Fayka Arseven KİŞİ
Eski Yüksek Mahkeme Yargıcı ve eski Yüksek Yönetim Denetçisi Emine Dizdarlı, Anayasa’ya yönelik yapılanların tehlikeli olduğunu ifade ederek, “Anayasa’nın delinmesi kaosa neden olur” vurgusunda bulundu.
Dizdarlı, “Demokrasilerde Anayasa’nın delinmesi çok tehlikelidir. Bu hafife alınamaz. ‘Bir defa deldik olur’ demenizin neticesinde ileri ki günlerde bu delmeler devam ederse, ülke içerisinde çok büyük kaosa yol açar” ifadesinde bulundu.
Haziran ayında yapılması gereke yerel yönetim seçimlerinin yapılmamasına yönelik olarak da Dizdarlı, “Şöyle bir iddia var; yasa ile Anayasa’yı tadil edecekler. Öyle bir prosedür asla olamaz. Mümkün değil. Siz yasa ile Anayasa’yı tadil edemezsiniz. Siz Anayasa’ya göre yasa yaparsınız. Hiçbir yasa Anayasa’nın üzerinde veya Anayasa’ya aykırı olamaz. Çok ters bir mantalite. Kılıfına uyduralım da nasıl olursa olsun… Hayır, olmaz kılıfına uyduramazsınız” açıklamasında bulundu.
Bu hafta Emine Dizdarlı ile hem yargıda hem siyasette hem de ülkede yaşananlara dair konuştuk.
- YENİDÜZEN: Ülkenin halini nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Emine DİZDARLI: Pandemi sürecinden sonra ekonomide ciddi bir sıkıntı var. Halkta geçim sıkıntısı çeken birçok insan olduğunu gözlemliyoruz. Özellikle pandemiyle birlikte işsizlik oranı arttı, işsizlik ortamı artarken en mağdur olan kesim de kadınlar oldu. Kadınlar iş yerini bırakıp, evdeki nüfusa bakmak zorunda kaldı. Dolayısıyla çalışma olanağı ellerinden alındı.
Özellikle kadınlar kreş parasını karşılamayacak duruma geldi, aile büyüklerinin bakımını da kadınlar üstlendi. Maddi külfet inanılmaz boyutta arttı. Dolayısıyla bu dönemde en çok etkilenenler yaşlılar ve kadınlardır.
Bununla birlikte hükümet icraatlarına baktığımızda bir icraat yok. Olması gerekir mi? Evet olması gerekir. Ama her gün yeni sürprizle yüz yüze kalıyoruz.
Hiç ihtiyaç olmayan veya toplum içerisinde tartışılmaya sunulmayan 3 yasa tasarısı ile karşı karşıya kaldık. İmzalanan protokolden önce belediyeler reformunda bir huzursuzluk oluştu. Dolayısıyla toplumda çok ciddi huzursuzluk var. Toplum bireyleri olarak önümüzü göremiyoruz. Manevi ve maddi yönden ülke yönetiminde çok ciddi sıkıntılar var.
“4 yılın sonunda maalesef seçilmişlerin yani belediye meclis üyeleri, başkanlar, muhtarlar ve ihtiyar heyetlerinin bence önemli yetkileri yoktur. İmza atıp bir ihaleye çıkamayacak, personelle ilgili ciddi işlemler yapılamayacak sadece beledi hizmetlerin gerektirdiği rutin işler yapılabilecek. Ama onun dışında belediye başkanları imza atmaları halinde sorumluluk taşıyacak.”
- YENİDÜZEN: Ülkede bir yönetim boşluğu var. Sizin de daha önce bu konuda Cumhurbaşkanlığı’na yönelik eleştirileriniz olmuştu. Cumhurbaşkanlığı makamı sizce hak ettiği şekilde temsil ediliyor mu yoksa boşluklar var mı?
- Emine DİZDARLI: Daha önce bu konuda yaptığım açıklama yön göstermeye yönelikti. Çünkü KKTC Anayasası bize bir rehberdir. Toplum bireylerinin güvencelerini ayrıca yükümlüklerini de işaret eder. Yani bir denge unsurudur. Bir taraftan yurttaşın ve yabancıların uyması gereken kurallar bir taraftan da yönetimin ülkeyi nasıl idare edilebileceği, genel kuralları belirtilmektedir.
Özellikle Cumhurbaşkanlığı makamının tarafsız olması koşuldur, şarttır. Neden? Cumhurbaşkanı devletin başıdır ve devlet yönetiminde en üst hiyerarşi Cumhurbaşkanlığı’dır. Buna göre Cumhurbaşkanı tüm toplumun cumhurbaşkanıdır. Bu nedenle tarafsız olması herkese ve her partiye eşit mesafede olması gerekir.
UBP’nin kurultayı neticesindeki müdahaleler ya da yakınlığı nedeniyle bu tarafsızlığını korumadığını gördük. Bu nedenle ben o yazıyı bir yön gösterme olarak yazdım. Bu hususa da dikkat edilmesi gerektiğini düşünüyorum.
“Demokrasilerde Anayasa’nın delinmesi çok tehlikelidir. Bu hafife alınamaz. ‘Bir defa deldik olur’ demenizin neticesinde ileri ki günlerde bu delmeler devam ederse, ülke içerisinde çok büyük kaosa yol açar. Bunu önlemek şu an için sadece dava yoluyla Anayasa Mahkemesi’ne gitmektir.”
- YENİDÜZEN: Anayasa’da tek bir noktayı bile değiştirmek referandum gerektirirken, şu an hükümet edenler tarafından Anayasa delik deşik ediliyor ve bunun da siyasilere bir yaptırımı yok. Bu tehlikeli durum nasıl aşılacak?
- Emine DİZDARLI: Demokrasilerde Anayasa’nın delinmesi çok tehlikelidir. Bu hafife alınamaz. ‘Bir defa deldik olur’ demenizin neticesinde ileri ki günlerde bu delmeler devam ederse, ülke içerisinde çok büyük kaosa yol açar. Bunu önlemek şu an için sadece dava yoluyla Anayasa Mahkemesi’ne gitmektir. Ancak bunun vahim sonuçları olabilir. Çünkü bu durum böyle bir noktaya varması halinde ben diyeceğim ki; ‘Anayasa’da temel kuraldır. Ben bunu uygun görmüyorum, uymuyorum.’
Dolayısıyla esas uyması gereken bize örnek olması gereken kişiler siyasilerdir. Çünkü başka türlü Anayasal düzeni kuramazsın. Sadece Kıbrıs’ta değil, bütün dünyada böyle. Herkes uyar, uymayanların bir müediyyesi vardır. Ceza davası gelir, suç işlerse ona göre adımlar atılır. Bu hafife alınacak bir durum değildir.
“4 yılın sonunda maalesef seçilmişlerin yani belediye meclis üyeleri, başkanlar, muhtarlar ve ihtiyar heyetlerinin bence önemli yetkileri yoktur”
- YENİDÜZEN: Yerel yönetim seçimlerine yönelik de Anayasa ihlal edildi. Şu an bu yetkilerin nasıl devam edeceği noktasında ortak bir görüş yok. Sizin bu konudaki değerlendirmeniz nedir?
- Emine DİZDARLI: Eğer 4 yılı değiştirmek istiyorlarsa Anayasa’yı değiştirmeleri gerekir. 4 yılın sonunda maalesef seçilmişlerin yani belediye meclis üyeleri, başkanlar, muhtarlar ve ihtiyar heyetleri bence önemli adımlarda yoktur. İmza atıp bir ihaleye çıkamayacak, personelle ilgili ciddi işlemler yapılamayacak sadece beledi hizmetlerin gerektirdiği rutin işler yapılabilecek. Ama onun dışında belediye başkanları imza atmaları halinde sorumluluk taşıyacak.
“Şöyle bir iddia var; yasa ile Anayasa’yı tadil edecekler. Öyle bir prosedür asla olamaz. Mümkün değil. Siz yasa ile Anayasa’yı tadil edemezsiniz. Siz Anayasa’ya göre yasa yaparsınız. Hiçbir yasa Anayasa’nın üzerinde veya Anayasa’ya aykırı olamaz. Çok ters bir mantalite. Kılıfına uyduralım da nasıl olursa olsun… Hayır, olmaz kılıfına uyduramazsınız.”
- YENİDÜZEN: Bir yasal düzenleme ile Kasım’da yapılacak seçime işaret edildi. Anayasa’nın by pass edilip, bunun gerçekleşmesi mümkün mü?
- Emine DİZDARLI: Şöyle bir iddia var; yasa ile Anayasa’yı tadil edecekler. Öyle bir prosedür asla olamaz. Mümkün değil. Siz yasa ile Anayasa’yı tadil edemezsiniz. Siz Anayasa’ya göre yasa yaparsınız. Hiçbir yasa Anayasa’nın üzerinde veya Anayasa’ya aykırı olamaz. Çok ters bir mantalite. Kılıfına uyduralım da nasıl olursa olsun… Hayır, olmaz kılıfına uyduramazsınız.
“Birkaç iyi hukukçu milletvekili var onlar dışındakiler de Anayasa’nın hükümlerini bilmelidir. Bence birçok vekil Anayasa’nın içeriğini tam olarak bilmiyor. Bunu söylemekten de çekinmiyorum. Toplum da bilmiyor. Daha çok bilinçli olmamız gerekir. Yasama erkinin Anayasa’yı el üstünde tutması gerekir.”
- YENİDÜZEN: Anayasa bu dönemde çok yıpratıldı. Bu konuda dava açılmadan Anayasa Mahkemesi’nin yaptırımı olamaz mı?
- Emine DİZDARLI: Anayasa aslında Meclis’in A, B, C’sidir. Yani Meclis’in de rehberi olması gerekir. Birkaç iyi hukukçu milletvekili var onlar dışındakiler de Anayasa’nın hükümlerini bilmelidir. Bence birçok vekil Anayasa’nın içeriğini tam olarak bilmiyor. Bunu söylemekten de çekinmiyorum. Toplum da bilmiyor. Daha çok bilinçli olmamız gerekir. Yasama erkinin Anayasa’yı el üstünde tutması gerekir. Yasaları yaparken de Anayasa’ya aykırı olmadığını bilmeleri gerekir. Bunu sadece hukukçular değil, herkes bilmelidir. Yasaları bilmemek ya da Anayasa’yı bilmemek de bir gerekçe, savunma değildir.
“Bir günde de değişecek bir kurum, sistem değildir”
- YENİDÜZEN: Yargıya da son zamanlarda ciddi eleştiriler var. Yapısına yönelik de müdahalelerin olacağı endişesi var. Siz neler gözlemliyorsunuz?
- Emine DİZDARLI: Yargını yapısıyla ilgili sürekli bir şeyler söyleniyor ve aslında bir alıştırma süreci bize yaşatılıyor.
Türkiye’nin hukuk sistemi ile KKTC hukuk sistemi çok farklıdır. Biz Anglosakson sistemini kullanıyoruz. 1950 yıllarından beri yasalarımız o sistemi gözeterek yapıldı. Sistemdeki bir değişiklik çok farklı anomaliler doğurabilir.
Bizdeki sistem muhakkak karşı tarafa söz vererek, savunmasını alarak oluyor. Bazı sistemlerde evraklar üzerinden karar verebiliyorsunuz. Biz de karşı tarafı dinleyip istintak edildiği bir sistemden gelen uygulamalardır. Tüm prosedür veya usul kuralları ve keza içtihatlar bu sistemi gözeterek bu günlere gelinmiştir. Bir günde de değişmesi mümkün değildir.
Kesinlikle buna karşıyım.
“Cezaevinde 8 aylık bebek…”
“Kişiye özel afların çıkarılmaya çalışılması yasal ama etik değildir. Bu kişiye özel oldu mu biraz daha rahatsızlık veriyor. Şöyle ki; şu an cezaevinde 42 kadın mahkum vardır. Bir tanesinin 8 aylık bebeği vardır. Yani cezaevinde bir bebek büyüyor.”
- YENİDÜZEN: BRT Müdürü’nün aldığı ceza sonrası gündeme özel af yasası geldi, tartışıldı. Hangi durumlarda bu geçerli olur? Herkes özel af isteyebilir mi?
- Emine DİZDARLI: Meclis’in özel ve genel af çıkarma yetkisi var. Ama kişiye özel afların çıkarılmaya çalışılması yasal ama etik değildir. Bu kişiye özel oldu mu biraz daha rahatsızlık veriyor. Şöyle ki; şu an cezaevinde 42 kadın mahkum vardır. Bir tanesinin 8 aylık bebeği vardır. Yani cezaevinde bir bebek büyüyor. Eğer bir af yapılacaksa prensiplerini koyarsın ve bu koşullar kapsamında olan tüm kadın mahkumlara yaparsın, kişiye özel olmaz.
Bunu düşünürken de bu kararın yansımasını düşünmelisiniz. Dolayısıyla yargı süreci devam ediyor o konuda bir şey söylemek istemiyorum. Onu muhterem mahkeme değerlendirecek, kararını verecek.
“Başsavcılığın yetkisini elinden alarak, Bakanlar Kurulu’na verilecekti”
“Ceza Yasası’nda aslında birkaç maddede tadilat yaparken Ceza Yasası’nın yürütme yetkisi de değiştiriliyor ve Bakanlar Kurulu’na veriliyor. O bence normal değişiklikler dışında onun getireceği zarar çok daha büyüktü. Neden? Başsavcılığın yetkisini bir yönden elinden alarak, Bakanlar Kurulu’na verilecekti.”
- YENİDÜZEN: Konuşmanın başında ifade özgürlüğünün kısıtlanmasına yönelik 3 yasa tasarısı meclisin gündemine getirildi, eylemler sonrası geri çekildi. Ancak yarın ne olacağı da belli değil. YENİDÜZEN: Başka konularda acil gündeme getirilmesi gereken yasalar varken bu dönemde bu tasarılara çok mu gerek duyuldu?
- Emine DİZDARLI: Aslında bugüne kadar geriye dönüp baktığımızda hiçbir yasa ani bir şekilde Meclis’in huzuruna gelmedi. Ekonomiyi ilgilendiren bir konu olmuş olsa o zaman dersiniz ki; ‘ekonomi kötü durumdadır, acil adımlar atılması gerekir, yapılması gereken birçok iş vardır. İlgili kurumun yetkilerini artırmak gerekir, günün koşullarına uyması gerekir’ onu anlıyorum. Ancak bir ceza yasasında çok ani bir şekilde bir değişiklik yapılması ve Anayasa tarafından temel özgürlüklerin güvence altına alınan konularda yapılması hepimizi şaşırttı. Eğer bir tadilat varsa bu tartışılabilir. İlle birini hapse göndermemize gerek yoktur.
Bunu yaparken Ceza Yasası’nda aslında birkaç maddede tadilat yaparken Ceza Yasası’nın yürütme yetkisi de değiştiriliyor ve Bakanlar Kurulu’na veriliyor. O bence normal değişiklikler dışında onun getireceği zarar çok daha büyüktü. Neden? Başsavcılığın yetkisini bir yönden elinden alarak, Bakanlar Kurulu’na verilecekti. Bakanlar Kurulu, ‘belki bu dava sizin aleyhinize yürümez ama şu kişi aleyhinde işlemler yapılsın’ diye de telkinleri çok rahat yapabilecekti.
- YENİDÜZEN: Yasalar hazırlanırken bilinçli hazırlanmıyor mu? Hükümet hazırladığı tasarılara hakim değil mi? Tasarılar hazır mı geliyor? Bir tasarı hazırlanırken, bu kadar boşluk olabilir mi?
- Emine DİZDARLI: Bence olmaması gerekir. Meclis’e ya bazı yasalar hazır geliyor ya da empoze ediliyor. Ya da bu tasarıları yazan veya tasarlayan kişiler yeterince düşünmemiştir. Bir yasanın uygulamada ne olacağı veya nasıl yorumlanacağı da önemlidir. Dolayısıyla hukuku icra etmemişseniz ilgili maddenin sonuçları, sözcükleri, anlamının ne olacağını yeterince bilemezsiniz.
Biz hayatımızı hukuka adadık. Bu nedenle naçizane kanaatimce yorumlar yapıyorum. Bu benim bakış açımdır. ‘Aman Emine Hanım nerden çıkardı bu yorumu’ gayet rahat diyebilir. Ancak benim tecrübeme binaen bu şekilde yorumlanması gerekir. Her daim de yanlış gördüğüm noktalarda uyarılarımı yapıyorum.