Simge Çerkezoğlu
Mahmut Anayasa “ben şair değilim” dese de ikinci şiir kitabı ‘Aşk Şarap Tadındadır’ ile yeniden okuyucularıyla buluşuyor. İnsanın aklına şarabın kekremsi tadı düşünce ona hak vermemek pek mümkün değil gibi görünüyor.
Bu kez duygu dünyasının kapılarını aralayan Mahmut Anayasa sivri dili, politik kimliği ve her daim “kral çıplak” diyen halleriyle aslında hepimizin aşina olduğu birisi gibi görünse de bu röportajla onu, yazılarını ve kişiliğini yeniden tanıma şansı buluyoruz. Birer kadeh şarap eşliğinde kitabı, aşkı ve hayatı konuşuyoruz.
“YAZILARIMIN ESAS BİLİNMEYE BAŞLADIĞI MECRA YENİDÜZEN’DİR”
Belki çok bilinmez ama Mahmut Anayasa’nın yazarlık serüveni uzun bir geçmişe dayanıyor. Bana sorarsanız bunları bir araya toplasa birkaç kitap daha bile çıkarabilirdi…
“Annem ve babam ilkokul mezunuydu ancak babam çok okurdu. Onun kadar kitap okuyanını tanımadım. Müthiş bilgiliydi. Babamın kitap merakı bana okumayı aşıladı. Küçük yaşta İnce Memet, Kökler, Anna Karanina, Sefiller gibi önemli eserleri okudum. Bilirsin fazla kitap okuyan insan zaman içinde güzel yazmaya da başlar. Bu kendiliğinden gelişir. İlkyazım Dr. Küçük döneminde Halkın Sesi gazetesinde yayımlandı. Henüz 17 yaşındaydım. Ardından Zaman gazetesinde Raif Denktaş’ın yüreklendirmeleriyle yazmaya devam ettim. Üniversite ve askerliğin ardından bu kez Ortam Gazetesi’nde yazılar yazdım. Bunlar için ilk yazılarımdı diyebiliriz. Çivi isimli sayfam vardı ve burada kara mizah yapardım. Birkaç yıl da Ortam gazetesinde yazdıktan sonra Yenidüzen’e geçtim. ”
Yenidüzen demişken Anayasa’nın en unutulmaz yazıları arasında anılan duvar yazılarını konuşmadan geçmek olmazdı. İlk kitabından aşina olduğum bu yazılar özünde çok önemli mesajları barındırıyordu.
“Ortam gazetesinden sonra Yenidüzen maceram başladı. Manşetin sağ köşesine on iki yıl duvar yazısı yazdım. Bu fikir Grafiti sanatına olan merakımdan doğdu. Duvar yazısı yazmak kolay gibi görünse de çok zordur. Tek cümle ile gündemi takip etmek, mesajı vermek, espri yapmak, ayrıca insanları düşündürmek hiç kolay bir iş değil. İnsanlarımız eğitimli olmalarına rağmen çok uzun yazılar, makaleler okumayı sevmedikleri için bence bu yazıları çok sevildiler. O dönemde kendi kendime demiştim; Yenidüzen gazetesinde bunca iyi yazar varken sen insanlara ne vereceksin de okunacaksın… Böylece duvar yazılarını yarattım. Başarılı olduğuma da inanıyorum. Bu sürçte sanırım dört tane genel yayın yönetmeni ile çalıştım. Son olarak Cenk Mutluyakalı’nın genel yayın yönetmeni oluğu dönemde gazete kabuk değiştirdi. Atılım yaptı, çok da yol aldı. Başarısını teslim etmek gerek. O dönem gazetede Pazar Duvarı yaptık. Özel bir sayfa hazırladık. Benim yazılarımın esas bilinmeye başladığı mecra Yenidüzen’dir diyebilirim. Ardından bu süreci sosyal medya izledi. Sosyal medya sosyal medya değilken, Facebook henüz yeni bir arkadaşlık sitesiyken, burada Elveda Kıbrıs diye bir yazı yazdım. Bu yazı çok okundu. Böylece sosyal medyanın gücünü keşfetmeye başladım. Ardından Afrika gazetesinde de kısa bir süre yazdıktan sonra, gazetede yazmayı bırakıp tamamen sosyal medyaya odaklandım.”
“AŞK ŞARAP TADINDADIR”
“Ben ne şair ne yazarım” diyor Mahmut Anayasa, kolayca her şey olunabilen bizim toplumda sanatçı olmanın bu denli kolay olmadığına gönderme yapıyor.
‘Aşk Şarap Tadındadır’ isimli yeni kitabıma da ben şair değilim diye yazdım. İnsanların yazar, şair veya sanatçı olmaları öyle kolay değil diye de yeniden belirtmek istiyorum. İlk şiirlerimi 2010 yılında yazmaya başladım. Yine de şiir yazmaktan öte, ruhumun firar etmiş hallerini, duygularımı ve düşüncelerimi okuyuculara aktardığım kanısındayım. İlle de şiir yazmak için bunları yazmaya başlamadım. Hislerimi yazdım. Kelimelerle oynamaya başladım. İlk şiirlerim daha siyasiydi. İlk kitabım 2013 yılında ‘İsyanım İşgale’ ismiyle siyasi şiirlerden oluşan içerikle çıktı. Yeni kitap ise daha çok benim duygularıma yer veriyor. İsminden de belli sanırım. Bu kitapta benim duygu yoğunluğum var.”
Bu noktada hemen soruyorum neden Aşk Şarap Tadındadır diye… Ancak sence değil midir, sorusuyla şaşırıyorum, gülüyoruz…
“En sevdiğim içki şaraptır. Kamuran Olgun’un şarabı sevmemiz üzüme düşkünlüğümüzden değildi, biz ezilenden yanaydık sözünü de çok severim. Şarabın kırmızısı bana çok şey çağrıştırır. Sadece aşk değil özgürlük, anarşizm de hatırlatır… Ruhumun firar ettiği zamanlarda ise, sanki ruhumun içimden çıktığı bazı zamanlarda da işte bu şiirler ve bu duygular ortaya çıkıyor.”
OLMAYAN KİMLİĞE GÖNDERME
Kitap farklı bölümlere ayrılan şiirlerden oluşuyor. İçinde sadece aşk değil siyasi şiirler de bulunuyor. En sevdiğim bölüm ise “Memlekette Kimliğim Aynada Siluetim Yok” isimli bölüm…
“Bölüm isimleri şiirlerin içinde geçiyor. Şiiri kategorize etmek elbette mümkün değil. Ancak siyasi şiirler, benim karanlık hislerimi, depresif hallerimi anlatan şiirler ve aşk şiirleri gibi ayrımlar yaparak kitabı bölümlere ayırmaya çalıştım. Senin sevdiğin bölüm siyasi şiirlerin olduğu bölüm, burada Kıbrıslı Türklerin olmayan kimliğine gönderme yapıyorum. Çünkü biz uluslararası platformda yokuz. Onu anlatıyorum. Belki biraz toplumun hislerini dile getiriyorum.”
Ben dönüyor dolaşıyor ve en favorim olarak “Kayıp Bir El İlanı” şiirini seçiyorum ve bu şiirde geçen, “aşk gizli bir senfoni ve hiç bitmeyen bir aryadır” tanımını soruyorum.
“İlginçtir yazar- şair Mehmet Yaşın da bana en çok o şiiri beğendiğini söyledi. Hatta kitabın ismi bu olmalıydı diye bir yorum da yaptı.. Aşk gizli bir senfoni, kayıp bir aryadır ifadesi ile de aslında birçok insanın dediği aşk diye bir şey yok düşüncesini açıklıyorum. Tam da bu nedenle aşk gizli bir senfonidir. Yoksa gizli olmasa herkes aşkı bulurdu. Bunun yanında inanıyorum ki aşk hiç bitmez. O nedenle bitmeyen bir aryadır. Gerçek aşk hiç bitmez. İnsan aşkını tek başına da yaşayabilir.”
“GATRİSH SOSYAL MEDYANIN FENOMENİ OLDU”
Kitap dışında farklı mecralarda yazdığı yazıları Mahmut Anayasa ile konuştuk. Mandıra Times isimli mizah sitesi de bunlardan biri.
“Mandıra Times ismi bana ait. New York Times’a gönderme yapmak istedim. İlham kaynağım ise Zaytung’dur. Türkiye’de yıllardır olan çok başarılı ve profesyonel bir site. Bu siteyi yaratma fikri de Yonca Şenyiğit’e aittir. “Neden biz de böyle bir şey yapmayalım” deyince bu proje hayat buldu. Ancak ilginç olan hala insanların bazı haberlere inanıyor olması. Belki bazen sadece başlıkları okumaları belki de ülkede yaşanan olağanüstü olaylar toplumu mizah haberlerine inanma noktasına getiriyor. Aslında esas espriler haberin detayında saklı. Tabii bu site ile ilgili trajik komik olaylar da oldu. Toplumun iki köklü gazetesi bu haberleri doğru düzgün okumadan gerçek bir haber sanıp yayımladılar. Hatta konu Pervin Gürler’in Başbakan tarafından görevden alınmasıydı. Daha da komiği okullarda kar tatili diye verdiğimiz bir haber karşısında Eğitim Bakanı İngiltere’den açıklama yapmak zorunda kalarak okullar tatil değil dedi. En komiklerinden biri de helikopterin plajda yüzen dalgıcı kepçesine almasıydı… Böyle çok komik anılarım var. Bu site ile kara mizah yapmaya çalışıyorum.”
Tüm bunlar yanında Mahmut Anayasa’nın son zamanlarda yarattığı Gatrish karakter özellikle gençler arasında çok konuşuluyor.
“Gartish karakterini aslında sosyal medyadaki Bahattin karakterinden esinlenerek yarattım. Bahattin güzel, komik mesajlar veren bir karakter. Neden bizim de kendimize özgü bir karakterimiz olmasın dedim. Unutulmaya yüz tutan kelimelerimizi böylece yarattığım yaşlı bir karakter tarafından dile getirilmesine karar verdim. Biz günden güne kendi kültürümüzü kaybediyoruz. Esas asimile oluşumuz unuttuğumuz kültürümüzden kaynaklanıyor. Bunun yanında genç nesillere de bu kelimeleri öğretmek, onların kendi büyükleri ile nene ve dedeleri ile bu kelimeleri öğrenmek gerekçesiyle belki daha fazla iletişim kurabileceğini düşünüyorum. Hayatın akışı içinde sadece kültürümüzü değil yaşlılarımızı, onlarla bir şeyler paylaşmayı ve geçmişi konuşmayı ihmal ediyoruz. Böylece bu karakterle hem unutulan kelimeler yeniden hatırlanıyor, hem nesiller arası iletişimi artıyor. Hem de gençler Kıbrıslı Türklerin kullandığı eski ifadeleri öğreniyor. Bundan daha güzel bir şey de olamaz ve samimiyetle söylüyorum ki bu denli ilgi göreceğini de düşünmemiştim. Bir yılda bu sayfanın 25.000 üyesi oldu. Sosyal medyanın fenomeni oldu, özellikle gençler onu çok seviyor. Onlara bizim kelimelerimizden beş tane bile öğretsem, kârlıyız diye düşünüyorum. ”