Ersan Saner sonunda muradına erdi. Hem de iki muradına birden…
Hem Başbakanlık koltuğunu kaptı.
Hem de UBP Genel Başkanlığı’nı…
Bir taşla iki kuş vurdu Ersan Bey…
Ama aslında üçüncü bir ‘kuş’ daha vurmak için de düğmeye şimdiden bastı. Gelecek yıl yapılması gereken olağan UBP kurultayında olası rakipleri Faiz Sucuoğlu ile Hasan Taçoy’u kabine dışı bıraktı.
Ersin Tatar’ın yarı buçuk bırakıp gittiği hükümetteki HP’liler dışında Saner hükümetinde sadece iki başkan adayı yer bulamadı. Diğer beş isim bir şekilde Bakanlar Kurulu’nda sandalye kapmayı başardı. Hatta Tatar’ın ‘jet skandalı’ nedeniyle görevden aldığı Ünal Üstel bile hükümete girdi, ama Sucuoğlu ile Taçoy ‘liste dışı’ kaldı.
Hükümette ‘tek yeri değişmeyen’ isim ise Sağlık Bakanı Ali Pilli oldu!
Demek ki Saner’e göre ‘en başarılı’, hatta ‘tek başarılı’ bakan Pilli’ymiş…
* * *
Kuşkusuz her kabinede gerek parti içi dengeler, gerekse bilgi-beceriyle ilgili kriterler önemlidir.
Bazı başbakanlar ‘işe göre adam’, bazıları ise ‘adama göre iş’ ayarlar.
Saner’in hangi metodu kullandığını anlamak kolay değil.
Fakat amacın ‘iş yapmak’ olmadığının ciddi emareleri var.
Mesela Olgun Amcaoğlu’nun Eğitim Bakanlığı’nda ne işi olabilir?
Memurluk dönemini hep maliyede geçirmiş, bir dönem müsteşarlıktan sonra vekil seçilmiş, ardından da Maliye Bakanı olmuş.
Eğitimle ilgili altyapısı, becerisi, bilgisi nedir bilemeyiz tabii, ama mesela bu atamada Saner’in ‘Gönyeli’deki UBP’lileri kaybetmeme’ düşüncesinin hakim olduğunu söylemek yanıltıcı olmaz.
Ünal Üstel’e ne demeli? ‘Jet skandalı’ raporu bir türlü Başsavcılık’tan ileriye gidemediği için o konuda ne var ne yok belli değil ama soru şu: Ersin Tatar Başbakan iken görevden aldığı Üstel’e şimdi Cumhurbaşkanı iken nasıl oluyor da onay verebiliyor?
Tatar’ın Üstel’i veto etmemesinin sebebi ‘o işten bir şey çıkmayacağı’na olan inancı ya da bilgisi midir, yoksa ‘kırılanları teskin etme’ gailesi mi?
Liste uzatılabilir ama lafın kısası şu: UBP’li bakanlar ‘işe uygun’ oldukları için değil, ‘parti içi dengeler’ ya da ‘Tatar-Saner ikilisinin hassasiyetleri’ ile atandılar.
Tablo bunu gösteriyor.
* * *
Tabii işin bir de ‘büyük resim’ tarafı var. Dağılıma bakınca ayan beyan görünüyor: Tamamen ‘Ankara odaklı’ bir kabine var karşımızda!..
Özellikle birkaç konuda…
Birincisi Kıbrıs sorunu, yani ‘iki ayrı devlet’ meselesi… Yani 1950 modeli ‘taksim’ siyaseti…
Saray’da bu işleri Osman Ertuğ ile Ergün Olgun yürütecek. Ve yanına da aynı ‘ekip’ten bir başka isim, Tahsin Ertuğruloğlu eklendi, ‘takım’ tamamlandı.
Denktaş döneminin ‘şahinler’i bir eksiksiz sahaya sürüldü. Ankara’nın ‘sert politika’ izleme ihtimali var, ondan…
İşin ‘para’ kısmı da ‘emin eller’e teslim edildi(!)
Bir yanda Dursun Oğuz, diğer yanda Erhan Arıklı…
Ankara’nın sözünden ‘milim’ çıkmayan, çıkamayacak isimler…
Arıklı’nın bir diğer ‘misyon’u daha var kabinede: Elektrik meselesini de halletmek.
Ve adı duyulur duyulmaz akla ‘gollifa yurttaşlık’ deyimi gelen isim, yani Kutlu Evren…
‘Ankara odaklı kabine’ tamamdır!..
Takım sahaya çıktı. Bol gol olacak, kesin…
Hep kendi kalemize!..