kullanacak. İkinci tura hangi iki adayın kalacağı belirlenecek. 
Diğer sandığa atılacak pusula ise Anayasa’da tek maddelik bir değişiklik için olacak. 
Yüksek Mahkeme’de 7 ile sınırlı olan yargıç sayısının 16’ya çıkarılabilmesine imkan sağlayacak bu değişiklik için ya ‘evet’ ya da ‘hayır’ deme şansımız var. Tabii sandığa giden ve oy verme hakkını yerine getirmek isteyenler için… 
Bizim yasalarımızda oy verme zorunlu değil. Oy kullanmayana ceza uygulanmıyor. Bazı ülkelerde oy kullanmak mecburi. 
Dolayısıyla Pazar günü sandığa gidip oy verecek olanlar referandumda da oy verme haklarını kullanabilecekler.

*  *  *

Mesela ben oy vermeye gideceğim. Hem Cumhurbaşkanlığı seçiminde kime oy vereceğimin kararını verdim, hem de Anayasa için yapılacak oylamadaki oy doğrultumu da netleştirdim.
‘Üç kuvvet’ten biri olan yürütmenin en tepesinde yer alacak ismin belirlenmesinde de, ‘diğer kuvvet’ yargının yaşadığı sorunların giderilmesine katkı sağlayacak oylamada da kendime ait doğrular çerçevesinde irademi sandığa yansıtacağım.
Lafı dolandırmadan söyleyeyim: Anayasa değişikliği için kullanacağım oyun doğrultusu ‘evet’ olacak. Yani Yüksek Mahkeme’deki yargıç sayısının artırılmasının önünü açacak maddenin değişmesi yönünde bir tavrım olacak.
Anayasa değişikliği kolay yapılamıyor. Sanırım literatüre göre ‘sert’, yani ‘zor değişebilen’ bir Anayasamız var. Değişiklik için mecliste üçte iki çoğunluk lazım öncelikle… Sonra da halkoylamasında yüzde 50+1 oy, yani ‘salt çoğunluk’ lazım.
Meclisteki partiler oybirliğiyle aldılar referandum kararını… Çünkü yargı kurumunun önü tıkanmış durumda. 
1985 Anayasası Yüksek Mahkeme için ‘Bir Başkan ve 7 yargıç’ öngörmüş. Pazar günkü referandumda ‘evet’ çıkarsa, bu madde ‘Bir başkan ve en az 7, en çok 16 yargıçtan oluşur’ şeklinde değişmiş olacak.
Yani yargıç sayısı 16’ya kadar çıkarılabilecek.
Bir başka deyişle Yüksek Mahkeme’ye 9 yeni yargıç daha atanabilecek.
Sırf bu bile ‘evet’ demek için yeterli bence… Yani hükümet devlet kadrolarını yıllardır ve her fırsatta partizanca şişiriyorken, tam 35 sene sonra 9 yargıç atanmasına neden karşı çıkayım ki? 

*  *  *

Anayasa değişikliği için ‘hayır’ diyeceğini söyleyenler de elbette kendi demokratik haklarını kullanacaklar.
‘Hayır’ diyecek olanların en fazla dillendirdiği gerekçelerin başında ‘geçici 10’uncu madde dahil diğer bazı maddelere dokunulmuyor’ oluşu…
Önemli bir gerekçe bu… Ha keza ‘ölüm cezası’ var Anayasa’da ve o da değişmiyor.
Demokrasi ve özgürlükler bakımından değişmesi gereken başka maddeler de var Anayasa metninde… 2014’te önemli bir kısmı değişsin diye gidilen referandumda ‘hayır’ çıkınca, aynı şekilde kalakalmıştı. 
Bu gerekçeyi meşru ve haklı bulmakla birlikte, 1985 yılında 200’lerde olan dava sayısı 2020 yılında bin 300’lere çıkmış olduğunu es geçmek de gerçekçi olmaz sanırım.
‘Geciken adalet adalet değildir’ sözünü hatırlamakta yarar var. Bu değişiklik mahkemeleri rahatlatacak evet, ama mahkemelerin rahatlaması da davaların uzayıp gitmesini önleyecek.
Yani bu değişiklik aslında herkese yarayacak.
Dahası ve bana göre çok daha önemlisi ise şu soruda yatıyor: 
Yasama ve yürütmenin sürekli saldırı altında olduğu, müdahale ve yönlendirmelere daha açık hale geldiği bu süreçte, bağımsız yargımızın yanında mı yer alacağız, yoksa karşısında mı?
Ben yanında yer almayı tercih ediyorum.
Bu yüzden Anayasa değişikliğine ‘evet’…